Cezaevinden çıkan ayrılıkçı Katalan siyasetçiler İspanyol devletine meydan okumaya devam etti

Hükümetin dün aldığı ve bu sabah Resmi Gazete'de yayımlanan kısmi af kararı sonrasında 7'si erkek 2'si kadın 9 Katalan siyasi lider Katalonya bölgesindeki cezaevlerinden çıktı.

Cezaevleri önünde bekleyen küçük gruplar tarafından "bağımsızlık" sloganlarıyla ve alkışlarla çıkan Katalan siyasetçiler, yaptıkları konuşmalarda, İspanyol hükümetinin affıyla değil Avrupa Birliği'nin mahkemelerinin ve kurumlarının baskısı sayesinde serbest kaldıklarını öne sürdü.

Eski Katalonya özerk hükümeti başkan yardımcısı Oriol Junqueras, "Cezaevi bizim arzumuzu kırmadı tam tersine güçlendirdi. Bugün çıktık diye hiçbir şey bitmedi, her şey devam ediyor. Bu ülkedeki herkesin özgürlüğü, baskıların sona ermesi, sürgündekilerin (eski Katalonya başkanı Carles Puigdemont ve diğer 6 kişi) geri dönmesi, genel af ve bağımsızlık için çalışacağız." dedi.

Eski Katalonya hükümeti dışişleri bakanı Raül Romeva da "Bizi cezaevine koyduklarında kazanacaklarını sananlar yüzyıl ve halk konusunda yanıldılar. 2015'te bağımsızlık mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz demiştik ve şimdi de aynısını diyoruz. Katalonya cumhuriyeti bir opsiyon değil gerekliliktir. Bu yüzden cezaevinde olduk ve şimdi de aynı arzuyla dönüyoruz." şeklinde konuştu.

Ayrılıkçı sivil girişimlere öncülük eden Omnium Cultural adlı örgütün lideri Jordi Cuixart da "Geri adım atmayacağız ve hiçbir sessizliği kabul etmeyeceğiz. Bu ülke cumhuriyet rejiminde bir Katalonya devleti olacak. Avrupa bizi tanıyor, İspanya da tanıyacak. İspanyol devleti, Katalonya'nın haklarını çiğnediği için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edilecek. Bizi yenmediler ve yenemeyecekler. Cezaevinden çıkmamızı kimse yanlış algılamasın. İspanyol devleti bizi daha fazla burada tutamazdı. Katalan halkını susturacak hiçbir af yoktur. Dün susmadık bugün de susmayacağız. Katalanların hiçbir şeyden korkusu yok. Barışçıl gösterilerimize devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

"Başımız dik, gururlu ve memnun bir şekilde cezaevinden çıkıyoruz." diyen diğer Katalan siyasetçiler de "hiçbir fikirlerinin değişmediğini, tam bağımsızlık mücadelesine devam edeceklerini, genel af ve kendi geleceğine karar verme hakkını sağlayan bağımsızlık referandumu için çalışacaklarını" vurguladı.

Ana muhalefet, Başbakan Sanchez'in istifasını ve erken seçim istedi

Diğer yandan af tartışmaları bugün mecliste yapılan "hükümete sorular" oturumunun da ana gündem maddesini oluşturdu.

Ana muhalefetteki Halk Partisinin (PP) lideri Pablo Casado, "İspanyol halkını, anayasasını ve meclisi kandırmakla" suçladığı Başbakan Pedro Sanchez'in istifa etmesini ve erken seçim ilan edilmesini istedi.

Sanchez ise tutuklu Katalanların affının "cesur ve onarıcı olmanın yanı sıra siyasi ve bölgesel anlaşmazlıkları azaltacak bir karar" olduğunu savundu.

Af süreci

Katalonya'da 1 Ekim 2017'de yapılan yasa dışı referandum ve Katalan meclisindeki tek taraflı bağımsızlık deklarasyonu girişimlerinden dolayı 2 Kasım 2017'de tedbiri kararla cezaevine gönderilen, bağımsızlık yanlısı girişimlere öncülük eden 9 Katalan lider, Yüksek Mahkeme'de yargılanmalarının ardından devlete karşı ayaklanma, kamu parasını kötüye kullanma ve devletin kurumlarına itaatsizlik suçlarından Ekim 2019'da 9 ila 13 yıl hapis cezaları almıştı.

İspanyol hükümeti ise dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında, hapis cezaları tamamen kaldırmasına rağmen kamu görevinden men cezaları yürürlükte kalacak şekilde tutuklu Katalan siyasetçiler için kısmi af kararı çıkardığını, kişiye göre değişecek şekilde 3 ila 6 yılda ağır suç işlemeleri halinde affın iptal edileceğini açıklamıştı.

İspanyol yargısından kaçan ve aralarında eski Katalonya özerk hükümet başkanı ve şu anda Avrupa parlamenteri olan Carles Puigdemont'un da bulunduğu diğer 6 Katalan siyasetçi ise affın dışında tutulmuştu.

Af kararının sonrasında İspanya'da merkezi hükümet ile Katalonya özerk hükümeti arasında diyalog masası oluşturulması ve Katalonya sorunu için çözüm önerilerinin tartışılması öngörülüyor.

Katalonya özerk hükümeti, genel af ve yasal bir bağımsızlık referandumu taleplerini şart koyarken, merkezi hükümet buna karşı çıkıyor.