Chat'le başladı hiçbir engel tanımadı
Abone olGerçekten benzersiz bir aşk hikayesi onlarınki. Sevgililer Günü’ne bundan daha yaraşır bir örnek olamaz diye düşündük.
Evliliklerinin 11'inci, bayramın birinci günüydü. Birbirlerinden
1500 kilometre mesafede yaşayan, bambaşka dünyaları olan bu iki
gencin chat yaparken nasıl tanıştıklarını, aşklarının nasıl
alevlenip yol aldığını ve altı ayda nasıl evliliğe kadar
geldiklerini, gerçek aşkın tüm ‘‘engel’’leri nasıl aştığını
gözlerimizle gördük. Rize'de dağlar ansızın denize döküldüğü için
hayat çok dik yokuşlarla kuşatılmış. Burada toprak çok kıt, hayat
çok zor. Rizeli, nerede bir avuç toprak bulsa ekmiş, yanına da
başını sokabileceği bir ev dikmiş. Kartalların bile gözünü
korkutacak denli yüksek yüksek tepelere evler kurulmuş. Nuriye
Kurul, 1975'te işte o evlerden birinde, 248 basamakla tırmanılan
bir tepede dünyaya gözlerini açmış. Dört kardeşin en küçüğü.
Tutmasalar, kanatlanıp Karadeniz semalarında uçacak kadar
hareketliymiş, zıplayıp durmuş dört yaşına kadar. Sonra bir gece
yarısı ateşler içinde uyanmış, ateş yükseldikçe bir bir kilitlenmiş
ayakları, elleri. Çocuk felcine yakalanmış. Ayaklarından birini
vererek hayatını kurtarmış. İki yıl içinde biraz kuvvetlenip
ilkokula başlamış. Sınıfın birincisi, okulun gözbebeği olmuş. Ama
talihsizlikler peşini bırakmamış. Yine bir gece ateşler içinde
uyanmış. Doktor, ‘‘Menenjit geçiriyor, hayatta kalması imkansız
gibi’’ demiş. Küçük Nuriye, menenjit denilen canavarı da alt etmiş.
Ama ortaokuldan sonra geçirdiği bir dizi ameliyattan dolayı
eğitimini sürdürememiş. Ama fırsat buldukça kurslara gitmiş ve
bilgisayar operatörü olmuş. 17 yaşında Telekom'da işe başlamış.
Yeteneklerini geliştirmiş, bilgisayarı bir piyano gibi kullanmayı
öğreniş. OVALARIN DELİKANLISI Nuriye'nin dünyaya merhaba dediği
günlerde, Rize'den çok ama çok uzak bir diyarda başka bir çocuk
dünyaya gelmiş. Tam 1500 kilometre uzakta Manisa'nın Turgutlu
ilçesinde yaşayan Kutbay ailesi, ilk çocukları olan bebeğe Murat
adını koymuş. İlerleyen yıllarda Murat'ın üç kardeşi daha olmuş.
Ailenin en büyük çocuğu olduğundan ciddi, ağırbaşlı, sorumluluk
sahibi bir küçük adam olarak hayat merdivenlerini tırmanmış. Okul
hayatını sürdürürken çalışmaya başlamış. Murat, meslek lisesi
makine bölümünü birincilikle bitirmiş, ama kendi alanında iş
bulamamış. PVC pencere, doğrama sistemleri işine girmiş. 1995'te
babası ölünce bütün ailenin yükünü omuzlamış. İşten güçten kendine
ayıracak pek vakti olmamış. Söylediğine göre, sonsuz aşka inandığı
için günübirlik ilişkilerden hep kaçınmış. 27 yaşına kadar, bir gün
mutlaka karşısına çıkacağına inandığı prensesi beklemiş. BİR TEMMUZ
AKŞAMI 2 Temmuz 2002'nin akşamı. Nuriye her zaman olduğu gibi
Telekom'daki işinden evine dönüyor. Her zamanki gibi yemekten sonra
internet marifetiyle hiç bilmediği, görmediği álemlere doğru
yolculuğa başlayacak. Aynı saatlerde Murat da Turgutlu'daki
evlerinin altında bulunan internet kafede bulunuyor. Birbirinden
1500 kilometre uzaktaki iki genç chat odasında sohbete
koyuluyorlar. Şiir, edebiyat meraklılarını bir araya getiren gruba
Nuriye'yle Murat da katılmış ama o güne kadar hiçbir sohbette karşı
karşıya kalmamışlar. Nuriye'nin nickname'i yani grup içindeki takma
ismi ‘‘Vuslat’’, Murat'ınki ‘‘Yalnız Efe.’’ İkili, ertesi akşam
yeniden bilgisayar başındadır. Zamanla sadece akşamlar yetmemeye
başlıyor Nuriye'yle Murat'a. Sonunda Murat ilk hamleyi yaparak bir
fotoğraf göndermenisini istiyor Nuriye'den. Kendi resmini de peşin
peşin karşı tarafa gönderiyor. Murat, Nuriye'nin portresini görünce
çarpılıyor. Günler geçiyor. Nuriye, Murat'a telefonunu vermiyor,
ama her gün Murat'ı arıyor. Gündüz her yarım saatte bir sesleri
ulaşıyor birbirine, akşamları saatler boyu yazışmayı sürdürüyorlar.
