CHP Kılıçdaroğlu ile patlama yapar mı?

Abone ol

Ünlü kamuoyu araştırmacısı ve siyasetçi Tarhan Erdem, eski partisi CHP ve yeni genel başkanının şanşını değerlendirdi.

Ünlü kamuoyu araştırmacısı ve siyasetçi Tarhan Erdem, eski partisi CHP ve yeni genel başkanının şanşını değerlendirdi. CHP'den büyük bir patlama bekliyor mu? CHP için seçimde kaç puan artış bekliyor?

Zaman gazetesi'nden Nuriye Akman, Tarhan Erdem ile CHP'nin Kılıçdaroğlu dönemi ve siyasetin gündemini konuştu.

İşte o söyleşiden önemli başlıklar;

CHP'de vitrinin dışında söylem ne kadar değişti? Baykal'dan farklı olarak herhangi bir şey söylenebildi mi?

Bence üslup dışında bir şey değişmedi. Ama bu değişmeyecek anlamına gelmiyor. Temmuz sonu Ağustos'un ortalarına kadar beklenilmesi taraftarıyım.

O zamana kadar parti içi demokrasi hallolacak mı?

Hallolmaz ama görürüz ki Kılıçdaroğlu tüzüğü değiştirmekle meşgul veya değil , görebiliriz ki tüzük onun bir derdidir.

Tüzük derdi olsaydı şu ana kadar bir şey söylemez miydi?

Eğer bir projesi varsa onu pat pat söyleyebilirdi ama kusura bakmayın, yaşım gereği ihtiyatlı bir insanım.

Mesela kendisinin Alevi ve Kürt kökenli olması...

O kompleksten kurtulmuş olduğunu sanıyorum; kompleks derken, acaba Kürt olduğum için yapıyor derler mi endişesini söylüyorum; oysa o açık açık konuşuyor, eksik ya da tam söylüyor ama söylüyor.

Ötekileştirilmişlerin duygu dünyasına bir empati kurduğunun işareti var mı yani?

Henüz yok. Ama bunlar olmayacak değil. Olabilir.

Mesela siz kendisinden nasıl bir söz dizini duymak istersiniz?

Ben Erdoğan'la konuşabilirim, dediği cümleyi biraz daha köşeli söyleyebilirdi. "Ben Sayın Erdoğan geldiği zaman kendisine gideceğim. Kürt meselesi hakkında kendisine fikrimi söyleyeceğim. Onun fikrini dinleyeceğim. Sanıyorum ki bir orta yolda kavuşacağız; varacağımızı ümit ediyorum" diyebilirdi.

Tam aksine grup toplantısında "Başbakan kendini cumhurbaşkanı mı sanıyorsun?" dedi ama.

Evet, haberlerde dinledim ve kulaklarıma inanamadım. Umarım bu söyleşi yayımlanıncaya kadar, duyduğumun yanlışlığı anlaşılır veya anlamının, duyduğumuz kelimelerin dışında olduğu açıklanır. Bir ana muhalefet liderinin başbakanla konuşmaktan kaçınması, ya da sakınmasını anlamakta zorluk çekiyorum.

Tusiad'ın Kürt sorununu çözümüne yönelik radikal önerileri oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Okay çok sert bir tepki verdi. Bu Pkk'nın söylemidir dedi. CHP içindeki bu tip eğilimlerden mi çekiniyor Kılıçdaroğlu?

Olabilir. Ama şunu kabul edelim. Cumhuriyet Halk Partisi 18 seneden beri, iki sene araya Altan Bey girdi, onun dışında 16 sene Deniz Bey'in yönetiminde devam etti. Parti içinde demokrasi, bütün partilerde olduğu gibi CHP'de de yok. CHP her haliyle, grubuyla ,örgütüyle, o teşkilat o yönetimin eseri. Okay'ın beyanatının tamamını görmemiz lazım ama o lafı manşete koyduracak ihtiyatsızlığı yapmaması lazımdı.

