CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim
Abone olANKARA Keçiören'de konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Gazi Mustafa Kemal'in yolundan ve inandığım büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisince Keçiören Gülbaba Caddesinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmasına, vatandaşları selamlayarak başladı. Keçiören'de Güçlü Şenel'in, Ankara'da ise Mansur Yavaş'ın belediye başkanı seçilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, iftiralar karşısında aklanan Yavaş'ın artık Ankara değil, Türkiye markası olduğunu belirtti.
Temiz siyaset, memleketin huzuru, bayrak, vatan için sonuna kadar çalışacağına söz veren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Dün, 'Kılıçdaroğlu'nu asmamız lazım' diyorlar. Şunu söyleyeyim; bana saldıran PKK idi. Şimdi başka bir cepheden aynı kafa saldırıyor. Nereden saldırırlarsa saldırsınlar, kimden gelirse gelsin Gazi Mustafa Kemal'in yolundan ve inandığım büyük Türkiye davasından asla dönmeyeceğim. Efendim, beni asacaklarmış da ben korkacakmışım da, bilmem ne. Bunları tamamen geçiniz. Benim idamım ile ilgili kanun getireceklermiş. Getirmezseniz namertsiniz, oy vermezsem namerdim."
Milli Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Başkent Ankara'da Gazi Meclis'in bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, yıllardır Ankara'yı yönetenlerin hiçbir sorunu çözmediklerini, rant dağıttıklarını iddia etti.
Ankara'nın huzura, birlik beraberliğe, kırsal kesimde yaşayanların gelire, trafik sorununun çözülmesine, hiçbir çocukların yatağa aç girmemesine ihtiyacının olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, esnafın, sanayicinin, tüccarın, serbest meslek erbaplarının huzur içinde yaşaması gerektiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, her evde 1-2 işsizin olduğuna işaret ederek, sadece son bir yılda işten atılan kişi sayısının 1 milyon 11 bine ulaştığını savundu.
"Saraydakiler bu acının farkında mı? Getirmişler gündeme: 'Türkiye'nin beka sorunu var.' Türkiye'nin beka sorunu varsa, 17 yıl, 15 yıl, 14 yıl, 12 yıl önce yoktu. Niye şimdi beka sorunu var? Kim getirdi bu beka sorununu Türkiye'nin gündemine?" diye soran Kılıçdaroğlu, iktidarın Türkiye'yi iyi yönetemediğini, insanları ekmeğe, işsizliğe mahkum ettiğini anlattı.
"Sanki savaşa gidiyoruz"
Eğer bir beka sorunu varsa, bunun sebebinin iktidar ve Türkiye'nin üretimden koparılması olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Yunanistan'dan saman, mercimek, buğday, pamuk ithal ettiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Niye biz yapmıyoruz? Niye üretmiyoruz? Neden bunlardan söz edilmiyor? Neden vatandaşın derdinden söz edilmiyor? Neden vatandaşın sorunu çözülmüyor. Bize saldırıyorlar. Sabah, öğle, akşam saldır. Sanki savaşa gidiyoruz. Altı üstü yerel seçim. Kimi seçeceğiz? Muhtar, il genel meclisi üyesi, belediye meclis üyesi, belediye başkanı, büyükşehir belediye başkanı seçeceğiz. Sanki savaşa gidiyoruz. Elde kılıç neredeyse birbirimizi gırtlaklayacağız. Bundan özenle herkesin kaçınması lazım. Hepimiz gideceğiz bütün bu sorunların sebebi olan siyasal iktidara bir demokrasi dersi vereceğiz. 'Sen, beni açlığa, yokluğa mahkum ettin, çocuğum işsiz, kalkmışsın meydanlarda konuşuyorsan' diyeceksiniz, demokratik yollardan oyumuzu kullanacağız ve onlara bir ders vereceğiz" diye konuştu.
Keçiören'de yıllardır AK Parti'ye özel bir destek verildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Geçmişte AK Parti'ye oy veren sevgili vatandaşlarıma seslenmek isterim; 17 yıl omuzunda taşıdın, 17 yıldır tek başına iktidar yaptınız, 17 yıl istediği kanunu, kararnameyi çıkardı, 17 yıl istediği valiyi, kaymakamı, müdürü, müsteşarı tayin etti. 17 yıl ne denirse hepsini yaptı. En can alıcı soru şu; 17 yılda ne istediysen AK Partili seçmen sana verdi, 17 yılın sonunda neden bu insanları soğan, patates kuyruğuna mahkum ettin? Bu soruyu sandığa giden her vatandaşımın kendi vicdanına sormasını ve oyunu öyle kullanmasını istiyorum. 'Yeter' demesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Ankara'nın, fabrikaların kurulmasının, Osmanlı'nın borçlarının son kuruşuna kadar ödenmesinin, bu fakir milletin hiç kimseye el avuç açmadan bağımsızlığını korumasının sebebinin üretim olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ilk yıllarında pamuk, incir, üzüm, buğday satan Cumhuriyetin fabrikalar kurduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin ilk şeker fabrikasının yumurta satılarak kurulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Şimdi ne yapıyoruz? 21. Yüzyılda fabrika satıyoruz, domates, patates, buğday alıyoruz, el alemin mallarını alıyoruz" diye konuştu.
