Cezaevindeki mahkuma akıl almaz tecavüz
Abone olErzurum'da 3 tutuklunun başka bir tutukluya tecavüz iddiasının görüşüldüğü dava karar bağlandı
Erzurum H Tipi Cezaevinde hırsızlık suçundan tutuklu bulunan 3 çocuğun cinsel istismar suçundan tutuklu bulunan 1 çocuğa tecavüz ettikleri iddiasıyla 5 Mayıs 2011 tarihinde açılan davanın duruşması bugün görüldü. Cinsel istismar zanlılarına 12'şer yıl hapis cezası verildi.
Erzurum 3'ncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada hırsızlık suçundan tutuklu bulunan G. K., S. V., ve A. S. D'nin cinsel istismar suçundan o dönemde tutuklu bulunan İ. Y'ye tehdit ve baskı zoruyla tecavüz ettikleri iddia edildi. İ. Y., cezaevinden tahliye edildikten sonra durumu ailesine anlatarak 3 şüpheli hakkında suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Erzurum 3'ncü Ağır Ceza Mahkemesinde 5 Mayıs 2011 tarihinde dava açıldı. Bugün görülen davada şüpheliler iddiaları kabul etmeyerek iftira atıldığını söylediler.
Şüphelilerden S. V'nin avukatı Alpaslan Kaya, cezaevinde keşif yapılması talebinde bulunurken mahkeme heyeti eldeki delil bulgularını gerekçe göstererek isteği red etti.
Öte yandan İ. Y'nin Erzurum Bölge Eğitim Hastanesinden gelen sağlık raporlarında fiili livataya maruz kaldığı belirtildi.
CİNSEL İSTİSMAR ZANLILARI'NA 12'ŞER YIL HAPİS CEZASI
Erzurum Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında Gökhan K. Serkan V. Ali S.D. hakkında önce 18 yıl hapis cezası verdi.
Daha sonra, yaşlarının olay tarihinde küçük oluşunu dikkate alan mahkeme heyeti mağdurenin ruh sağlığı bozulduğu gerekçesiyle TCK-103/1 maddesi kapsamında cinsel istismar suçundan tutuklu üç sanığa 12'şer yıl hapis cezası verdi.
BU NASIL ANNE?
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Iğdır'ın bir köyünde ailesi ile birlikte oturan 22 yaşındaki S.A., dışarı çıkmasına izin vermeyen annesi 44 yaşındaki N. ve ablası 24 yaşındaki N. A. tarafından elleri bağlanıp, işkenceye uğradığını iddia etti.
Aldığı darbelerle vücudunun birçok yerinde morluklar oluşan ve beyin travması geçiren N.A.'nın şikayeti üzerine gözaltına alınan anne ve ablası savcılıkta verdikleri ifade ardından serbest bırakıldı. Kardeşinin evli bir doktorla birlikte olduğunu öne süren N.A., "Yine o doktorla buluşmaya gidecekti. İzin vermedik. Bize karşı çıkanca ellerini bağladık. İşkence yapmadık" diye konuştu.
Olay, 25 Mart 2012 Pazar günü meydana geldi. Kamyon şoförü babasının evde olmadığı sırada halasına gitmek isteyen S.A. buna karşı çıkan anne ve ablası ile tartıştı. İddiaya göre, S.A. evden çıkmak isterken annesi ve ablası tarafından yere yatırılarak elleri bağlandı. Abla N.A., kardeşinin cep telefonu, nüfus cüzdanı ve kredi kartını aldı. Elleri bağlı haldeyken anne ve ablasının kendini dövüp işkence yaptığını belirten S.A., şöyle dedi:
"Annem tornavidayı, ablam toplu iğneyi vücudumun çeşitli yerlerine batırıyordu. Yaklaşık 15 saat ellerim bağlı kaldım. Saat 23.00 sıralarında kendi çabalarımla elimi açarak evden kaçtım. Köydeki arkadaşım H.Y.'nin evine gittim. Jandarmayı aramasını istedim. O da sakin olmamı istedi. Geceyi burada geçirdim. Ertesi gün akşam saatlerine kadar arkadaşımın evinde kaldım. Saat 22.00 sıralarında annem ve ablam yerimi öğrenmişler. Eve gelerek beni götürmek istedi. Bende evden Jandarmayı arayarak yardım istedim. Köye gelen jandarma beni, annemi ve ablamı alarak karakola götürdü. Hepimizin ifadeleri alındı. Ben her ikisinden de şikayetçi oldum. Annem ve ablam ifadelerinden sonra serbest bırakıldı."
