CHP fazla çalışmadan şikayetçi
Abone olCHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, Meclis'in yoğun çalışma programı nedeniyle yasama görevini sağlıklı yapamadığını iddia ederek takvimden şikayetçi oldu.
TBMM Genel Kurulu'nda ele alınan Belediyeler Kanunu Tasarısı'nın
görüşmelerinde, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, meclisin yoğun
çalışma programı nedeniyle yasama görevini sağlıklı yapamadığını
belirterek, meclisin çalışma takviminden şikayetçi olduklarını
söyledi. Koç, görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, TBMM'nin
Nisan ve Mayıs aylarında görüşmesi gereken bir çok tasarı ve
teklifi iktidar partisininin yanlış değerlendirmeleri sonucunda
görüşemediğini ve bu tasarı ve teklifleri TBMM'nin tatil dönemine
sıkıştırarak yasalaştırmaya çalıştığını savundu. Belediyeler Kanunu
tasarısının görüşmeleri sırasında, hiçbir AK Parti'li
milletvekilinin söz almadığını ve tasarının apar topar TBMM'den
geçirilmeye çalışıldığını öne süren Koç, CHP'nin bilinçli olarak
bir engelleme yapmadığını ve yasama görevini yerini getirdiğini
söyledi. Çalışma programının ısrarla bitene kadar sürdürülmek
istendiğini ve bu nedenle sağlıklı bir yasama görevi yapılamadığını
ifade eden Koç, ''Meclisi ve milletvekillerini daha fazla
zorlamayın, ne kadarı yapılabiliyorsa o kadarını yapalım'' diye
konuştu. CHP'nin meclis çalışmalarından kaçmasının sözkonusu
olmadığını belirten Koç, iktidar partisinin çalışma programındaki
dayatmanın sağlıklı ve saygın bir yasama görevi yapılmasına engel
olduğunu ifade etti. AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin ise
TBMM'nin kısa bir süre sonra tatile gireceğini, ancak özellikle AB
ve Kopenhag Kriterleri çerçevesind önemli yasa tasarılarının tatil
öncesinde çıkarılması gerektiğini söyledi. Belediyeler Kanun
Tasarısı, Büyükşehir Belediyeleri Kanun Tasarısı, Kamu Reformu Yasa
Tasarısı, ölüm cezalarının Anayasa'dan çıkarılması ile ilgili kanun
tasarısının öncelikli yasa tasarıları olduğunu belirten Ergin, bu
tasarıların TBMM tatile girmeden yasalaşmasını istediklerini ifade
etti. Belediyeler Kanunu yasa tasarısında her AK Partili
milletvekilinin emeği ve göznuru olduğunu ve genel kurulda
verdikleri önergelerle tasarıya katkı verdiklerini ifade eden
Ergin, ''Milletvekillerimiz bir yerlere mesaj verme gayreti içinde
değiller, o nedenle konuşmak istememiş olabilirler''diye konuştu.
Ergin, TBMM'nin 19. döneminde 4 yıl 2 aylık sürede, 601 yasa tasarı
ve teklifinin 194'ünün kanunlaştırıldığını ve bunun yüzde 15'lik
bir oranı ifade ettiğini, 20. dönemde ise 3 yıl 3 aylık sürede 609
tasarı ve teklifin 226'sının yasalaşarak yüzde 37 oranına
ulaştığını belirterek, şunları kaydetti: ''21. dönemde 3 yıl 6
aylık sürede 7 tasarı ve teklif TBMM gündemine getirilmiş ve
bunların 388 tanesi kanunlaşmıştır. Bunun oranı yüzde 51'dir. 22.
dönemde yani AK Parti iktidarı döneminin 1 yıl 7 aylık süresinde
586 teklif ve tasarı TBMM gündemine getirilmiş ve bunların 441
tanesi yasalaşmıştır. Bunun oranı ise yüzde 75.2'dir. İktidarı
geldiğimizde Türkiye'de işler iyi gitmiyordu ve bizim bir
farkımızın olması gerekiyordu. Bunun gerekleri yerine
getirilmiştir. İktidarı ve muhalefetiyle bu meclisin çalışmalarını
gelecek nesiller hayırla yad edecektir.'' ''1980 FAŞİST DARBESİ''
AK Parti Grup Başkanvekili Sadullah Ergin'den sonra yeniden söz
alan CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, parti milletvekillerinin
''bir yerlere mesaj vermek gibi bir gayreti'' bulunmadığını
belirterek, parti sözcülerinin tasarıya katkı sağlamak için
konuştuklarını söyledi. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesini ''faşist
bir darbe'' olarak nitelendiren Koç, bu darbenin küreselleşmeye
dekor için yapıldığını öne sürdü. Koç, bu olaydan sonra Türkiye'de
hızla özelleşme ve yerelleştirmeye geçildiğini, bunun da
''özgürlük, şeffaflık ve yerinden yönetim'' kavramlarıyla
makyajlandığını savundu. Koç, neoliberalizmin Türkiye'de
''özgürlük'' kavramının, uluslararası tröstlerin ulusal sanayiyi
yutması için kullanıldığını iddia ederek, toplumun gerilmesinin
sosyal barışı tehlikeye sokacağını ve etnik kökene dayalı bir takım
riskleri ortaya çıkaracağını söyledi. Koç, sözkonusu politikanın
Türkiye'de, ''küreselleşme, özelleştirme ve yerelleştirme''
kavramlarıyla uygulamaya sokulduğunu sözlerine ekledi.