Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Gizli ittifak yaşadıklarını saklayabilmek için aylardır tırım
tırım tırmalayan CHP ile HDP arasındaki gizli anlaşmanın belgesi
ortaya çıktı.
Hem de inkâr edilemez bir şekilde...
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun TRT Haber ekranlarında
dinlettiği ses kaydından ve o ses kaydında bahsi geçen protokolden
bahsediyorum. Merak edenler internette bu ses kaydına
ulaşabilir.
Ama ben yine de sizi yormamak için o ses kaydında nelerin
konuşulduğunu buradan aktarayım.
Ortamda bulunan biri tarafından kayıt altına alınan konuşmada
Abdulvahap Çelik isimli biri, "Biz bunu öteki arkadaşlarla
yani CHP ile öteki solcu tartışmalar sonucu bu şeyleri biz bunu
imza altına almışız karşılıklı imza atmışız imza vermişiz imza
almışız. Bu şu anda protokolümüzdür. O arkadaş bunu size aktaracak
ona göre bir açılım yapsın" diye konuyu tartışmaya
açıyor.
Akabinde Hasan Göktürk söz alıyor ve elindeki yazılı protokol
metnini okumaya başlıyor:
1- Bu metin iki partinin CHP, HDP’nin
demokratik güç birliğini sağlama ve geliştirme ihtiyacından
doğmuştur. Bu sebeple partiler gerek seçim sürecinde gerekse de
seçim sonrasında yerelde demokratik güç birliği ilişkisinin
sağlıklı yürütülmesi ve geliştirilmesi için bir koordinasyon kurulu
kuracaktır. Kurulacak koordinasyon en az 2 en fazla 5 partili üye
ile temsil edilecektir. Koordinasyon yerelde gelişebilecek olası
sorun, görüş ve önerileri değerlendirip merkezileştirecektir.
2- HDP, CHP’nin belediye meclis listesinde üç
aday ile temsil edilecektir. Bu adaylara belediye meclis adayları
listesinin 6., 10., 22. Sıralarında yer verilecektir.
3- Çoğulcu, katılımcı ve şeffaf belediyecilik
esas alınacaktır.
4- Belediye bünyesinde bulunan şirketlerden
bir tanesine HDP yönetimini belirleyeceği bir müdür ataması
yapılacaktır.
5- Süreç içerisinde var olan Belediye Başkan
Yardımcılarından birinin kadrosunu boşalması halinde HDP Meclis
üyelerinden birinin Belediye Başkan Yardımcısı ataması
yapılacaktır. CHP Turgutlu İlçe Başkanının imzası, HDP Turgutlu
İlçe Başkanının imzası.
Protokol böyle...
Ancak yapılan anlaşma sadece Manisa'nın Turgutlu İlçesi ile sınırlı
değil, onu da söyleyeyim. İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu,
Türkiye'nin tüm il ve illerinde üç aşağı beş yukarı benzer
protokollere imza atıldığını belirtiyor.
Protokolde özellikle dikkat etmemiz gereken iki madde var.
Birincisi, "Belediye bünyesinde bulunan şirketlerden bir
tanesine HDP yönetimini belirleyeceği bir müdür ataması
yapılacaktır" maddesi...
Olayın vahametini anlamayanlar için bir örnek vereyim.
Diyelim ki İstanbul'da Ekrem İmamoğlu seçimi kazandı. Protokol
gereği belediyeye bağlı bir şirketin başına HDP'li bir isim genel
müdür olarak atanacak.
İgdaş, İsfalt, İETT, İSpark, Kültür A.Ş, Metro İstanbul, Şehit
Hatları, Kiptaş veya hangisini isterse oraya geçecek. Aynı şey
Ankara ve diğer iller için de geçerli...
Şimdi bir an düşünelim lütfen ve şu sorulara cevap arayalım.
Bu şirketlerden birinin başına geçecek olan bir genel müdürün bu
şirketi HDP'lilerle doldurmayacağını söyleyebilir misiniz?
Peki diyelim ki İspark'ın başına atanacak kişinin buradan gelen
geliri Güneydoğu'da olduğu gibi, terör örgütüne aktarmayacağının
garantisi var mı?
Veya İsfalt'ın başına geçen kişinin, yine tıpkı Güneydoğu'da olduğu
gibi, dökülen asfaltların altına mayın veya patlayıcı döşemeyeceği
söyleyebilir misiniz?