Tedavi için götürüldüğü hastanede beyin travması geçirdiği ve vücudunun değişik yerlerinde morluklar bulunduğu belirtilen S.A., savcılığın önerdiği kadın sığınma evini kabul etmeyerek Iğdır'daki bir arkadaşının yanında kalacağını söyledi. Kardeşinin evli bir doktorla ilişkisi bulunduğunu iddia eden N.A., "Sezen'in cep telefonuna gelen mesajları gördüm. Pazar günü de o doktorla buluşacaktı. Onun için dışarı çıkmasına izin vermedik. Ellerini bağladık ama işkence yapmadık" diye konuştu.
Biri erkek 5 çocuk annesi N.A. ise, bir annenin evladına işkence yapmasının mümkün olmayacağını söyledi. Kamyon şoförü olarak çalışan eşi M.'nin eve geldiğinde duydukları ile çok üzüleceğini belirterek, "Herşeyi evladımın iyiliği için yaptım" dedi.
KIZI TECAVÜZE UĞRAYAN ANNEYE ŞOK SÖZLER
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
İzmir'de, kızına tecavüz eden iki gencin 2 yıl sonra tahliye olmalarına itiraz eden anne, hâkimden tepki gördü.
Geçtiğimiz hafta görülen son duruşmada mahkeme F.Ç. ve A.K.'nin tahliyelerine karar verdi. H.S.'nin annesi tahliyelere itiraz etti. İddiaya göre bu sırada mahkeme başkanı, anneye "Kızına sahip çıksaydın" dedi.
İzmir'de, parkta otururken içeceğine ilaç koyup uyuttukları 15 yaşındaki H.S.'ye tecavüz ettikleri ve bu anları görüntüleyip şantaj yaptıkları iddiasıyla 18 yıla kadar hapsi istenen iki genç, 2 yıl sonra tahliye oldu. İddiaya göre mahkeme başkanı, H.S.'nin tahliyelere itiraz eden annesine "Kızına sahip çıksaydın" dedi. Kızın avukatı, tarafsızlığını yitirdiğini öne sürdüğü hâkimi, salonda duruşma bekleyen meslektaşlarını da tanık olarak göstererek HSYK'ya şikâyet etti.
İÇECEĞE İLAÇ KOYDULAR
Lise öğrencisi H.S., 2 yıl önce kendisini telefonla arayan 17 yaşındaki mahalle arkadaşı U.Ç.'nin çağırması üzerine parka gitti. Burada U.Ç. ve iki arkadaşının ısrarı üzerine alkol alan H.S., bir süre sonra kendinden geçti. İddiaya U.Ç. ile ikisi de 20 yaşında olan arkadaşları F.Ç. ve A.K. içeceğine ilaç koydukları küçük kızı parkın tenha bir yerine götürdü. Burada F.Ç. ve U.Ç. kendinden geçmiş haldeki küçük kıza tecavüz ederken A.K. ise cep telefonuyla kayıt yaptı. Kendine gelen küçük kız, tecavüze uğradığını anlasa da korkudan kimseye bir şey söyleyemedi.
İNTERNETTE YAYINLADI
Ancak bir süre sonra A.K. görüntülerle tehdit ederek H.S.'yi kendisiyle birlikte olmaya zorladı. Küçük kız kabul etmeyince A.K. görüntüleri, bir sosyal paylaşım sitesinde yayınladı. Bunalıma giren küçük kız, evde sık sık bayılmaya başladı. Yaşadıklarını da durumdan şüphelen ailesinden daha fazla saklayamadı. Aile hemen 3 gençten şikâyetçi oldu. Zanlılardan yaşı 18'den küçük olan U.Ç. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Dosyası da "cinsel istismar" suçundan çocuk mahkemesine gönderildi. Tutuklanan F.Ç. ve A.K. hakkında ise "çocuğun cinsel istismarı ve şantaj" suçlarından 18'er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmaları, ailelerin talebiyle gizli yapıldı. Geçtiğimiz hafta görülen son duruşmada ise mahkeme F.Ç. ve A.K.'nin tahliyelerine karar verdi. H.S.'nin annesi tahliyelere itiraz etti. İddiaya göre bu sırada mahkeme başkanı, anneye "Kızına sahip çıksaydın" dedi.
