Edepsizliğin Boyutu mu? Yoksa Siyasi Hırs mı?
CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel ve CHP’li kadın
belediye başkanına yönelik edep, haya ve ahlaktan yoksun saldırı
söz konusu…
Bu ülkede kadın olmak zor.
Özellikle de nish alanlarda kadın olmak daha da zor.
Kadın bir siyasetçi olmak oldukça zor. Bir ‘gazeteci’ kadının
diğer bir siyasetçi, belediye başkanı kadına bu çirkinliği yapıyor
olması,
Nefretini kusuyor olması,
Ahlaktan yoksun,
Belden aşağı vuruyor olması CHP içinde de toplumda da karşılık
bulmadı.
Tecavüz Cinsel Şiddetin En Sarsıcı Türüdür
Cinsel şiddet, ruh ve beden sağlığı açısından en sarsıcı olan
şiddet türlerinden biridir. Genel olarak, cinselliğin bir tehdit,
sindirme ve kontrol etme aracı olarak kullanılması şeklinde ortaya
çıkar.
Tecavüz; cinsel şiddetin en sarsıcı
türüdür.
Tecavüz oluşturduğu fiziksel ve ruhsal tahribat bakımından
cinsel şiddet türünün en ağır varyasyonlarından biridir.
Kadınlar günlük yaşamlarını tecavüz tehdidinin yarattığı
gerginlik, tedirginlik ve tetikte olma haline göre düzenlemek
zorundadırlar. Kadınların böyle bir tedirginlikle mücadele etmek
zorunda kalmaları hayatlarının her alanını etkilemekte ve yaşam
kalitelerini düşürmektedir.
Davranışlarına sürekli olarak çekidüzen vermek zorunda kalan
kadın, toplumun kendisinden beklediği rolün dışına çıktığında
riskli davranışlar sergiliyor olarak değerlendirilmekte, başına
gelen herhangi bir olumsuz deneyimde, bunun gerekçelendirildiği,
kadının sorumluluğuna odaklanılarak, tahrik ediciliğinin,
dikkatsizliğinin sorgulandığı, böylece kadının suçlanarak
itibarsızlaştırıldığı görülmektedir.
Ayrıca kadının böylesi bir kriminolojik olaya maruz kalmasının
toplum tarafından normalleştirilmesi, kadınları cinsel şiddete
maruz kalmaya açık hale getirmektedir.
Tecavüz mağduru kadınlara karşı toplum tarafından sergilenen bir
takım olumsuz tutumlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi
mağdurun suçlanmasıdır.
Örneğin “yalnızca iddialı ve açık kıyafetler giyen
kadınlar tecavüze uğrar” algısı bu toplumda hala taze ve
diridir.
Cinsel şiddeti uygulayan failin kayırılması erkeği korumaya
yönelik bir işlev üstlenmekte ve erkeğin cinsel saldırganlığının
sürmesine hizmet etmektedir.
Böyle bir bakış açısı;
Kadınlara yönelik cinsel şiddeti yok saymak, önemsizleştirmek
veya haklı kılmak için zemin oluşturmaya hizmet eder.
“Kadın arandı”
“Kadın kışkırttı”
“Kadın davetkardı”
“Kadın kırmızı kıyafetler giyinmişti, erkeği cinsel
ilişkiye zorladı”
“Bunu kadın istedi”
Kurbanın (kadının) başına gelen olumsuzluklara gerçekte kurbanın
kendisinin neden olduğuna inanma eğiliminde olan bireylerle aynı
toplumda yaşıyoruz.
Cinsel şiddete uğrayan kadınlar için farklı davransaydı, edepli
giyinseydi, dikkat çekmeseydi tecavüzden kaçabilirdi algısı bu
toplumda hala alıcı bulmaktadır.
Cinsiyetçi, sınırları keskin yetiştirilen erkekler kendi
hegomanyalarında kadını kendine ‘hak’ olarak görmektedir.
O nedenle bu toplumda kadına tecavüz, istismar, sarkıntılık,
kadına şiddet ve kadın cinayetleri sıklıkla yaşanmakta ve gündemde
kalmaktadır.
Mesela; Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde komşularının çocukları
tarafından cinsel istismara maruz kalan minik Sıla,
1 aydır hastanede yoğun bakımda entübe olarak tedavi görüyordu.
8 Eylül’den bugüne 7 Ekim’e kadar yaşam mücadelesi veren Sıla bebek
artık aramızda değil.
Olayla ilgili olarak, anne B.Y. ve komşu çocukları dahil 5
kişinin tutuklu bulunduğu soruşturma devam ediyor. Küçücük bir
bebeğe tecavüz edecek kadar küçülmüş olanlara bu hayat küçük
gelmeli, dar edilmeli. Cezalar en üst seviyeden uygulanmalıdır.
Fatih ve Eyüp Sultan’da gencecik iki kızın hayatını katleden
cani, katil, ruh hastası ve deli Semih…
Bu psikopat aramızda yaşamış, öldürme planları yapmış ve
uygulamış.
Hastaneye yatmış çıkmış.
Hiçbir doktor bu deliyi, katili, caniyi fark etmemiş mi?
“Kafa kesecek, boyun kesecek “kadar tehlikeli ve acımasız
olduğunu saptayamamış mı?
Düşünsenize bu kirli yaratık intihar etmemiş olsaydı akli
dengesi yerinde değil, psikolojik tedavi görüyor diye cezadan muaf
mı olacaktı. Akıl alır gibi değil.
Bu ülkede 2 yaşındaki Sıla bebek, 8 yaşındaki Narin, İkbal ve
Ayşenur’lar ölmesin öldürülmesin diye,
Toplum inşasında kadına büyük roller düşüyor.