Okay'ın bu beyanından sonra Kılıçdaroğlu'nun "Ben böyle düşünmüyorum" demeyişini nasıl yorumlayabiliriz?

Sustu, belki kapı aralığında dedi ki konuşma bunları böyle. Okay'ın konuşmaması lazımdı, ihtiyatsız bir konuşmaydı.

Kılıçdaroğlu, birkaç ay evvel Kürt sorununa çözüm olarak, "toplumsal barışın bir parçası olacaksa genel affa evet deriz" demişti. Deniz Baykal onu epey bir azarlamış, o da geri adım atmıştı. Aynı Şey Dersim konusunda da yaşanmıştı. Şimdiki söylemi sadece "Kan kanla yıkanmaz." Bu yeterli mi?

Değil. Ama başbakanla konuşmak isterim demekle doğru yaptı. Başbakanla konuşacağı bir meseleyi, sokakta konuşması şık olmazdı. Oraya gidecek, fikirlerini söyleyecek, ondan sonra da ben gittim başbakana derdimi anlatamadım diyebilir. Veya "konuştuk çok memnun kaldım, belli konularda anlaştık diyebilir. Kürt meselesinin temel ilkesi de şudur" deyip meseleyi bitirebilir. Bakalım ne yapacak. Tabii Kürt meselesi bir iki cümle ile anlatılamaz. Birçok yanları vardır. Başbakan'a o yanları düşünüp gitmesi lazım. Sloganlarla değil projeyle gitmesi lazım. O projeyi savunması lazım. Başbakanın veya Ak Parti'nin fikirlerini duyduktan sonra kendi fikirleri de eğer kabili telif ise, mümkünse uzlaşmaları lazım. Bunun mümkün olmayan kısmını da yapamadık demesi lazım. Ben konuşacağım demesi bile iyi bir başlangıçtır.

Anayasa paketi ile ilgili başvuruyu geri çekmesini de bekliyordunuz siz. Mesela bu beklentinize karşılık vermedi.

Evet, henüz vermedi. Ama referandum 12 Eylül'de, daha çok var.

Anayasa Mahkemesi'ne başvurusunu geri çekemez mi?

Geri çekmek, bir şikayetinizi geri almak anlamına gelir. O dilekçe ortadan kalkar. Benim bildiğim, Anayasa Mahkemesi'nin öyle bir usulü yoktur. Benim söylediğim politikasını değiştirdiğini söylemesidir. Ancak o zaman büyük bir parti olacaktır CHP.

Erken seçim bekliyor musunuz?
DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

Anayasa Mahkemesi esasa girip kanunu iptal ederse, yani tartışmalı o dört maddeyi ortadan kaldırırsa, benim tahminim iktidar partisinin erken seçim kararı alacağıdır.

CHP için seçimde kaç puan artış bekliyorsunuz? Kılıçdaroğlu faktörünün oyları yüzde 32'ye çıkardığını söyleyenler de oldu?

Yukarıya doğru abartmalar da olur, aşağı doğru da! Ne kadar olacağını henüz bir şey söylemek doğru değil.

CHP'den büyük bir patlama bekliyor musunuz?

Bence politikalarına bağlı... Türk insanı zannediyor ki, Türkiye'de oy verenler lafa göre oy verirler. Hâlbuki Türkiye'de oy verenler devlet yönetimi ile ilgili oy verirler. Siz doğru olarak, ben şunu şöyle yapacağım, bunu böyle yapacağım diyor ve halkı da ikna ediyorsanız sonuca varabilirsiniz. Bana göre yeni bir parti bile çok iyi politikalar önererek, çok iyi iletişim kurarak umut edilmeyecek sonuçlara ulaşabilir.

Halk partisi ne yapabilir?