REDDİ HÂKİM TALEBİ
Tutanaklara geçmeyen bu sözlere, daha sonraki duruşmalar için salonda bekleyen bazı avukatlar da tanık oldu. H.S.'nin avukatı Mehmet Şeher Özterzi, mahkeme başkanının tarafsızlığına şüphe düşüren ve oyunu belirten şekilde beyanlarda bulunduğunu, mağdur aileyi daha da mağdur ettiğini öne sürerek reddi hâkim talebinle bulundu. Özterzi, sanıkların kaçma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle tahliyelere de itiraz etti. Avukat Özterzi, duruşma salonunda davalarını bekleyen diğer avukatları da tanık göstererek, hâkimi HSYK'ya şikâyet etti. Okulunu değiştirmek zorunda kalan ve bugün 17 yaşına gelen H.S.'nin ise psikolojik tedavi gördüğü öğrenildi.
ORGANLARINI BAĞIŞLADIĞINA BİN PİŞMAN OLDULAR
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Bursa'da 2009 yılında meydana gelen trafik kazasında 22 yaşında yaşamını yitiren oğulları Alper Kayık'ın organlarını bağışlayan ailesi bu karralırdan pişman oldu. Organların alındığı hastane 12 bin 500 TL'lik fatura çıkardı. Valiliğe yaptıkları başvuru üzerine fakirlik kağıdı çıkararak borç ve icradan kurtulan aile, yardım sözünü yerine getirmeyen belediye ve organların nakledildiği kişilerin bir teşekkür telefonu açmamasından yakınıyor.
Merkez Yıldırım İlçesi Erikli Kavşağı'nda Ocak 2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında Alper Kayık'ın kullandığı otomobil, bir başka aracın arkadan çarpması sonucu yol üzerindeki köprü korkuluklarına çarparak hurdaya döndü. Kazaya neden olan sürücü ise kaçtı. Araç içerisinde sıkışan Alper Kayık, ağır yaralı olarak Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Kaza sonrası, içersinde annesinin emekli maaşının bulunduğu 970 lira olan cüzdanı da çalınan Kayık, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi'nde 3 gün yoğun bakımda kaldı. Beyin ölümü gerçekleşen talihsiz gencin babası Ali ve anne Bahriye Kayık, çocuklarının vasiyetini yerine getirip organlarının bağışlanmasına karar verdi.
12 BİN 500 TL'LİK FATURA İLE ŞOK OLDULAR
Ailesinin izin vermesi sonucu Alper Kayık'ın karaciğeri İzmir'deki bir hastaya, bir böbreği Kayseri'de organ bekleyen hastaya, korneaları ise İstanbul'daki hastalara nakledildi. Kaza sırasında çocuklarının cebinde bulunan emekli maaşları çalındığı için çocuklarını aldıkları borç para ile son yolculuğuna uğurlayan aile, bu kez ismi daha sonra Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak değiştirilen çocuklarının organlarını bağışladıkları hastaneden gelen 12 bin 500 TL'lik farura ile şaşkına döndü. Hastaneye çağrılan aileye, 'organ naklini gerçekleştiren ekibe verilecek olan bu paranın ödenmesi, aksi halde evlerine haciz geleceği' tebliğ edildi.
FAKİR KAĞIDIYLA İCRADAN KURTULDULAR
Yaşadıklarına inanamayan aile çareyi Bursa Adliyesi'nde çalışmakta olan akrabaları Nuri Egnin'in yardımıyla Bursa Valisi Şahabettin Harput'a ulaşmakta buldu. Vali Harput'un devreye girmesiyle parayı ödeyemeyen aile, fakir kağıdı çıkartılarak icradan kurtuldu. Bu süreçte aileye Yıldırım Belediyesi tarafından verilen yardım sözleri de yerine getirilmedi.
Çocuğunun organlarını bağışladığı için borçlu duruma düştüklerin söyleyen Ali Kayık, "Ağlar mısın, güler misin şaşırdım. İşin bir başka acı tarafı ise çocuklarımın ogranları ile hayat bulanların bize bir teşekkür dahi etmemesi. Bu da çok zorumuza gitti" dedi.