EN KÖTÜ GERÇEK Nuriye'nin birtakım sıkıntıları olduğunu seziyor
Murat. Çünkü Nuriye, her beş dakida bir Murat'ı arayıp sesini
duyduktan sonra telefonu kapatıyor. Bu böyle günlerce sürüyor.
Murat'ın karşısında ekran açıldığında şu satırlar beliriyor:
‘‘Kendimi sana karşı büyük bir yalan söylemiş gibi hissediyorum.
Biliyorum sormadın, ama sen sormadın diye, ömür boyu üzerimde
taşıdığım bu gerçeği senden gizlememem gerekiyor. Öğrendiğinde
anlayacaksın ki bu gerçek çok keskin. Bizi ikiye bölen bir kılıç
gibi. Ve iki cihan bir araya gelse vuslata eremeyeceğimizi
anlayacaksın. Gerçek şu: Ben bir özürlüyüm. Çocukken geçirdiğim
felçten dolayı, aksayarak gezdiriyorum bedenimi şu dünyada. Aklım,
zekam, duygularım, düşüncelerim, yüzüm, düşlerim, hülyalarım,
parmaklarım diğer insanlara benziyor, ama bedenim biraz farklı.
İşte bu kadar. Aslında bu yalan ikimizin ortak gerçeği. Ve ben bu
gerçeği bugüne kadar gizlediğim için senden özür diliyorum. Beni
bağışlamanı istiyorum. Seni hiçbir zaman unutmayacağım. Elveda...’’
Nuriye zannediyor ki bu çarpıcı gerçek karşısında Murat günlerce
kendini toparlayamayacak. Ama öyle olmuyor. Yalnız Efe, hemen
yanıtlıyor Vuslat'ı: ‘‘Nasıl olursan ol. Benim için artık fark
etmiyor. Ben dünyada yalnızca seni sevdim ve ölene kadar da
seveceğim. Özürlü olman beni sevmene engel değilse -ki anladığım
kadarıyla değil- bizim biraraya gelmemize de engel olamaz. Hemen
yarın seni görmek için Rize'ye geliyorum. Ve seni eskisinden daha
fazla seviyorum...’’ ŞİİRLE EVLENME TEKLİFİ Murat o gece bulduğu
ilk otobüsle soluğu Rize'de alıyor. İki aşık bir kafede oturup
saatlerce birbirlerine dokunarak sohbet ediyor. Akşam olunca Murat
Turgutlu'ya dönüyor. Ve hiç uyumadan bilgisayarın başına geçip kime
ait olduğunu bilmediği şu satırları yazıyor Nuriye'ye: ‘‘İnsanlar
tanıdım yıldız gibiydiler. Hepsi gökteydi ve hepsi parlıyordu. Ama
ben içlerinden birini, güneşi sevdim. Bir güneş uğruna bin
yıldızdan vazgeçtim. Yokluğun muhteşem susuşunda, varlığın
filizleri yaprak yaprak açıyor. Ve aşkın hüküm sürdüğü ülkede,
güller çiçek açınca bülbülün feryadını duyacaksın. Vücut, etin
içindeki mana. Ruh, vucüdun içindeki hayat. Aşk ise, insanın
yaratma ve yaşatma gücüdür. Evet ben bütün yıldızlar içinden sadece
güneşi sevdim. Benim güneşim olur musun?’’ Bu şiirsel evlenme
teklifi sonunda hayat daha bir güzelleşiyor. Nuriye, durumu
annesiyle babasına açıyor. Bu arada Murat da annesine evleneceğini
bildiriyor. Murat'ın ailesi, Rize'ye gelip Nuriye'yi istiyor. Kurul
ailesiyle Kutbay ailesi kısa zamanda birbirine kaynaşıyor. 1
Şubatta engel tanımayan iki aşık evleniyorlar. Aşk, her şeyden
üstün Nuriye ile Murat'ın internette küçük yalanlarla başlayıp
büyüyen aşkları, yaşamın acı gerçeklerini de yendi. Murat'a özürlü
olduğunu söyleyip ‘‘Elveda’’ diyen Nuriye, ertesi gün şiirle
evlenme teklifi aldı. Kaynak : Hürriyet