CHP şu anda yeni bir genel başkanın avantajını taşıyor. Fakat bir de biriken politikalar var. Halk, o politikaların bir kısmını kabul etmediğini bundan evvelki seçimde gösterdi. Şimdi yeni bir politikası yok, ama olmayacak anlamına gelmez. Yeni politikaları olur... Biz sizinle karşılaştığımızda deriz ki, Nuriye hanım, bak adam ekonomide bunları yapacak, mali politikaları bunlardır, ulaştırması şudur, siyasi politikaları şunlardır, anayasası bunlardır filan... Bu bir bütündür, tutarlıdır, bu adama oy verilir deriz. Ama böyle bir politika yok da, eski politikaları söylemeye devam ederse, eski oylarında kalırlar; yeni politikaların kabulüyle de yüksek oy alır.

Oylarını yükselebilmesi için muhafazakâr kesimin de oyunu alması gerekiyor mu?

Hepsini değil.

Mesela türban sorununu biz çözeriz diyor ama nasıl çözüleceğini söylemiyor. Burada bir eksiklik görüyor musunuz?

Bu bir eksiklik ama o bir politikanın devamı. Politika değişikliği yok gibi görünüyor. Seçim sonucunu etkileyen başlıca unsur ekonomidir. Bir muhalefet partisi ne yapmalı? İlk başta Türkiye'nin ekonomik durumunu doğru görmesi lazım.

Kılıçdaroğlu doğru göremiyor mu?

Emekliler perişan oldu diyor. Emeklinin perişan olması ne demek? Bundan 4 sene öncesine göre emekliye verilen paranın bugünkünden daha değerli olduğu demektir. Böyle midir değil midir? Bir parti liderinin ekonomik durum veya emeklilerin durumu kötü demesine gerek yok. Eğer buna inanıyorsa bunu söylesin ama bu doğru değil. Önce ekonominin gerçeğini doğrusunu tanımlayacak.

Şu an yoksulluk söyleminin dışında bir şey söylemediğine göre, ekonomiyi bilmiyor mu?

Hayır. Tetkik ediyor bence. Sonra karar verecek. Yoksulluk hakkında da söylediklerinin hepsini doğru görüyor değilim; yanlış kısımlar, cümleler de var, doğru cümleler de var.

Mesela hangisi yanlış?

Türkiye yoksullaşıyor: Yanlış. Türkiye'de çok yoksul var: Doğru. Bu ikisi aynı şey değil! Türkiye yoksullaşmıyor. Türkiye "varsıllaşıyor". Daha çok geliri var geçen seneye göre. Türkiye 2001-2002'den 2009 sonuna kadar ortalama, kriz dâhil yüzde 4,5 büyümüş. Ortalama.. Ondan evvel de hep 3,5 – 4 büyümüş. O halde Türkiye'nin fakirleştiği söylenemez. Türkiye'de her partinin yoksulluk politikası olması lazım. Ben bu yoksulluğu azaltmak için şunları yapacağım demesi lazım. Henüz bunları duymadık. Duyacağız. Bekliyorum.

Bir lider kolay yetişmiyor diyorsunuz.

Tabi kolay yetişmiyor. Siz 7 sene oligarşik bir liderin yönetimindeki bir örgütün içinde yaşamış bir insanı alıp lider yapıyorsunuz. E durun bakalım hemen kendisini toparlayamaz.

Seçime kadar öğrenir mi diyorsunuz?

Gayet tabi.

İnsan olgunlaşır öyle gelir partinin başına.

Halk partisinin öyle bir lüksü yok. Deniz Bey'in gitmesi, Türk siyasi hayatı için çok önemli bir olaydır. Onun yerine geldi Kılıçdaroğlu. Deniz Bey ayrıldıktan sonra, ben adayım dedi. Kendisinin adı üzerinde birleşileceğini kestirdi. Tabii arkadaşları yardım etti ve aday oldu. Bu bence CHP için büyük bir hizmettir. O yüzden bir süre daha kendini geliştirmesini beklemek lazım...

Kılıçdaroğlu, örgütü elinde tutuyor mu şu anda?
DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

Tutuyor mu tutmuyor mu daha belli değil. Ama şu anda tüzük değişmedi dolayısı ile aynı yetkilerle bu adam bizi milletvekili yapar mı yapmaz mı diye herkes bunun peşinde dolaşıyordur. Saygı gösteriyorlardır. Ama örgütün asıl başarısı saygıyla olmaz, onun başarısı halkla ilişkiyi doğru kurmasındadır. halka doğru politikalar önermesidir.

