FETÖ terör örgütü Türkiye'nin ayağına vurulan bir prangadır.
Tehlikeli ve sinsi olan bu yapının mağdur ettiği dindar kitle
olayın artçıllarıyla hala sarsıntı yaşamaktadır. Dindar kitlenin
yapı taşı aileler “biz okumadık çocuklarımız
okusun” dediler.
Eğitime önem verdiler. FETÖ terör örgütü de emniyet, hukuk ve
eğitim alanında kendine tampon bölge oluşturmuştu. Böylece hassas
bir alanda örgütlenmiş, devletin kılcal damarlarına sızmayı
başarmıştır. Hatta farklı sosyolojileri bile etkilemiştir.
İşte tamda böyle derinden ve ince ince sızan, devleti damar
damar saran bu yapıdan kurtulmak çok da kolay olmayacak. O nedenle
cumhuriyet tarihinin en büyük operasyonuna rağmen temizlenme arınma
tam anlamıyla olmadı.
FETÖ kirli yüzünü ilk 7 Şubat 2012'deki MİT operasyonunda
gördük. 17-25 Aralık operasyonu,
DEAŞ bahanesiyle başlattıkları TIR operasyonu,
15 Temmuz kanlı darbe girişimine kadar yapılan bütün
saldırıları, Morfinlenmiş, düşünme yetileri engellenmiş tabanının
bu planları görmesi pek de mümkün olmadı.
Hatta sadece dindar taban değil, “Atatürkçü ve Laiklik ilkesinin
yegâne sahibi” CHP bile görmedi, göremedi ya da görmek
istemedi.
Aradan geçen o kadar zaman içinde CHP içinden tek bir siyasetçi
kalkıp "Biz hata yaptık, bu millete, bu devlete
özür borçluyuz” demedi.
FETÖ elebaşının Persilvanya’da tutulmasına,
ABD'li yetkililerin FETÖ'cülere sahip çıkmasına,
Dünyanın 7 kıtasında özgürce yayılanlara baksalardı bu yapının
emperyalizmin projesi, aparatı olduğunu görürlerdi.
FETÖ’yü kendi içindeki iktidar savaşı bitirecek. Çöküş kendi iç
hesaplaşmasıyla gerçekleşecek. Bu kirli ihanet imparatorluğu miras
değil, atık olarak geri dönüşüme gidecek.
Türkiye’yi ele geçirmek hiç kimsenin haddi değil, hele de böyle
FETÖ paçavralarının.