Chomsky Wikileaks belgelerini yorumladı
Abone olWikileaks'in sızdırdığı belgeleri nasıl yorumlamak lâzım? Dilbilimci ve muhalif düşünür Noam Chomsky, BBC Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
Selin Girit
BBC Türkçe
Sızıntı ya da belgeler deyince, Noam Chomsky ilk akla gelen isimlerden biri.
Noam Chomsky, Pentagon Belgeleri'nin basına sızmasında rol oynamıştı.
Zira 1971'de Pentagon Belgeleri'nin basına sızmasında Chomsky'nin önemli bir rolü vardı.
Söz konusu belgeler, Amerika'nın 1945'ten 1967'ye kadar Vietnam'daki siyasi ve askeri varlığına ışık tutuyor, Lyndon Johnson hükümetinin sistematik olarak gerek halka gerekse Kongre'ye yalan söylediğini ortaya koyuyordu.
Şimdi bu olayların üzerinden 40 yıl geçti, ve bu kez Wikileaks adındaki bir internet sitesi, Amerikalı diplomatların kapalı kapılar ardında ne konuştuklarını kamuya mal etmiş durumda.
Peki acaba, Wikileaks, gazeteciliğin günümüzde geldiği noktanın -yani araştırmaktan öte bildirmeye dayalı bir gazetecilik biçiminin- doğal bir sonucu mu?
NOAM CHOMSKY: Bence Wikileaks, elektronik iletişimin internet, Facebook ve diğer kanallar üzerinden yayılmasının kaçınılmaz bir sonucu. Bu vaka özelinde bakarsak, Dışişleri Bakanlığı çok aptalca bir hata yaptı ve bunu biliyorlar da. Yüzbinlerce belgeyi küçük bir kartta tutuyorlardı, bu bilgilere dünya genelinde binlerce kişinin erişimi vardı. Yani sızıntıların olması kaçınılmazdı. Özellikle de günümüzün elektronik bilgi çağında.. Ben Wikileaks'in bu tür iç iletişim kanallarının sınırlandırılmasına yol açacağını düşünüyorum. Ama sızıntılar hep olacaktır. İletişimin bu kadar kolay olduğu açık toplumlarda her zaman sızıntı olabilir. Ama bu hükümetin sırlarının ifşa edilmesinden şikayet etmesi biraz komik kaçıyor. Çünkü bu, vatandaşlarının ayrıntılı takibatına büyük önem veren bir hükümet. Her bir vatandaşın ne yaptığını, ne düşündüğünü, ne yazdığını bilmek istiyor. Şimdi ise vatandaşların hükümetlerinin ne düşünüp yaptığına bakmasından şikayet ediyorlar. Halbuki tam tersi olmalı. Yani hükümetler açık olmalı, kişiler ise kendi özel hayatlarını gizli tutabilmeli.
SELİN GİRİT: Wikileaks'e sızan belgelerle ilgili olarak dünya genelinde yapılan haberler hakkında ne düşünüyorsunuz? Örneğin Türkiye ya da Rusya'da bazı medya kuruluşları, belgelerde yer alan bazı iddiaları görmezden gelmeyi tercih etti ya da "Bunlar dedikodudan ibaret." demekle yetindi.