Baykal'ın geri dönüş sinyalleri verdiğini düşünüyor musunuz?

Henüz ben bir şey görmedim ama istediği muhakkak. Tekrar döneceğini ispat ederse, kabul ettirirse, hepsi döner, onunla beraber olurlar. Grup, örgüt başkanları, delegeler vs.

Deniz Bey tekrar o noktaya nasıl gelecek?

Bana göre gelmeyecek; gelmemesi lazım; hem yaşı müsait değil, hem yollar; ama teorik olarak böyle bir imkân vardır.

Önder Sav faktörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Önder Bey tabii çok tecrübeli... Örgütü çok iyi tanır. Parti içi hukuku, ilişkileri çok iyi bilir. Kılıçdaroğlu'nun iyi bir lider olmasına yardım edecek bir insandır.

Baykal'ın iyi bir lider olmasına yardım etti mi ki sıra Kılıçdaroğlu'na geldi?

Etmiştir. Genel sekreterin liderine karşı görevi teşkilattan kendisine karşı bir şey çıkmasını önlemektir. Önder Sav , Kılıçdaroğlu'nun tam hâkim olamadığı örgütten merkez idaresine bir problem çıkmasını önler. Onları derli toplu tutar. Onların genel başkanın politikalarının yoluna sokmaya gayret eder. Kılıçdaroğlu onu kullanabilirse eğer.

Nasıl kullanması lazım?

Kendi politikalarını kendisinin belirlemesi lazım... Önder Bey'e karşı bir politika değil, ama yeni politikalar üretmesi lazım. Yeni bir genel başkanın ben politikaları değiştiriyorum demesinin ne kadar zor olduğunu tahmin edersiniz. Çok zordur. Onu mutlaka demeyecektir. Ama her gün yeni bir politikanın önerilmesi ve devam ettirilmesi lazım... Bunu Önder Bey değil, genel başkanın yapması lazım.

Berhan Şimşek, İstanbul'da varlık gösterebilir mi?

Kongreden seçilmedi. Bir süre sonra başkası da getirilebilir, onun başkanlığında başka bir şekilde de bir heyet kurulabilir. İstanbul çok önemli. Seçmenin yüzde 20'si... Onun için diyorum ki bugün kurulan geçici bir kuruldur. Bakacaklar edecekler İstanbul'a nasıl bir adam lazım diye. Yeni bir heyet, yönetim kurulu yok ortada. İstanbul örgütünün tam anlamıyla yeni düzene uyum sağlayacak bir şekilde kurulduğunu sanmıyorum.

Sarıgül CHP'ye geri dönebilecek mi? Onu alacaklar mı yeniden?

Mustafa Sarıgül'ün partiden ayrılması çok sancılı oldu. Sessiz sedasız olmadı. Yeni bir parti kurmak istedi. Yeni bir parti kurarken, partiye karşı birtakım sözler söyledi. Kendisinin dönmesi zor... Alınması da zor...

Kılıçdaroğlu seçildi kaset tartışması bitti. Psikiyatrlar yası tutulmamış travmaların sonradan hortlayacağını söylerler. Sizce bir daha ağza alınmaz mı bu mevzular?

Bir siyasi kariyerin böyle bir olayla noktalanmış olması çok hazin! O olayın içindeki kişiler bakımından tolere edilmesi çok zor. Belki de partinin yüzleşmesi daha doğrudur. Bir daha hiç konuşulmaması da çok zor. Ben konuşulmamasını tercih ediyorum ama konuşulmamasını çok zor görüyorum. Çünkü aktörlerin hiçbiri bırakıp gitmedi. Belki de böyle sessiz sedasız bırakıp gidecekler; bilemiyorum.

Yani Baykal önümüzdeki seçimlerde adaylığını yine Antalya'dan koymaz mı?

