Cezaevinde rahat uyudum
Abone ol13 gün tutuklu kalıp, peşpeşe tahliyelerle serbest kalan Halil Bezmen,‘‘Kaçakken her gece kabuslarla uyanırdım" diyor..
ABD'den dönüşünde 22 Mart'ta tutuklanan ve yargılandığı üç
davadan, 13 gün içinde peşpeşe tahliye olan Halil Bezmen,
‘‘Kaçakken her gece kabuslarla uyanırdım. İlk defa cezaevinde rahat
bir uyku çektim’’ dedi. Türkiye'den 9 yıldır uzak olan Halil
Bezmen, dün ilk kez gazetecilerle görüştü. Döndüğünde çok şeyi
değişmiş bulduğunu söyleyen Bezmen, ‘‘Döndükten sonraki günkü
gazeteleri okuyunca bunu çok net anladım. Çoğu tarafsız haber
yapmıştı. İlk kez rahat uyudum. Rahat yaşayacak param var ama artık
zengin değilim’’ diye konuştu. Hakkında, ‘‘evrakta sahtecilik’’,
‘‘tarihi eser kaçakçılığı’’ ‘‘gümrük beyannamesinde yanıltıcı belge
düzenlemek’’ ve ‘‘hileli iflas’’ davaları bulunan Halil Bezmen'le,
eski eşi Selma Türkeş'in Bebek'teki evinde görüştük. Dönüşünüz de
Rahşan Ecevit affının etkisi var mı?'' - Dönüşümde af yasasının
etkisi yok. ABD, hakkımda hiçbir hüküm olmadığı için beni iade
edemedi. Ama yaşamı da zehir etti. En sonunda sınır dışı kararı
aldı. Selma, Türkiye'nin çok değiştiğini ve yargısız infaz
yapılmayacağımı söyleyerek dönmem konusunda beni ikna etti. Yoksa,
ilk ayrıldığımda Türkiye'ye kesinlikle dönme niyetim
yoktu.Geldiğimin ertesi gazeteleri okuyunca çok şeyin değiştiğini
fark ettim. Tarafsız haberler yapılmıştı. Kaçakken her gece
kabuslarla uyanırdım. İlk defa cezaevinde rahat bir uyku çektim.
Artık huzurluyum. Neden ABD'ye kaçtınız? - Artık Türkiye'de
yaşayamaz hale gelmiştim. Televizyon ve gazetelerde aleyhime
sürekli yayın vardı. Çok kötü bir adam olarak görünüyordum. Kimse
evliya değil, ama çok kötü bir adam da değilim. İşlerinde sıkıntı
çeken bir işadamıydım. Vatan haini ilan edildim. En önemlisi
çocuklarım burada yaşayamaz olmuştu. Sabahları evden çıkışta
çocuklarımın üzerine kameralar gidiyordu. Okulların da, mahallede
sürekli babalarının kötü olduğu söyleniyordu. KLOR YOLSUZLUĞU
İSKİ'deki klor yolsuzluğuyla gündeme geldiniz. - Klor yolsuzluğunun
kendisi bir icattı. Olmaması gereken bir davaydı. Ergun Göknel
poliste üç saat ifade verdi. İsmi geçen müteahhitler yargılanmadı.
Benden hiç söz etmemesine rağmen bir müfettişin ‘‘İSKİ bu kloru
daha ucuza almalıydı’’ yazısı yüzünden mahkemeye çıktım. Müfettiş
‘‘Devlet daha pahalıya mı almalıydı’’ diyecekti. O döndü, ‘‘Vay
efendim neden buradan alıyor. Rüşvet verdi ki buradan alınıyor’’a
geldi. Devletle hiç iş yapmazdım. Sadece İSKİ'ye klor satıyordum. O
da Türkiye'de tekel olduğum için. 55 firmaya klor satıyordum.
Bunlardan üçü İSKİ'den daha ucuza alıyordu, üçü aynı fiyata,
diğerleri daha pahalıya alıyordu. Bunu hakim gördü ve beraat ettim
ama kamuoyu ve basın görmedi. Neden iflasınızı istediniz? - Körfez
Savaşı sonrası krizdeydik. Bu tip yayınlardan sonra fabrikaları
çalıştırmamız mümkün değildi. İşler kötüydü, faizler,
devalüasyonlar, hatalı kararlar, doğru adamları seçememek ve aile
içindeki sorunlar üst üste gelince battık. Kimseye muhtaç olmam ama
artık zengin değilim Şu an ne kadar paranız var? - Kimseye muhtaç
olmadan rahat yaşayabilecek kadar param var ama artık zengin
denmez. Bu parayı da koleksiyonumu satarak sağladım. İş adamları
paralarını yine işe yatırır, kenara koymaz. Batacağı aklına gelmez.
