31 Mart Yerel Seçimleri üzerine bir araştırma, gözlem, röportaj
ve anket çalışmaları planlanmalı. Bu çalışma ile ilgili
akademisyen, araştırmacı ve yazarların objektif tarafsız gözlemleri
kaleme alınmalı. Rapor edilmelidir.
Türkiye ve dünya gündemi çok yoğun. Dünyadaki gelişmeler
kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Sanki dünya her zamankinden
daha hızlı dönüyor. Zaman hızla eriyor. Gündem hızla değişiyor. Bu
süreçte esas gündem maddelerine dikkat çekmek gerekiyor.
Esas gündem maddelerinden biri de yerel seçimlerin
sonuçları.
Yerel seçimlerin niteliksel ve niceliksel analizleri yeterince
yapılmadı.
Oysaki sadece belediye başkanlıklarından öte Türkiye'nin genel
siyasetine bakmak için veri havuzu oluşturulmalı.
Veri havuzunda belediye meclisi ve il genel meclisi sonuçları
dikkatle incelenmelidir.
31 Mart seçim sonuçları birkaç sıradan ve klişeleşmiş ifadeyle
açıklanamaz.
Mümkün olduğunca analiz ve araştırma yapılmalıdır.
31 Mart seçimlerinde AK Parti seçmeninin sandığa katılımında
büyük düşüş görülüyor.
Geçersiz oylardaki artış tepki oyu olarak okunmalıdır.
İlk defa oy kullanan yeni seçmenler dikkate alındığında;
2019 seçimlerinden yola çıkarsak 7 milyon AK Parti seçmeninin
sandığa gitmediği ya da bilinçli olarak geçersiz oy kullandığı
görülüyor.
Bir de başka partilere oy verenleri de eklersek sayı 8 milyonu
aşıyor.
İşte bu nedenle CHP 2019 seçimlerine göre sadece 2 milyon
civarında oy artırarak birinci parti oldu.
AK Parti seçmeni neden sandığa gitmedi?
Bu sorunun cevabını seçimden önceki yazılarımda tahmin olarak
yazmıştım. Ceza sandıktan çıkacak diye. Seçimin kaybedeni AK Parti
olacak diye.
Sebepler;
ekonomik, sosyolojik, siyasal
Seçimden 10 ay önce de ekonomide büyük sorunlar vardı. O zaman
seçim nasıl kazanıldı.
Muhafazakârlığın toplumsal tabanının daralması 10 ay önce de
vardı.
10 ay önceki başarı nasıl başarısızlığa döndü?
Tam da bu noktada siyasal alana dönüp bakmak ve siyasal
sebepleri analiz etmek gerekiyor.
Siyasal sebepler söz konusu olduğunda;
Seçim sonrası altı boş bırakılan, havada cümlelerle ve seçim
başarısızlığı sadece birilerine ihale edilip konu kapatılmaya
çalışılmamalı.
Esas mevzu…
Cumhurbaşkanının Erdoğan’ın yanında olan ama AK
Parti’nin yanında olmayan seçmenin sesi
Seçimden önce bu sayfada yazmıştım. Siyasal alanın
konsolidasyonu (birleştirme-bütünleştirme) ve kampanya
stratejisinin seçim safındaki en önemli başlık olduğunu.
14 ve 28 Mayıs'ta büyük umutlarla seçime girip sandıkta
beklentisine cevap alamayan CHP olmuştu. Yaşadığı siyasi travmanın
etkisinden koparak mücadelesine devam etti.
Genel başkanını değiştirdi.
Medyasıyla, STK'larıyla, parti tabanıyla birlikte strateji
üretti.
CHP siyasi kültüründen olmayan, sağcı adaylarla görücüye çıktı.
Kendi siyasal ve toplumsal tabanını konsolide edecek bir siyaset
dili kullandı.
Bu dil toplumda karşılık buldu.
CHP 31 Mart yerel seçimlerinde olağanüstü bir gayret
gösterdi.
Peki, aynı gayret AK Parti’de neden yoktu?