21 Ağustos’ta yaşanan Narin olayı,
Ümraniye’de yaşanan polis Şeyda Yılmaz polis cinayeti,
Beyoğlu’nun orta yerinde iki gencin bir genç kıza yaşattığı
taciz olayı,
Fatih ve Eyüp Sultan’da gencecik iki kızımızın kafasının
kesilmek suretiyle öldürülmesi,
2 yaşındaki Sıla bebek vahşeti…
Suç makinesi Yunus Emre Geçti, hırsızlık suçundan yakalandığı
karakoldan kaçarken kendisine müdahale eden polis memuru Şeyda
Yılmaz’ı şehit etti.
Çok sayıda intihar girişiminde bulunmuş, 5 kez tedavi olmak için
hastaneye yatırmış ve sonrasında acımasızca İkbal ve Ayşenur
kızımızı vahşice planlayarak öldürmüş katil Semih Çelik…
Birbiri ardına sıralanan bu korkunç olaylar,
Yaşananların her biri toplumdaki dengeleri sarsıyor. Sosyal
medyada cinayetler sansürsüz biçimde gösteriliyor. Toplumdaki
cinayet, tecavüz ve tacizlerin bu denli artmasında sosyal medyanın
payı yadsınamaz. Sosyal medya bu toplumun DNA’sını bozdu. Ahlak
sınırlarını zorladı. Sosyal medya o platformlarda bireyi
“biricikleştirdi”. Yaşananlar ve yapılanlar için
“cezadan muaf, ahlak kurallarından muaf zihniyeti” bireylere alan
açtı. Buna bir de infaz sistemindeki sorunlar nedeniyle
uygulanmayan cezalar eklenince kaos kaçınılmaz oldu.
Bu türdeki canilikler sıkça yaşanır oldu. Endişe ve korku
duyguları yerleşti.
Hiçbirimiz güvende değiliz algısı oluştu. Kadınlar ve çocuklar
açısından sokakların tekinsiz olduğu inancı kalıplaştı. Cezalar son
yirmi yılda artış göstererek 360 bin tutuklu hükümlüye ulaştı. Son
20 yılda 6 kat arttı. Ceza evi kapasitesi 289 bin civarında
olduğundan 70 bin tutuklu ve hükümlünün yatacak yeri yok.
Dolayısıyla örtülü af kanunları kişinin cezasını çekmeden dışarı
çıkmasını sağlıyor. Cezasını tamamlamadan salıverilmesi o kişiyi
suça teşvik ediyor. Burada esas husus cezaların mutlak
uygulanabilir olmasıdır. Uygulamadaki aksaklık aflar ve erken
tahliye suçu mahkûmun gözünde küçültmektedir. Suçlu sayısını
arttırmaktadır.
19 yaşındaki katil Semih Çelik,
26 ayrı suçu bulunan ama dışarıda olan Yunus Emre Geçti,
Yasadışı bahis, kara para aklama, sahte fatura, örgüt kurma
suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanan Engin
Polat ile Dilan Polat tutuksuz yargılanmak üzere
tahliye edilmesi,
Dilan’ın “Enerci” diye ortalıkta dolaşan,
görgüsüz ve şımarıklıkta sınır tanımayan, lüks araçlara binip dans
etmeye devam eden görüntüleri,
Candan kardeşlerin cezaevinden sağlıksal sorunlar sebebiyle
tahliye olmaları, soluğu lüks eğlence mekanlarında almaları,
…
Bunlar toplumun adalete olan inancını yok ediyor.
Bu konulara Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan MYK’yı açış
konuşmasında değiniyor. Ülkesini yöneten bir lider olmanın
ötesinde, bir eş, bir baba, bir dede hassasiyetiyle ses
yükseltiyor. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, cinsel
istismarla ilgili suçlarda düzenlemeler yapılmasını istiyor.
Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç’un da konuyla ilgili
çalışma yaptığı biliniyor. Toplumun huzur ve refahına katkı
sağlayacak bu çalışmalara iktidar ve muhalefet iş birliğiyle çözüm
aranmalıdır.
Kadına, çocuğa yönelik şiddet, cinsel taciz ve cinsel istismar
suçundan yargılananlara,
İyi hal indirimi yapılmadan, takım elbise giymiş, kravat takmış
demeden gereken ceza verilmeli ve uygulanmalıdır.
Gerekirse kimyasal hadım edilerek bu dürtülerin bastırılması
için gerekli yasal zemini hazırlayıp, yasa çıkarılmalıdır. Dünyada
ABD ve Çek Cumhuriyet’inde uygulanan bu yasanın uygulanabilirliği
10 yıl kadar önce yönetmelikle denenmişti o yönetmelik danıştay
tarafından iptal edilmişti sonrasında üzerinde çalışma
yapılmadı.
Taksirle adam öldürenlere denetimli serbestlik yasasından fayda
sağlanmaması üzerine düzenlemeler yapılmalıdır.
Polis Şeyda Yılmaz’ı şehit eden Yunus Emre
Geçti denetimli serbestlik kararı uygulanmamış olsaydı
polisimiz hayatta olacaktı.
Cezasızlık algısı suç işlemiş kişilerde suçun mahiyetini
hafifleterek başka başka suçları işleme cesaretini vermektedir. 360
bin tutuklu nasıl oldu da son 20 yılda 6 kat arttı bu konuya
eğilmek gerekiyor.
Suçu işleyen kriminal şahıslar şunu bilmeli;
ben işlediğim suçun cezasını sonuna kadar çekerim benim
devletim bana bunun hesabını sorar, devlet benim yakama
yapışır algısı gelişmelidir.
Kuralları çiğneyen, kuralsız yaşayan haydutlar, hukuk bilmeyen,
hukuku ve yasaları saymayanlar gerekli cezayı alacaklarına dair
mutlak kanaatin oluşturulması ve cezaların uygulanması caydırıcı
olabilir.