O yüzden iş adamları züğürt olarak batarlar. Kolumdaki saat
sahte.'' Bundan sonra ne yapacaksınız? - Artık kitap yazmayı
düşünüyorum. Yazdığım 3 kitap var onları bastıracağım. ABD'de
gözaltındayken notlarını yazdığım 4'ncü kitabım da bitmek üzere.
Küçük çaplı işler yapmayı düşünüyorum. Herkes biraz yatıyor hapis
askerlik gibi oldu Tarihi eser davasına neden olan eşyaları neden
Türkiye'den çıkarmak istediniz. - Amerika'ya gittik. Orada durum
düzelir diye bekledik ama olmadı. Bunun üzerine ev eşyalarını
gönderdim. Ev eşyaları da döndü, tarihi eser oldu. 400 parça
eşyanın 106'sına tarihi eser denildi. 8 yıl sonra bilirkişi
raporunda tarihi eser olmadıkları anlaşıldı. Türkiye'nin en eski
koleksiyoncuyum. Hata yapacak halim yok. Mahkemeye çıkmaktan
korkmadım. Alt tarafı içerde biraz yatarsın. Türkiye'de herkes
biraz yatıyor. Bu askerlik gibi oldu. Ama çıkınca ülkede yaşayamaz
hale geliyorsun. Selma'nın takısını satmadım Eşinize taktığınız 2.5
milyon dolarlık gerdanlığı da sattınız mı? - Fiyatı yazan arkadaş
birkaç defa çarpmış. Fiyatının bahsi geçen parayla uzaktan yakından
alakası yok. Ben eşime ev ya da arsa hediye etsem suç olmayacaktı
ki. Onların fiyatı çok daha pahalı. Ama kolye hediye ettim diye suç
oldu. Ayrıca neden eşimin takısını satayım. O kadar kötü gözle
bakılır olmuştum ki. Ne yapsam suç olmuştu. Babamın gönlünü
alacağım Babanız işler battığı için sizi suçluyor? - Yönetim kurulu
başkanıydı. Hiçbir karar onayı olmadan geçmedi. Ayrıca babam olduğu
için kaşını kaldırması yeterdi. O işten vazgeçerdim. Aile içi
sorunların dışarı yansımaması gerekirdi. Döndüğümde görüşmek
istedim. Beni çağıracakmış. Buna barışma denmez, o benim babam.
İnsan babasına küsemez.Gönlünü almaya çalışacağım. Baba Bezmen,
‘Gerdanlığı satsa borçlarını öderdi’ demişti Şirketlerin iflası ve
Halil Bezmen'in ABD'ye kaçışı sürecinde yaşananlar baba Fuat Bezmen
ile oğlunun arasını açmıştı. Fuat Bezmen, yazdığı kitabında ve
basına verdiği demeçlerde oğlunu suçlamıştı. Baba Bezmen, şunları
söylemişti: ‘‘Mensucat Santral, uluslararası dev bir şirketti.
Dünyada örneği az devasa bir sanayi kuruluşunu yok etti. Bir
paralık aklı olsaydı beni dinlerdi. Kendini beğenmişliği onu akıl
noktasından uzaklaştırdı. İşçi kampı olarak kullandığımız araziyi
içindeki tablolarla birlikte 19 milyon dolara Garanti Bankasına
devretti. Denizcilik merakı ayrı bir yüktü. Amerika'ya gönderdiği
eşyalar yakalanınca benim ihbar ettiğimi sandı. Eşine aldığı 2.5
milyon dolarlık gerdanlığı satsa borçlarını öderdi.’’ Vergi borcumu
ödedim Ne kadar vergi ödediniz? - Borç 2 milyon dolar civarındaydı.
İflas masası bize ait ne varsa satarak hesaptan düştü. Selma'nın
arabasına, koleksiyonlarımıza kadar sattılar. 1 milyon dolar borcum
kaldı.Onu da cebimden ödedim. Ne kadar borcunuz vardı? , Edirne
Mensucat Santral Fabrikası'nın satışından elde edilen ve bugün üç
milyon dolardan fazla eden 135 milyar lirası kamu borçlarına
sayıldı. İcra dairesi, parayı Vakıflar Bankası'na yatırdı. Ancak
Vergi Dairesi, İcra Dairesi'yle aralarındaki hukuki sebeplerden
dolayı o parayı oradan çekememiş. O para orada Türk Lirası olarak 9
yıldır duruyor. Para şimdi 30 bin dolara inmiş. Ben vergiyi geçen
sene ikinci defa ödedim. Kaynak : Hürriyet