"Sen, benim onu külahıma anlat"
Kılıçdaroğlu, artık dönemin ve devrin değiştiğini belirterek, şunları söyledi:
"Kendileri diyorlar ki: 'Kimsenin önünde diz çökmeyiz.' Sen, benim onu külahıma anlat. Telefon etti sana Trump, papazı hemen serbest bıraktın. Niye bıraktın? Niye hapse attın? Ne için? Trump, büyük patronu telefon etti, o nedenle serbest bırakılıyor. Ben bu ülkenin bütün vatandaşlarını seviyorum hangi partiye oy verirse versin. Her vatandaşımın sorunu, benim sorunumdur. Eğer bir ülkede bir çocuk yatağa aç giriyorsa, o dert benim derdimdir. Ben diğer siyasetçilere benzemen. Öyle saraylarda, malda mülkte gözüm yok. Benim bütün derdim vatandaşın derdidir. Vatandaş huzur içindeyse ben de huzur içindeyim. Komşu açken, tok yatma kültürümüz yoktur. Komşunun da karnı doyacak. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz, her şeyimiz var, neden alıyoruz bu malı dışarıdan?"
Son 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye 149 milyar dolar faiz ödendiğini ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, bu parayla barajların, fabrikaların kurulabileceğini, binlerce insanın istihdam edilebileceğini vurguladı.
İktidarın, ülkeye, vatana, Türkiye'ye değil, tefecilere çalıştığını savunan Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin CHP'nin 6 okundan biri olduğunu hatırlattı.
Milliyetçiliğin, bayrağı, vatanı sevmek, yedi düvelin önünde diz çökmemek olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ülkücülüğün de hiç kimsenin müdahale etmediği, kalkınmış, karnı tok, saygınlığı olan bir Türkiye'yi inşa etmek olduğunu kaydetti.
"Kendi imzası, benim imzam değil"
Bu hedefe lafla değil, çalışmakla, üretmekle ulaşılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bütün fabrikaların satıldığını söyledi.
Sakarya'daki Tank Palet Fabrikası'nın özelleştirilmesine ilişkin Resmi Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı kararnamesini okuyan Kılıçdaroğlu, "Kimin imzası var okuyorum, tarih 19 Aralık 2018 Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı. Benim imzam değil, onun imzası. Diyor ya: 'Kılıçdaroğlu, ispat edersen Cumhurbaşkanlığını bırakırım.' Bırakır mı? Kendi imzası, benim imzam değil. Devletin Resmi Gazetesi, benim değil. Üstünde Türk bayrağı var" dedi.
"Bir devletin namusunu nedir? Silah fabrikalarıdır. Bir devletin silah fabrikalarını yabancı bir orduya satıyorsun, bu memleketin namusunu satıyorsun demektir" diyen Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:
"Bütün ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekene 'milliyetçi' denmez. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya peşkeş çekene oy verene de 'milliyetçi' denmez. Daha büyük bir şey var; Erdoğan'a gerçekten yürekten teşekkür ediyorum. Çünkü ben bu kadarını bilmiyordum. Konuşma yapıyor, bana sözde cevap verecek. Kamu imkanlarıyla gerçekleştirmeye kalktıklarında yatırım için 50 milyon dolar gerektiğini söylüyor. Yani Katar ordusuna niye vermişler? 50 milyon dolar para bulamadıkları için devletin imkanı yok, 50 milyon doları Katarlılar veriyor ve biz de fabrikayı onlara teslim ediyoruz. 50 milyon dolar nedir Allah aşkına? Senin Muğla'daki yazlık sarayına harcanan para 100 milyon doların üzerinde. 1 milyar doların üzerinde senin o saray için harcadığın para. 'Bu ülkenin silah fabrikasını 50 milyon dolar para bulamadım diye Katar ordusuna veriyorum' diyor. Buradan Sayın Erdoğan'a çağrı yapıyorum, o sözleşmeyi iptal et, 50 milyon doları ben sana bulacağım kardeşim. Bütün Türkiye şahit olsun."
"Bahçeli için de söylüyorum"
Tank Palet Fabrikası'nın aynı konuda üretim yapan dünyanın en büyük fabrikasından biri olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, "Sen kalkıyorsun Katar ordusuna satıyorsun. Katar ordusu ne yapacak? Tank yapacak. Kime satacak? Türk Silahlı Kuvvetlerine. Benim fabrikamdan ben tank satın alacağım, parayı Katar ordusu alacak. Akla, mantığa bakın" diye konuştu.
Bunları aynı zamanda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için de söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, Tank Palet Fabrikası'nın bu memleketin namusu ve onuru olduğunu vurguladı.
