Charlie Hebdo'nun yeni kaptanı Ruşen Çakır'a konuştu
Abone olCharlie Hebdo'nun kendisini 'Türkiye dostu' olarak tanımlayan Genel Yayın Yönetmeni Gérard Biard, gazeteci Ruşen Çakır'a bir röportaj verdi.
Habertürk gazetesi yazarı Ruşen Çakır Charlie Hebdo'nun
saldırı sonrasında ilk sayısının yayımlandığı gün Paris'te derginin
Genel Yayın Yönetmeni Gérard Biard'la bir mülakat yaptı.
İşte Ruşen Çakır'ın izlenimleri ve söyleşisi:
DERGİ İÇİN KUYRUK OLUŞTU
Dün öğlene doğru Paris Charles de Gaulle Havaalanı'na indiğimde
hiçbir yerde Charlie Hebdo'nun son sayısını bulamadım. Şehirde bir
gazete bayisi, derginin 3 milyon basıldığını ve çoktan tükendiğini,
Cuma günü yeni baskısının geleceğini söyledi. Ardından taksi şoförü
dergi için sabahın erken saatlerinde kuyruklar oluştuğunu
anlattı.
TEHDİT VE HAKARET
YAĞDI
Bereket Libération gazetesi'nin dış haberler şefi, arkadaşım Marc Semo benim için derginin bir kopyasını ayırmış. Onun çektiği, bir Paris kafesinde elimde dergiyi okurken çektirdiğim fotoğrafı Twitter hesabımdan paylaşır paylaşmaz maruz kaldığım küfür, hakaret ve tehditler Fransa ile Türkiye arasındaki farkı bir rüzgâr gibi suratıma çarptı.
Bilindiği gibi saldırının ardından Charlie Hebdo'ya Libération kapılarını açtı ve derginin dün piyasaya çıkan sayısı orada hazırlandı. Bu durumun bir süre daha sürmesi bekleniyor. Bu yüzden Libération olağanüstü güvenlik önlemleriyle korunuyor.
Charlie Hebdo'ya ayrılan yerin girişinde, “Gazeteci
istemiyoruz, lütfen!” yazısı dikkat çekiyor. Fakat Marc'ın
ricasıyla, kendisini “Türkiye dostu” olarak tanımlayan Charlie
Hebdo Genel Yayın Yönetmeni Gérard Biard ile kısa bir söyleşi yapma
imkânı buldum:
Böyle bir saldırı bekliyor muydunuz?
Karikatürleri ilk yayınladığımızda tabii ki bekliyorduk. Zaten o
dönemde epey güvenlik önlemi alınmıştı. Daha çok bombalı bir
saldırıydı beklediğimiz. Ama zamanla rahatladık, önlemler de
gevşedi. Bu yüzden sürpriz olduğunu söyleyebilirim.
Güvenlik önlemleri sürseydi yine bu saldırı olur
muydu?
Diyelim ki dergide bizimle beraber üç koruma polisi olsaydı,
muhtemelen ölü sayısı üç artardı, o kadar. Bu saldırıyı engellemek
sanırım mümkün olmazdı.
Ne kaybettiniz bu saldırıyla?
Her şeyden önce dostlarımızı, meslektaşlarımızı, Charlie Hebdo'yu
Charlie Hebdo yapan temeli kaybettik; bizler de kendimizi dergiyle
özdeşleştirmiş olduğumuz için kendimizden çok şey kaybettik. Ben
eşimin bir işi nedeniyle Londra'daydım, normal olarak o toplantıda
olacaktım ve herhalde ölecektim. Ama bu halimle de kendimden çok
parça kaybettim.
Saldırıların ardından gelen tepkileri nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Dergide hâkim olan hava dünyayı değiştirdiğimiz duygusu. Kimsenin
bilmediği küçük bir dergiyken küresel olarak tanınır olduk. Artık
herkes bizim neyin temsilcisi olduğumuzu biliyor: Düşünce,
ifade ve vicdan özgürlüğü.
Bu durum Charlie Hebdo'nun geleceğini nasıl
etkileyecek?
Artık çok büyük bir sorumluluğumuz var. Eskisi gibi olamayacağı
açık. Zaten dergimize kimliğini veren birçok yeteneği kaybettik.
Fakat çok sayıda insan yazıları ve çizimleriyle bize destek
veriyor. İlk gün sembolik olarak, “Ben Charlie'yim” diye ortaya
atılan insanların bir kısmı şimdi sahiden Charlie olmak istiyor,
bunun için çabalıyor. Umarım bu böyle devam eder.
Son sayınızın kapağında Hz. Muhammed'in çizimini
koymanız Müslümanlarda yeni tepkilere yol açtı...
Biz Fransız dergisiyiz, Fransa'nın yasalarına göre yayın yapıyoruz.
Eğer, “Başka ülkelerde bunlar yasak mı, ne derler?” diye düşünmeye
başlarsak bu işi hiç yapamayız. Kaldı ki biz ateist bir
dergiyiz. Aynı zamanda tavizsiz bir laiklik savunucusuyuz.
Laiklik inanma olduğu kadar inanmama hakkının da teminatıdır.
Pazar günkü yürüyüşte çok sayıda ülkenin yöneticisi de
vardı...
Evet. İyi ki yürüyüşün sonuna kadar kalmadılar zira içlerinde
ellerini sıkmak istemeyeceğim çok kişi vardı.
Bütün bu olup bitenler açısından Türkiye'ye nasıl bir
önem atfediyorsunuz?
Türkiye'yi çok seviyorum. Türkiye'nin laiklikten sapmaması hem
kendisi, hem Avrupa, hem de İslam dünyası için çok hayırlı olur.
Ama korkarım Türkiye laiklik yolundan sapıyor.
Bundan sonrası hakkında beklentileriniz nedir?
Yaşananlar birçok şeyi, bu arada dini söylemi de epey değiştirdi. Bunun böyle devam etmesini ummalıyız. Fakat dinci fanatikleri ve faşistleri hiç akıldan çıkarmamalıyız. Charlie Hebdo olarak biz her zaman yaptığımızı yapmaya devam edeceğiz: Günceli ele alıp eleştirecek ve dalgamızı geçeceğiz. Eğer din gündemde olursa onu da yazıp çizmeye devam edeceğiz.