CHP kaybetmeye mahkum

Tülin Türkoğlu tulindindar@hotmail.com

31 Mart Yerel seçimlerinden sonra CHP’nin iktidara tam gaz yol alması söz konusu olabilirdi. Ama bunu başaramadı. Almış olduğu hızla ilerlemek yerine vites düşürerek yol almayı tercih etti.

Ağustos ayından itibaren CHP’nin oylarında gerileme başladı. Kasım ayında ise CHP’nin oy oranı yüzde 30’un altına düştü. Bu durumda AK Parti birinci parti konumuna geldi.

CHP neden ikinci parti konumuna düştü?

Çünkü Sayın Özgür Özel bir lider gibi davranmıyor. Oysaki karşısında çok güçlü bir isim var. Bu isim Sayın Recep Tayyip Erdoğan.

Sayın Erdoğan’ın hitabeti, kitleyi hipnoz etme kabiliyeti, beden dili, ses tonu ve bireyle kurduğu temas,

Siyaset tarzı, liderlik karizması, ulusal ya da uluslararası sorunlardan kaynaklı krizleri yönetme becerisi,

Toplumla kurduğu ilişki, seçmen davranışlarının şekillenmesinde ortaya koyduğu siyaset tarzı,

Değişim ve dönüşüm süreçlerindeki kararlılığı,

Lideri olduğu AK Partinin birlik ve bütünlüğünü korumadaki stratejik yeteneği,

Karar alma konusundaki belirleyici, yönlendirici vizyonu,

Türk demokrasi tarihinde kesintisiz 15 farklı seçimi kazanan bir lider olması,

“Erdoğan tarzı siyasi liderlik” ifadesini Türk siyasi literatürüne ve dünya siyasi liderlik literatürüne yazdıran,

Türkiye’nin gönül coğrafyasında, İslam dünyasında ve Türkiye’nin Erdoğan döneminde el uzattığı mazlum coğrafyalarda Erdoğan’a yönelik değerlendirmeler bile Sayın Erdoğan hakkında yeterli tanımlamalar diye düşünüyorum.

Erdoğan sadece ulusal düzeyde değil, Batı demokrasilerinde liderlik açığının tartışıldığı bir dönemde küresel liderlik vasıfları ile öne çıkmaktadır.

Bütün bu özelliklere sahip olan bir lider karşısında Sayın Özgür Özel CHP’sinin erimesini sağlıyor.

Sayın Özgür Özel’in normalleşme hamlesi doğruydu fakat süreci doğru yönetemedi. CHP normalleşme süreciyle oy kaybetmeye başladı. ‘Sarayla müzakere değil, mücadele edilir’ mottosu galip geldi. CHP içindeki siyasi enerji kendi iç mücadelesi için harcandı, tüketildi.

Bu arada CHP içinde iç cephe sayısı 4’e yükseldi.

Kemal Kılıçdaroğlu,

Özgür Özel,

Ekrem İmamoğlu,

Mansur Yavaş cephesi.

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş arasındaki Cumhurbaşkanı adaylığı rekabeti partiyi daha da aşağı çekti.

Bakıldığında;

Ekonomik sorunların bu denli derinden yaşandığı, asgari ücrete yapılan zamla ayın sonunun gelme ihtimali olmadığı halde,

Hayat pahalılığının birinci sıradaki yerini koruması,

Karşısında CHP üreteceği politikalarla bu durumu siyasi fırsata çevirebilirdi.

Yapamadı, başaramadı…  

CHP içinde hep var olan büyük bir sorunda DİN…

CHP’sinin dinle ilgili problemi bir türlü aşılamadı.

Oysaki uzuncadır 28 Şubat süreci, öncesi ve sonrasında yaşananlardan dolayı en çok dikkat edilmesi gereken noktalardandı DİN.

‘Ezanı Türkçeye çevirdin, Kur’an okunmasını yasakladın,

camileri ahıra çevirdin, alimleri ahırlarda yaşattın’

gibi suçlamalarla karşılaşıyorlar.

CHP’nin dini konulara çok daha dikkatli yaklaşması gerekiyor. Dini konular üzerinden polemik üretmesi değil.

MİT Başkanı Sayın Kalın, Şam ziyaretinde Emevi Camii’nde namaz kıldı. Bu namaz siyasallaştırılmaya çalışıldı.

Sayın Özgür Özel;

Erdoğan’ın Emevi Camii’ndeki namazının kazasını yapmak MİT Başkanı’na düşmez” dedi. Oysaki namaz siyasette polemik konusu yapılmayacak kadar kutsaldır.

Sayın Özgür Özel;

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fetih suresini okumasının ve Sayın Kalın’ın kıldığı namazın siyasette polemik konusu edilmesinin CHP’ne bir faydası olmaz. Hatta bu ifadeler toplumsal hafızayı canlandırır.

CHP’ne oy kaybettirmeye devam eder.