"Kaça sattı, ihale ne zaman oldu bilen var mı? Acaba bedava uçak karşılığında bizim silah fabrikasını mı verdi?" diye soran Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu sorunun cevabını almış değilim. Erdoğan, milletin önüne çıkıyor, beni eleştiriyor. 'Tank Palet Fabrikası'nı biz kimseye vermedik, mülkiyeti bize ait' diyor. Bari memleketi verseydin. 25 yıllığına Katar ordusuna veriyorsun. Nasıl yaparsın sen bunu? Bu nasıl vatan sevgisi? Bir soru daha, bu Tank Palet Fabrikası'nı Katar ordusuna satarken, askerlerin görüşünü aldın mı? Tank Palet Fabrikası'na Katar ordusu oturduğunda, bizim orada subaylar, erler, bilim insanları çalışıyor, yeni üretimleri buluşları var. Bizim bu subaylarımız Katar ordusunun emrinde mi çalışacak? Bu soruya ister Erdoğan, isterse onun sözcüsü Bahçeli cevap versin benim için fark etmiyor. Birinden biri çıksın cevap versin."
"İthal adayla Ankara mı yönetilir"
Milliyetçilik ve ülkücülüğün sıradan bir olay olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kimse, kolay kolay milliyetçi olamaz. Milliyetçi olmak için Kuvayımilliyeci olmak lazım, Ankara'da seğmen olmak lazım. Milliyetçi olmak için Ankara'ya, Ankara yiğidi bir kişiyi belediye başkanı olarak getirmek lazım. İthal adayla Ankara mı yönetilir? 6 milyonluk Ankara'da bir tane belediye başkan adayı yapacak adam bulamadınız mı? İthal aday. Neymiş? Kayseri'den geliyor. Bırak Kızılay'ı, Sincan, Bala nerededir bilmez. Bütün bunları Ankaralıların düşünmesi lazım" dedi.
Kendisini dinleyen vatandaşlardan Yavaş'a ve Güçlü'ye oy isteyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"50 milyon doları bulamadığı için 20 milyar dolarlık fabrikayı Katar ordusuna sattı. '50 milyon dolar param yok' diyor, 20 milyar dolarlık fabrikanın yarısını Katar ordusuna sattı. 50 milyon dolar para bulamıyorsun fabrika için de Suriyeliler için 35 milyar dolar buldun. Vatandaşımız, sandığa giderken bunu düşünmeyecek mi? Bunlardan memleket sever falan çıkmaz. Bir ülke kendi silah fabrikasını dünyanın hiçbir ülkesine satmaz. Dünyada örneği yoktur."
Vatandaşları sevdiğini, hizmet etmek istediğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ben böyle konuştuğum için Erdoğan çok rahatsız. 'Bay Kemal konuşuyor' diyor. Bay Kemal konuşacak, Bay Kemal Türkiye'ye gerçekleri anlatacak. Bay Kemal olmak kolay değil. Bay Kemal olmak için önce namuslu, dürüst adam olmak lazım. Bay Kemal olmak, oğlunu bedelli askerliğe göndermemek demek. Bay Kemal olmak için kul hakkı yememek gerekiyor. Bay Kemal olmak için, 'komşusu açken tok yatan bizden değildir' kültürüne sahip olmak lazım" ifadelerini kullandı.
"Bedava uçak, en büyük zillet odur"
Çiftçinin, esnafın, işsizin, sokakta gezen çöpten kağıt toplayıp geçimini sağlayan 6 milyon kişinin derdini dile getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Rahatsız oluyor Beyefendi, 'Beni alkışlayın' diyor. Güzel şey yap alkışlarım ama gidip de devlet fabrikasını Katar ordusuna, '50 milyon dolar para bulamadım' diye satıyorsan, kusura bakma seni alkışlamam, seni bu ülkede milliyetçi ve vatansever olarak ilan etmem. Sana verilen bir uçak yüzünden devletin silah fabrikası mı satılır? Bedava uçak, en büyük zillet odur. Katar Emiri bedava uçak verdi, ben uçağa bineceğim. Bu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihine hakarettir. Bedava uçağa bindin, şimdi talimat alıyorsun. Sizinle beraber her türlü mücadeleyi yapacağız, hiç kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz. Bu ülkeyi, bu vatanı, bu bayrağı, bu milleti seveceğiz. Kim olursa olsun, oy versin vermesin kimin sorunu varsa o sorunla ilgileneceğiz" diye konuştu.
Belediye başkan adaylarından hiçbir ayrım yapmamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, Ankara'ya kimliğini yeniden kazandıracaklarını vurguladı.
Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş ve Güçlü Şenel'i yanına çağırarak, "Her türlü iftirayı attılar. Niye iftira ediyorlar? Kazanamadıkları için. Ama Mansur Başkan, bütün bunların hepsini aştı. Onun gönlünde insan sevgisi, hizmet aşkı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Ankara var. Onun gönlünde kırsalda yaşayan vatandaşla şehirde yaşayan vatandaş arasında sağlıklı bir gelir dağılımı, ucuz bir Ankara, herkesin işinin aşının olduğu bir Ankara var" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Şenel'in de aynı ilke ve ülküyle yola çıktığını sözlerine ekledi.