İgdaş veya İski' mi dediniz?
Sayın Mehmet Özhaseki'nin dediği gibi, sayaçlarınızı okumaya gelen
kişinin azılı bir terör örgütü mensubu olmadığına emin olabilir
misiniz?
Geçelim dikkat etmemiz gereken ikinci maddeye...
Ne diyor bu maddede?
"Süreç içerisinde var olan Belediye Başkan Yardımcılarından
birinin kadrosunu boşalması halinde HDP Meclis üyelerinden birinin
Belediye Başkan Yardımcısı ataması yapılacaktır"
diyor.
Bu belediye başkan yardımcısı, emrine verilen birimlerle ilgili
istediği yaptırımı uygulamaya yetkili olacak.
Bunu da bir örnekle anlatayım.
Bu belediye başkan yardımcısı, emrindeki isimleri, yani müdür ve
müdür yardımcılarını tamamen kendi ideolojisine göre
belirleyecek.
Diyelim ki bu belediye yardımcısına, İETT ya da İstanbul Şehir
Hatları bağlandı. Belediye otobüs şoförlerinin büyük bölümünün
terör örgütüne yakın isimler olmayacağını garanti edebilir
misiniz?
Ya da bu belediye başkan yardımcısının, "Vapurlardan birkaç
tanesine bomba yerleştirin" talimatı vermeyeceğine emin
olabilir misiniz?
Yazdıklarımı uçuk kaçık buluyorsunuz biliyorum, ama
değil.
Değil; çünkü, bugüne kadar Güneydoğu'da buna benzer yüzlerce,
binlerce olay yaşadık.
Tek amacı kaos oluşturmak olan ve sadece ama sadece terör örgütü
PKK'dan talimat alan bir partiden bahsediyoruz. Bu partinin
mensupları düne kadar PKK ne emrettiyse, Güneydoğu'da onu yaptı.
PKK "Yolların altına mayın döşeyin" dedi,
döşediler. PKK, "Bize para gönderin" dedi,
gönderdiler.
18 yaşındaki teröristin ayak ayak üstüne atıp, 80 yaşındaki Ahmet
Türk'e "Sigaramı yak" dediğini, Osman Baydemir'in
PKK'lılar tarafından sorguya çekilip tokatlandığını unuttuk mu?
Dün Güneydoğu ve Doğu'da ne olduysa, İstanbul'da, Ankara'da ve
Türkiye'nin 81 vilayetinde aynı şeyler olacak.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlüdür. Bunlarla elbet başa çıkmasını
bilir. Ama başa çıkıncaya kadar kaç can gider, kaç şehit verilir
orası bilinmez...
Bakın ben bir siyasetçi değilim. Vereceğiniz oy beni bir makama
getirmeyecek, bir makamdan indirmeyecek. Ben, yaşanan olaylardan
yola çıkarak, yaşanabilecek facialara dikkat çeken bir
gazeteciyim.
Ve ben…
"Yanlış adrese atacağınız veya hiç atmayacağınız bir oy, yarın size
ve çocuklarınıza birer bomba veya bir büyük facia olarak
dönebilir" diyorum.
Çocuklarınıza veya sevdiklerinize açık bir baht bırakabilmek sizin
elinizde...
Bu ülke için hepimiz bazı bedeller ödedik. İster para deyin ister
mal ister mülk. Hepimiz ama hepimiz bu ülke için bir şeyler
verdik.
Ama bazılarımız bu ülkenin bekası için her şeyini, yani canını
verdi. Bu ülkenin dağlarından hala şehit kanı akıyor. Şehitler
Köprüsü'nden hala kan damlıyor.
Görev sınırlarını fazlasıyla aşan bu kahramanlar hatırına...
Gelin bu seçimde PKK'yı ve Fetö'yü sevindirmeyin. Geride kalan
ömrünüzü bu aşağılık terör gruplarının emellerine ve eğlencelerine
meze etmeyin.
Gelin, "31 Mart sonrası hücrelerde intikam
alınacak" diyenleri sevindirmeyin. Gelin, tek amaçları
bize kanlı bir manzara izletmek olanlara fırsat vermeyin.
Yoksa bu durum, hiçbirimizin içinden çıkamayacağı bir şeye
dönüşecek.