CHP başörtüsü manyağı mı oldu?
Abone olAhmet Altan, kabadayı Nuri Ergin'in Alaattin Çakıcı'ya söylediği sözü CHP'ye uyarladı: Başörtüsü manyağı oldular...
Karagümrüklü Nuri Ergin'in organize suç örgütü lideri Alaattin
Çakıcı'ya yönelik olarak 'seni mermi manyağı yaparım' sözünü CHP'ye
uyarlayan Ahmet Altan soruyor:
CHP başörtüsü manyağı mı oldu?
Taraf yazarı Altan, Cumhurbaşkanı olmak isteyen bir insanın eşinin
başörtülü olup olmayacağı konusunda CHP'den onay almayacağını
söyledi:
CHP ve başörtüsü Bir mafya reisi bir keresinde kızdığı bir
düşmanına mahkeme kapısında, "seni mermi manyağı yaparım" diye
bağırmıştı.
Bu laf, günlük hayatımıza girdi.
CHP'liler beni bağışlasınlar ama izledikleri politikalardaki
zikzaklar bana o lafı hatırlattı.
"Başörtüsü manyağı" olmuş gibi gözüküyorlar.
Önce "başörtüsünü de biz çözeriz" diyorlar sonra Cumhurbaşkanı'nın
eşi "başörtülü" diye Çankaya'daki resepsiyona gitmiyorlar.
Pek nazik olmayan ve çocukça bir jest bu bence.
CHP'liler neyi protesto ediyorlar?
Cumhurbaşkanı'nın eşinin başörtülü olmasını mı?
Cumhurbaşkanları, CHP'lilerin beğendiği tarzda bir hanımla mı
evlenmek zorundalar?
Bir insanın kimi sevdiği, kiminle evlendiği ile
Cumhurbaşkanlığı'nın ne ilgisi var?
İlerde Cumhurbaşkanı olmayı düşünen biri, evlenirken gidip CHP
Genel Merkezi'nden "evliliğe uygundur" diye ilmühaber mi
alacak?
CHP'nin uygun görmediği insanlarla evlenenleri Cumhurbaşkanı
yapmayacak mıyız?
Cumhurbaşkanı'nın "eşini" politik bir meseleye konu etmek bence
yakışıksız bir davranış.
YA EŞİ BAÇIK OLANLAR
Altan'ın yazısından bir başka can alıcı soru şöyleydi:
Kadınların başlarını örtmesi gerektiğine inananlar da, eşlerinin
başları açık olan görevlilerin davetlerini ret mi edecek?
Başörtüsünün dinî bir vecibe olduğunu düşünen politikacılar, CHP'li
bir görevlinin davetine, "eşinin başı açık" diye katılmazsa ne
düşünür CHP'liler?
Bunu incelikli bir davranış olarak mı görürler?
Çankaya Köşkü, Cumhurbaşkanı'nın evi.
Dolayısıyla eşinin de evi.
Cumhurbaşkanı, politik bir mesele çıkmasın diye eşini mi boşayacak
yoksa zorla eşinin başını mı açacak?
CHP'liler, eşinin başı kapalı birinin Cumhurbaşkanı olmasına karşı
çıkıyorlarsa, bu, ülkenin erkek vatandaşlarının yaklaşık yüzde
altmış-yetmişinin Cumhurbaşkanı olamayacağını söylüyorlar
demektir.
Böyle mi söylüyorlar?
Altan'ın yazısından diğer çarpıcı başlıklar şöyle:
BAŞÖRTÜLÜ KADINI SEVMEK SUÇ MU?
Cumhurbaşkanlığı, eşlerinin başı açık olan bir azınlığa mı ait?
Bu, ayrımcılık değil mi?
Bir tür ırkçılık değil mi bu?
CHP'nin bugün, eskiden olduğu gibi devleti şekillendirme gücü
yok.
Ama böyle bir güçleri olsaydı, eşi başörtülü hiçbir vatandaşı
"devlet görevine" kabul etmeyeceklerdi demek ki...
Sen ne kadar başarılı olursan ol, ne kadar bilgili olursan ol, ne
kadar yetenekli olursan ol, başörtülü bir kadını sevdiysen sana bu
devlette yer yok, öyle mi?
Böyle bir yaklaşım zorbalık değil mi?
Böyle bir yaklaşım diktatörlük değil mi?
Ya da, "görevli olabilirsin ama eşini gözlerden saklayacaksın,
kimseye göstermeyeceksin" mi diyeceğiz?
Buna kimin hakkı var?
CHP, ne yaptığının, ne söylediğinin farkında mı gerçekten?
Devlette nasıl bir azınlık sultası istediğini kavrayamıyor mu?
Hani ne oldu eşitliğe, adalete, özgürlüğe?
CHP'liler, 27 Nisan'ı hatırlatan gereksiz bir hoyratlıkla
davranıyorlar.
Cumhurbaşkanı'nın tasvip etmediğin bir davranışı, tavrı, sözü,
politikası olursa eleştirirsin ama onun eşinin giyimini
eleştiremezsin.
Seni ilgilendirmez çünkü.
Bir insanın "eşi" üzerinden politika yapmak bana sorarsanız
yapılabilecek en ucuz politikadır ve Türkiye'de bu ucuzluğa prim
tanıyacaklar çok fazla değildir.
CHP, belli bir azınlığı temsil eden küçük bir parti olmaktan,
gerçek bir parti olmaya geçmek istiyorsa, bu ülkede yaşayan
herkesin eşit haklara sahip olduğunu kabul etmek zorunda.
"Herkes benim istediğim gibi giyinecek" diyerek de çoğunluğun
partisi haline gelmek mümkün değil.
Size ne insanların eşlerinin giyiminden?
Başka işiniz mi yok?
Bu sığlıkla hangi sorun çözülür, hangi derde çare bulunur?
Böyle "iki arşın kumaş" üzerinden politika yaparsanız, iki arşınlık
parti olarak kalır, her seçimde hüsrana uğrarsınız.
İstediğiniz buysa, tebrikler, amacınıza ulaşıyorsunuz.