Alper Kayık'ın dayısı Nuri Engin ise, organların nakil edildiği kişi ve ailelerine tek tek ulaştığını belirterek şunları söyledi:
"Facebook'ta organları alan kişilerle bizzat yazıştım. Telefonla kendilerine ulaştım. 'Alper'in anne ve babasına en azından bir telefonla teşekkür edin' dedim. Ama sağlıklarına kavuşan, belki ölmekten kurtulan bu kişiler bırakın telefonla teşekkür etmeyi, ben mesaj yazdım diye facebook hesaplarını kapattılar" dedi.
BURSA SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ: TEDAVİ GİDERLERİYLE İLGİLİ AİLEYE FATURA TAHAKKUK ETTİRİLMEDİ
Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, 2009'da kazada yaşamını yitiren ve organları bağışlanan Alper Kayık'ın ailesine 12 bin 500 Liralık fatura çıkarıldığı iddialarının asılsız olduğunu bildirdi. Sağlık müdürlüğü, Alper Kayık'ın babası Ali Kayık ve dayısı Nuri Engin'in iddialarıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Alper Kayık'a hastanede gerekli acil ve yoğun bakım müdahalesi yapıldığını, ardından beyin ölümünün gerçekleştiği kaydedilen açıklamada, hastanın tedavi giderleriyle ilgili aileye herhangi bir fatura tahakkuk ettirilmediği belirtildi.
PAPAĞAN İÇİN FİDYE İSTEDİLER
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Lütfi Paçal, papağanı Cano'yu bulanların kendisinden fidye istediklerini öne sürüp savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Başakşehir'de'de emlak komisyonculuğu yapan Lütfi Paçal, "O benim çocuğum" dediği 10 yıllık papağanı Cano'ya konuşmayı, hatta ofise gelen müşterileri karşılamayı bile öğretmişti. Sabah kahvaltılarını birlikte yapıyorlardı. Ancak Cano, 14 Mart sabahı, hiç yapmadığı bir şey yaparak açık olan camdan çıktı, yaklaşık 200 metre uçtuktan sonra da bir apartmanın çatısına kondu. Lütfi Paçal apartmanın çatısına çıkmak istedi ancak görevliye ulaşamadı. Çatıya çıktığında ise Cano ortalarda yoktu. Lütfi Paçal o gün iş arkadaşı Yeliz Özdemir'le birlikte el ilanları hazırladı. İlanı önce kendi minibüsünün camlarına, daha sonra Başakşehir'deki birçok apartmanın kapısına astı, alışveriş merkezlerinde elden dağıttı.
PAPAĞAN BİZDE AMA
Yeliz Özdemir'in cep telefonunu 18 Mart'ta arayan bir kişi, "Papağan bende. Kaç lira vereceksiniz?" diye sordu. Özdemir telefondaki kişiye, bürolarına gelmesi durumunda ne kadar isterse verebileceğini söyledi. Telefondaki kişi az sonra arayacağını ve birkaç şartı daha olacağını söyleyerek telefonu kapattı. Cano'yu bulduğunu iddia eden kişi bir daha aramayınca Yeliz Özdemir kendisini arayan telefonu geri aradı. Ancak karşısına başka biri çıktı. Telefon bir daha yanıt vermedi. Lütfi Paçal bu gelişme üzerine savcılığa başvurup telefonun sahibinin tespit edilmesini istedi.
15 GÜN SONRA STRESTEN ÖLEBİLİR
CANO'nun strese girmesi durumunda tüylerini yolmaya başlayacağını anlatan Lütfi Paçal, "Tüylerini yolarsa bir ay içinde ölür. Yani 15 gün zamanım var. Cano'yu bulan getirirse para da vereceğim. Birine bile satsa, sattığı rakamı ödemeye hazırım" dedi.
43 ADAMI ÖYLE BİR YÖNTEMLE KANDIRDI Kİ...
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Trabzon'un Arsin İlçesi'nde oturan Hasan G. (75), bir süre önce tanıdıkları aracılığıyla Gülfidan T. (55) ile tanışıp evlenmek için anlaştı. Kadına değeri 15 bin lirayı bulan 4 bilezik alan Hasan G., resmi nikâh da yapmak istedi. Ancak kadın, ölen eski eşinin maaşını aldığını, resmi nikâh yapması durumunda bunun kesileceğini belirterek kabul etmedi ve dini nikâh kıyıldı.
