Chapel Hill cinayetleri: ABD'de İslamofobi tartışılıyor
Abone olABD'nin Kuzey Carolina eyaletindeki Chapel Hill'de üç Müslüman gencin öldürülmesi ülkede İslamofobi tartışmasını da körükledi. New York'tan İrem Köker ABD'deki tartışmaları yazdı.
ABD'nin doğusunda küçük bir kent... Nüfusu yaklaşık 60 bin. En önemli özelliği 'Araştırma Üçgeni' olarak bilinen, üç önemli üniversiteye ve çok sayıda teknoloji şirketine ev sahipliği yapan bölgenin uçlarından birini oluşturması.
Ya da öyleydi bugüne kadar. Zira bugünden sonra çok farklı bir şekilde bilinecek, hatırlanacak.
ABD'nin North Carolina eyaletine bağlı Chapel Hill'den bahsediyorum. Bugüne kadar bir üniversite kenti olarak bilinen bu yer, Salı günü meydana gelen cinayetlerle dünyanın gündemine oturdu.
Chapel Hill'de yaşayan ve henüz 20'li yaşlarının başında olan üç Müslüman gencin, ABD vatandaşı beyaz bir adam tarafından öldürülmesi suç oranının yüksek olduğu, türlü türlü suçun işlendiği ABD'yi bile şoke etti.
Polise göre Deah Barakat, eşi Yusor Muhammad Abu-Salha ve baldızı Razan Mohammad Abu-Salha'nın öldürülmelerinin nedeni otopark kavgası.
ABD'de Müslüman olsun olmasın birçok kişiye göre ise, bu bir nefret suçu.
Hem takıntılı hem öfkeli
Aslında, Salı gününden bu yana ortaya çıkan ufak tefek bilgiler her ikisinin de doğru olabileceğini gösteriyor. Gençleri öldürdüğünü itiraf eden Craig Stephen Hicks, dengesiz bir kişi görünümü çiziyor.
Olay yerine gidip komşularla konuşan Amerikan basınına göre Hicks, uzun bir süredir otopark konusunu saplantı haline getirmiş asabi bir adam. Hatta otopark yüzünden daha önce başka komşularla tartıştığını söyleyenler de var.
Bununla birlikte Hicks, Facebook sayfasında kendisini ateist olarak tanımlıyor ve sadece İslam değil, tüm dinlerle ilgili ağza alınmayacak laflar ediyor. Dahası silahıyla poz verip, sağa sola tehditler savuruyor.
İslamofobi yeniden
Toplumsal durum da hiç parlak değil, üstelik. 11 Eylül'le tırmanışa geçen, Obama yönetimiyle birlikte hafifletilmeye çalışılan İslamofobi'nin, özellikle Ağustos ayında IŞİD'in ABD'li gazeteci James Foley'i öldürdüğü görüntülerle birlikte yeniden yükselişe geçtiği de bir başka gerçek.
Radikal İslamcıların gelip kafasını keseceğini düşünen ve her Müslüman'ı radikal İslamcı zannedenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
Ocak ayındaki Charlie Hebdo saldırıları da bu kesime endişelenmekte haklı olduğunu düşündürten bir başka olay.
Chapel Hill katliamı, ABD toplumu tam da böyle bir ruh hali içerisindeyken oldu. Polisin olayın üzerinden 24 saat geçmeden nedenini açıklaması ve medyanın haberi ancak olayın üzerinden 20 saat geçtikten sonra, Hicks'in teslim olmasıyla birlikte büyütmeye başlaması da tartışmaları tetikledi.
Bir kez daha sosyal medya devreye girdi. Daha önce polis tarafından vurulan siyahi ABD'liler Michael Brown ve Eric Garner için düzenlenen protestolarda kullanılan 'BlackLivesMatter' (Siyahların Hayatı Önemlidir) sloganı bu kez Müslümanlara uyarlandı.
'MuslimLivesMatter' etiketi kısa sürede sosyal medya gündeminin tepesine oturdu.
ABD'deki Müslümanlar bunun giderek artan İslamofobi'nin bir sonucu, bir nefret suçu olduğunu düşünüyor ve kendilerini artık güvende hissetmiyor.
Müslüman olmayan ABD'liler de tepkili, tepkileri ise insan hayatının bu kadar ucuz olmasına. Ve aslında onlar bunun gerçekten bir nefret suçu olmasından korkuyor.
Hep uzaktan izledikleri, toplumsal huzuru olmayan, herkesin birbirine kuşkuyla baktığı bir yere dönüşmekten endişe duyuyorlar.
Yetkililer temkinli
Medya şaşkın, yetkililer ise temkinli. Zira, 'terör saldırısı' veya 'nefret suçu' gibi ifadeleri kullandıklarında bunun yalnızca hukuki değil, çok ciddi toplumsal sonuçları da beraberinde getireceğinin bilincindeler.
Eğer bu cinayetler gerçekten de 'nefret suçu' ise, ABD'de Pandora'nın Kutusu açılacak.
Yani İslamofobi'nin cinayet işlettirecek bir noktaya ulaşmış olduğu gerçeğiyle yüzleşmesi gerekecek.
Bir de bu olaya özenenlerin benzer saldırıları gerçekleştirme ihtimaliyle mücadele edecek.
Diğer yandan ise bu katliam adi bir vaka olarak ele alınır ve bu konuda ikna edici olamazsa, bu kez Müslümanlarla mesafe iyice açılacak.
Üstelik sadece ülke içinde değil, Orta Doğu'da ciddi sıkıntılar yaşadığı bir dönemde ABD dış politikası da zora girebilir.