NOAM CHOMSKY: Türkiye ve Rusya'daki haberleri takip edemedim tabii. O yüzden bu konuda yorum yapamam. Ama Batı'daki haberlerin bakış açısının oldukça şaşırtıcı olduğunu düşünüyorum. Yani bu belgelerin açığa vurduğu en vahim şeyi fark etmemiş gibiler. Demokrasiye nefret duyulduğunu görmüyorlar. Bütün manşetlerde, Arap liderlerin İran konusunda ABD'yi destekledikleri, hatta daha bile fazlasını yapmasını istedikleri yönündeki iddialar vardı. Peki ya Arap halkları? Yeni yapılan bir kamuoyu yoklamasında, Arap halklarına hangi iki ülkenin kendileri için en büyük tehdit oldukları sorulmuştu. İsrail ve ABD yüzde 80 gibi oranlarla başı çekiyordu bu ankette. Ya İran? Yüzde 10'la sonlarda geliyordu. Hatta halkın büyük bölümü, "İran'ın nükleer silahları olursa, bu bölge için daha iyi olur." görüşündeydi. İşte bu da Amerika'nın tutumuna taban tabana zıt. Batı dünyası, "Arap diktatörler bizi destekliyor, o zaman sorun yok." diye düşünüyor. Halkın büyük bölümünün bu politikalara karşı olup olmaması onlar için bir şey değiştirmiyor. İşte bu demokrasiye derinden nefret duyulduğunun bir kanıtı. Aslında Türkiye de bu olguya aşina... 2003'te ABD Irak'ın işgali için destek toplamaya çalışırken, yine uluslararası anketlere göre, Türkiye'de halkın yüzde 95'i işgalde rol oynanmasına karşıydı. Sonuçta halkın yüzde 95'inin istediği oldu ve bu ABD tarafından sert bir şekilde kınandı. Bu da demokrasiye, halkın görüşlerine derin bir nefret duyulduğuna işaret ediyor.
SELİN GİRİT: Wikileaks'in tüm bu belgeleri sızdırma işinde tek başına hareket etmiş olamayacağı gibi bir takım iddialar da söz konusu.. Örneğin Türkiye'de, bazı siyasetçiler ve yorumcular, İsrail ve ABD'yi işaret etmeye başladılar. Bu gibi yorumlara nasıl bakıyorsunuz?
NOAM CHOMSKY: Biraz şüpheyle bakıyorum. Belgeleri okuduğumda, bunların diplomatların kendi iç yazışmalarının tutarlı bir yansıması olduğunu düşündüm. Örneğin Arap liderlerin tam olarak ne dediklerini bilmiyoruz. Diplomatların duymak istedikleri şeylerin ya da Dışişleri Bakanlığı'nın duymak istediğini düşündükleri şeylerin ne olduğunu biliyoruz. Yolladıkları kriptoların içeriği de bu. Bir diğer örnek var mesela.. Tel Aviv'deki Amerikan elçiliğinden gönderilen bir kripto... Aralık 2008'de İsrail'in Gazze'ye düzenlediği operasyonlarla ilgili bir kripto bu. Elçilik, Hamas'ın ateşkesi ihlal ettiğini, İsrail'in saldırısının savunma amaçlı ve bu nedenle de meşru olduğunu söylüyor burada. Ama bu, gerçekte olanların tam tersi. Ya Tel Aviv'deki elçilik çalışanları İsrail basınını hiç takip etmiyor ya da düpedüz yalan söylüyorlar. Çünkü aslında ateşkesi İsrail bozmuştu. Hamas yeniden ateşkes ilan edilmesi çağrısında bulunmuştu. İsrail bu teklifi reddetmiş ve bombardımana başlamıştı. Yani olanlar, elçiliğin aktardıklarının tam tersiydi. Bu düpedüz yalancılık, ve bu gibi şeylere pek rastlanmaz. Ama ben Wikileaks'in sızdırdığı belgelerin gerçek olduğunu düşünüyorum.
SELİN GİRİT: Siz bundan 40 yıl önce Pentagon Belgeleri'nin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıştınız. Şimdi geriye dönüp baktığınızda iki olay arasında bir benzerlik görüyor musunuz?
NOAM CHOMSKY: Çok değil... Pentagon Belgeleri çok farklı bir olguydu. Öncelikle, bir tarihi yansıtıyorlardı. 1940'dan 1968'e kadar planlama konularına, dışişleri bakanlığının, hükümetin düşünüş şekline derinlemesine bir ışık tutuyorlardı. Bunlar, hükümetin ne düşündüğü, ne yaptığı, halktan neleri gizlediği gibi konularda çok değerli bilgiler sunuyordu. Yani çok önemli, tarihi bir kaynak sunuyorlardı. Wikileaks'in bu belgeleri sızdırmış olmasından belli bir memnuniyet duyuyorum tabii. Ama nihayetinde diplomatların birbirlerine söyledikleri şeyler kadar değeri var bu belgelerin. Büyük bölümü de aslına bakarsanız, dedikoduya dayanan şeyler..