Ertesi gün kadının hareketlerinden ve verdiği cevaplardan şüphelenen Hasan G.'nin yakınları, Gülfidan T.'nin kimlik bilgilerini ele geçirip emniyette sorgulattı. Yapılan GBT sorgulamasında Gülfidan T.'nin aynı şekilde dini nikâh kıyarak Antalya'da 19, Balıkesir'de 9, Zonguldak'ta 8, Bilecik'te 4 ve Trabzon'da 3 olmak üzere yaşı 60'ın üzerinde 43 kişiyi daha dolandırdığı ve yurt genelinde arandığı ortaya çıktı. Bunun üzerine harekete geçen polis, Gülfidan T.'yi gözaltına aldı. Hasan G.'ye 4 bileziği iade ederken, aldığı 800 lira parayı harcadığını söyleyen ve "Hasan G.'yi bir kez gördüm, tanımam etmem. Trabzon'a inek bakmaya geldim. Ben ineklerle ilgileniyorum" diyen Gülfidan T. tutuklandı.
TACİZCİ MÜDÜRÜN YAPTIKLARINA BAKIN!
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Siirt'te, iki yıl önce 2'si kız kardeş 4 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla aranan ve olaydan 19 ay sonra Batman'da yakalanan emekli müdür yardımcısı Fahrettin Kuzu'nun yargılandığı davada, tanık olarak dinlenen öğretmen ve öğrenciler çarpıcı ifadeler kullandı.
Tanık öğretmen S.E, sanık Kuzu'nun kullandığı oda kapısının genelde kapalı olduğunu ve sapık olduğuna ilişkin söylentilerin çıktığını söyledi. Öğrenci H.K ise, Kuzu'yu bir gün mağdur S.T ile birlikte gördüğünü ve sanığın mağduru elle taciz ettiğine tanık olduğunu söyledi.
'HOCA, S.T.'NİN GÖĞÜSLERİNE DOKUNUYORDU'
Duruşmada yine tanık olarak dinlenen öğrenci Y.Y., mağdurlardan S.T.'yi aynı sınıfta olması nedeniyle tanıdığını ve S.T.'yi Fahrettin Kuzu'nun odasında uygunsuz şekilde görmediğini söyledi. Tanık H.K. de, olayın yaşandığı dönemde okulda öğrenci olduğunu belirterek, "2008 yılında 8'nci sınıftayken öğle arasında S.T. ve Fahrettin Hoca'yı, odasında yan yana otururlarken gördüm. Fahrettin Hoca sandalyeye oturuyordu, S.T. ise, sandalyenin kol kısmında oturmuş vaziyete duruyordu. Fahrettin Hoca bir eliyle S.T.'nin göğüslerini, vücudunun değişik yerlerini okşuyordu. Okulda öğrenciyken bilgisayar ve tamirat işlerinden anladığımdan bir çok yerin anahtarı bende vardı. Öğlen arası ve okulda öğrenci olmadığı zamanlarda okulun değişik yerlerine girip çıkabiliyordum" dedi.