Mesela bir iki ay kala milletvekilliğinden ayrılacağım demesi veya uzaklaşması gitmesini çözüm diye görürüm. Ama yarın bir gün, Deniz Bey Cumhurbaşkanı adayı olursa o zaman bunun patlamamasını nasıl bekleyeceksiniz? Siyasi hayatta böyle olayların olmaması lazım... Bu hepimizi zayıflatıyor.

Sizi mesela nasıl zayıflattı bu olay?

Netice itibariyle, eski partimin genel başkanı. Bu yaralayıcı bir şey...

Yenilgiyi hazmetmesini mümkün görüyor musunuz?

Hayır. Umarım bir patlama yaşanmaz.

Kaset olayı olurken asıl amacın bir CHP MHP koalisyonu kurmak olduğunu iddia edenler vardı. Böyle bir şey bekliyor musunuz seçimden sonra?

Olacak şeyler değil bunlar. Bakın Türkiye'de 15 seçim oldu. Mesela 57 seçiminin sonucu yanlış mıydı? 65 seçimi yanlış mıydı? 73 yanlış mıydı? Hepsine bakın. Hepsi de doğrudur. Hepsi de maşeri vicdanın kanaatini yansıtır. Bu halkın aklı başındadır. Dolayısıyla, doğru olmayan, akla uygun gelmeyen bir seçim beklemeyin. Eğer seçim sizin aklınıza uygun değilse, siz kendi aklınızı kontrol edin.

Yani CHP'nin bir iktidar alternatifi henüz yaratmadığını söylüyorsunuz.

Şu anda yok. Ama bu tüzük değişiklikleri yapılır, yeni programlar oluşturulur, o politikalar güzel ifade edilir, ekonomide yeni çözümler bulunur o başka...

Kılıçdaroğlu'nın 'Recep Bey' söylemini nasıl buluyorsunuz?
DİĞER SAYFADA...

[PAGE]

Recep Bey, çömelme hikâyesi falan bunlar 60 yıllık demokrasimize yakışmıyor.

Ben çömelmeyeceğim diye Gediktepe'ye gidecek.

Ayıp geliyor. Kusura bakmasın kimse. Kemal Bey benim sevip, saydığım biri ama yanlış bunlar. Emin Çölaşan bilmem ne yazdıı diye bunlarla uğraşılır mı? Diyelim ki oradaki ordu komutanları profil vermemeniz lazım dediler, veya demediler, kendi çömeldi. Bu mesele midir?

Kürt sorununu çözemedik, iş sonunda etnik temelde ayrışmaya mı dayandı?

Kürt sorunu, bu topraklarda hep birlikte yaşamak isteyen Kürtlerin sorunudur ve terör olaylarından bağımsızdır. Türklerin ve Kürtlerin birçok değeri birdir, dilleri farklıdır, etnik kimlikleri farklıdır. Bu iki unsur, dilleri ve kimlikleri kendilerinindir, onları tanımalıyız. İnsan hakları ve yönetim konusunu da çağdaş ilkeler içinde düşünmeliyiz. Her yerleşim yerinde oturanlar, kendilerine özgü sorunları demokratik seçimlerle belirleyecekleri meclisler ve onların belirleyecekleri yönetimlerinde görüşür ve çözerler. Kimse kimseden farklı değildir, aynı hakları vardır. Türkler ve Kürtlerin etnik temelde birbirinden ayrılması olanağı, doğal olmayan yollarla zorlanırsa, çok acılar çekilir, sonunda yine birliğe varılır.

PKK'nın demokratik özerklik söylemi ciddiye alınabilir mi?

Demokratik özerklik teklifi PKK'ya bağlanamaz; pek çok demokrasiye saygılı Kürt aydını ve siyaset adamı aynı öneriyi söylemişler ve geliştirmişlerdir. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Meclisi, 2003'den beri yerel yönetimlere serbestlik vermek istemiş, anayasa duvarıyla karşılaşmıştır. Özerklik bugünkü belediye kanununa göre kısmen uygulanabilir, ancak asıl özerklik yeni anayasayı bekleyecektir.

Günün Önemli Haberleri