Cezaevine girenler subaydı iddiası
Abone ol''Hayata Dönüş Operasyonu'' davasının duruşmasına katılan müştekilerin beyanlarının alınması tamamlandı.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada,
şikayeti sorulan müştekilerden Turhan Tarakçı, operasyon sırasında
Bayrampaşa C3 Koğuşunda tutuklu bulunduğunu belirterek, 19 Aralık
2000 günü silah sesleriyle uyandığını söyledi.
Çatılardan atılan bombalar nedeniyle nefes alamaz hale geldiklerini
savunan Tarakçı, üzerlerindeki kıyafetlerin vücutlarını yakmaya
başladığını ifade etti.
Askerlerin açtığı ateş sonucunda duvarlardan seken bir parçanın
gözüne geldiğini, daha sonra da omzundan yaralandığını kaydeden
Tarakçı, ilerleyen saatlerde ''ölüm orucu''
eylemcilerinin yoğun olarak bulunduğu koğuşlardan dumanların
yükseldiğini gördüğünü anlattı.
Tarakçı, koğuşta oluşan sıcaklığın ranza demirlerinin dökülmesine
neden olduğunu söyleyerek, bulundukları yer nedeniyle korunmayı
başardıklarını söyledi.
Turhan Tarakçı, ''Bizin gördüğümüz askerlerin başlarında kırmızı
bereler vardı. 'Bordo Bereliler'di bunlar.
Birbirlerine 'binbaşı', 'yüzbaşı' diye hitap ediyorlardı.
Ellerindeki silahları ben ömrümde görmedim. Yaralı olduğum
için ilk ben çıkarıldım. Sedyede yatırıldım. Burada bile
bana tekmeyle vuruyorlardı. Bir ay hastanede kaldım'' dedi.
Hastanede tedavisi tamamlanmadan Edirne F Tipi Cezaevine
gönderildiğini, insanlık dışı muamele gördüğünü söyleyen Tarakçı,
operasyon sırasında kendi isteğiyle ''ölüm orucu'' eyleminde
bulunduğunu ifade etti.
Tarakçı, yaşananlardan dolayı şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak
istediğini söyledi.
Müşteki Mehmet Güvel de operasyon sırasında korunmak için
yemekhanedeki demir masaları kullandıkları, ancak mermilerin
masaları bile delip geçtiğini, Murat Ördekçi'nin de burada hayatını
kaybettiğini anlattı.
Operasyon ilerleyince havalandırmaya çıkarak halay çekmeye
başladıklarını, burada açılan ateş sonucu da Ali Ateş'in öldüğünü
kaydeden Güvel, cezaevinden çıkarıldıkları sırada askerlerin kötü
muamelesine maruz kaldıklarını ileri sürdü.
Güvel, şöyle konuştu:
''Buradaki kişiler yemdir. Asıl amaç esas sorumluları kurtarmak.
Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve Ceza ve Tevkif Evleri
Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, devletin kendisi sorumludur. Bu
kişiler ellerindeki kanla nasıl çocuklarını seviyor anlamış
değilim. Şikayetçiyim ve davaya katılmak istiyorum.''
Duruşmada müştekilerin beyanlarının alınmasının ardından mahkeme
başkanı dosyaya gelen evrakları okudu.
Buna göre, Ercan Kartal'ın da aralarında bulunduğu cezaevinde olan
mağdur ve müştekilerin talimatla ifade vermedikleri, duruşmada
beyanda bulunacaklarını söyledikleri belirtildi.
''BİR PLAN VARDI''
Duruşmada söz alan müdahil avukatlardan Fikret İlkiz, cezaevlerine
yapılan operasyonun plan dahilinde olduğunu savunarak,
''Soruşturmayı yürüten savcılığın da plan olup olmadığını, sevk ve
idarenin nasıl yapıldığını sorduk. Ancak Komutanlık, savcılığa
başka bir cevap verdi. Bu planın bu dava dosyasına gelmesi lazım.
15 Aralık 2000 tarihli hazırlanan plan var. Plan ve hareket
emirleri dosyada yok. Operasyon hakkındaki tüm bilgilerin,
detayların yer aldığı planın dava dosyasına gönderilmesi gerekir''
dedi.
Genelkurmay Hareket Daire Başkanlığı, İstanbul İl Alay Komutanlığı,
İstanbul Bölge Jandarma Komutanlığına yazı yazılmasını isteyen
İlkiz, söz konusu planın gönderilmesini talep etti.
Duruşma savcısı Doğan Karakoç da duruşmaya gelmeyen sanıklar
hakkında yakalama emri çıkarılmasını, duruşmaya katılan sanıkların
da duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Savcı Karakoç, o dönemde görevli olan Hikmet Sami Türk, Saadettin
Tantan, eski Kuvvet Komutanı Aytaç Yalman, Ferzan Çitici, cezaevi
müdürlerinin de aralarında bulunduğu bazı kişiler hakkında ne gibi
bir işlem yapılıp yapılmadığının Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığından
sorulmasını istedi.
Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara
verdi.