TANIK VE MAĞDURLAR HOCANIN TACİZİNİ ANLATTI
Gazi İlköğretim Okulu'nda 2008-2010 yıllarında müdür olarak görev yapan M.S. ise, görev yaptığı dönemde S.T. ve H.T. kız kardeşlerle ilgili hiç bir şey duymadığını ve hiç bir şey görmediğini söyledi. Tanık Ö.F.Ç., ifadesinde, daha önce emniyette verdiği ifadesini tekrar ederek okul müdür yardımcısı B.K.'nin bir gün, 'Acilen görüşmemiz gerekiyor' dediğini belirterek, "Bir araya geldiğimizde okulumuz öğrencilerinden H.T.'nin Fahrettin Kuzu tarafından cinsel tacize uğradığını, bunu okul aile birliği üyesi olan S.A.'dan duyduğunu, buna da okuldaki kardeşinin bir takım olaylar anlattığını söyledi. B.K., hocayla görüştükten sonra Fahrettin Hoca'yı aradım, onunla buluştuk. Anlatılan şeyleri ona da sordum. Söylenenlerin doğru olmadığını H.T.'nin okul içinde ve dışında değişik erkeklerle arkadaşlık yaptığını duyduğunu, bu nedenle onu çağırıp uyardığını, H.T.'nin bu uyarıları yaptığı zamanda elbisesini sıyırıp, göğüslerini kendisine gösterdiğini ve 'ben artık büyüdüm, genç kız oldum' dediğini bana anlattı. Ona okul aile birliği üyesi S.A. ile öğrencilerle yüzleştireceğimi söyledim. Rahatsız olduğunu ve daha sonra konuşmak istediğini söyledi. Sonraki zamanlarda B.K. ile birlikte S.A. ile konuştum. S.A. bana, G.E. ve H.T. adlı kızların Fahrettin hoca tarafından taciz edildiğini duyduğunu anlattı. Bunun üzerine H.T., Ş.Y ve G.E.'yi çağırdım. Anlatılanları sordum. H.T., anlatılanları kabul etti. G.E ve Ş.Y önce reddetti sonra tacizi kabul ettiler" diye konuştu. Sanık Fahrettin Kuzu da beyanlara katılmadığını, suçsuz ve hasta olduğunu belirterek öncelikle tahliyesini sonra da beraatını istedi. Mahkeme heyeti, sanık Kuzu'nun tutukluluk halinin devamına, tanık S.A.'nın ifadesinin alınması için İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasına karar vererek, duruşmayı 2 Mayıs tarihine erteledi.
ÖNCE FACEBOOK'TA TANIŞTI ARDINDAN İSE...
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Zonguldak'ın Devrek İlçesi'nde oturan 17 yaşındaki A.A. hakkında, sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta tanıştığı 14 yaşındaki S.K.'ya tecavüz ettiği iddiasıyla 30 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tutuksuz yargılanan ve ilk duruşmaya katılmayan sanığın polis zoruyla mahkemeye getirilmesi kararlaştırıldı.
Olay, geçen yıl haziran ayında meydana geldi. İddiaya göre, A.A. ve S.K., Facebook'ta ortak arkadaşları aracılığıyla tanıştı. A.A., arkadaşlık kurduğu S.K. ile ilçe merkezinde buluştu. S.K., tanıdık birisinin görmesinden endişe ederek A.A.'nın Ahmet Taner Kışlalı İlköğretim Okulu'nun üst tarafındaki inşaatı yarım kalan boş binaya gitme teklifini kabul etti. A.A., iddiaya göre burada S.K.'ya tecavüz etti. S.K.'nın durumu anlattığı ailesinin şikayeti üzerine A.A. gözaltına alındı. A.A., Devrek Cumhuriyet Savcılığı tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde muayene edilen S.K. ile ilgili ruh ve beden sağlığı bozulduğu yönünde rapor verilirken, A.A. hakkında, 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Zonguldak 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen ilk duruşmaya sanık A.A. ve S.K. katılmadı. A.A.'nın polis zoruyla mahmeye getirilmesine karar verilirken duruşma ertelendi.
YOL ORTASINDA CESET ŞOKU
HABERİ DİĞER SAYFADA TIKLAYIN
[PAGE]
Sivas'ın Suşehri İlçesi'nde, yol kenarında baş kısmı kanlar içinde erkek cesedi bulundu.
Yapılan incelemede cesedin 45 yaşındaki Mustafa Karakaş'a ait olduğu belirlendi.
Bugün sabah erken saatlerde, Taşköprü Mahallesi Gözdağı Sokak'ta yol kenarında yerde hareketsiz yatan bir kişi olduğunu gören mahalle sakinlerinden Erol Demir, durumu hemen polise bildirdi. Olay yerine gelen polis ve sağlık ekipleri, baş kısmı kanlar içinde olan kişinin yaşamını yitirdiğini belirledi. Yapılan incelemede de cesedin, Mustafa Karakaş'a ait olduğu tespit edildi. Karakaş'ın başının 4-5 yerinden darbe alarak öldürüldüğü belirlendi.
Koyulhisar İlçesi nüfusuna katıltı olduğu öğrenilen Karakaş'ın, Suşehri'nde felçli annesi Dursune Karakaş ile birlikte oturduğu öğrenildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı araştırma başlattı. Savcının da yaptığı incelemelerden sonra Mustafa Karakaş'ın cesedi, otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.