Ceyhan, Muhtar'ı köşeye sıkıştırdı
Abone olReha Muhtar'ı Esra Ceyhan köşeye sıkıştırdı. Ceyhan'ın programına giden Muhtar, programda bir sürprizle karşılaştı. Muhtar, zor anlar yaşatan programı unutamıyor....
Sabah gazetesi yazarı Reha Muhtar adlı yazısında Esra Ceyhan'ın
programında yaşadığı zor anları anlattı. Muhtar, Ceyhan'ın
kendisine programda bir oyun oynadığından bahsediyor. Programda
Muhtar'ın başına bakın neler gelmiş...
İki saat.. Eksiği yok fazlası var.. Sizi, güzel bir koltuğa
oturtsalar, yüzlerce kadın izleyici ile, "Hadi artık evlen" diye
tuttursalar..
Bu yoğun tezahüratın yüz binlerce kişi tarafından da izlendiğini
bilseniz, sizin de evlenmeye pek niyetiniz olmasa?..
Önceki gün, saat 14.30'da gittim Esra Ceyhan'ın canlı
yayınına..
Pazar günü yönetmeni Refet, ekibinden Mutlu, benim Ayşe Nazlı ile
baba-kız geçirdiğimiz pazar günümüze konuk olmuşlardı..
O gün Ayşe Nazlı'nın keyfi yerindeydi.. 4 yaşındaki kızım,
kameraları hiç sevmediği halde, oyunlar oynuyor, babasına sigarayı
azaltmasını söylüyor, çok sevdiği profiterolünü ağzına burnuna
bulaştırdığı çikolata sosuyla yiyor, köpeklerle afacanlıklar
yapıyordu..
Esra'nın canlı yayınına girerken, sordum "Benden başka kim
var?.."
"Başka kim olacak.." dediler, "Siz varsınız ya yeter artar
bile.."
2 saat yayın.. Tek konuk ben.. İçimden "Fesubhanallah diyorum.. 2
saat tek konukla ne yapacak bunlar.. Ben futbolla uğraşırken,
televizyon programlarının formatı mı değişti ne?..
Ayşe Nazlı ile babakız geçirdiğimiz güzel saatlerin keyifli
çekimlerini yayınladılar ilk başta..
Ben kendime değil, Ayşe Nazlı'ya bakıyorum..
Baba-kızın geçirdiği saatler, beraber neler yaptığımız, neler
konuştuğumuz, neler paylaştığımız soruları geçti ve Esra beni
ilkokulda Beşiktaşlı yapan, yarı annem saydığım ilkokul öğretmenim
Süheyla Ün'ü paravandan içeri alıverdi..
Benim annem zaten öğretmen.. Babam profesör de olsa sonuçta o da
öğretmen..
Süheyla Öğretmen ise benim hayatta tanıdığım ilk öğretmen..
Onu o kadar sevmişim ki, o zamanlar bütün ailem beni Fenerbahçeli
yapmaya çalışırken, sırf o istedi diye Beşiktaşlı olmuşum..
Hani dünyaya karşı çıkarım ama, ona karşı çıkamam..
Kaç yıldır görmediğim öğretmenimi karşımda görmüşüm, içimden
duygular taşıyor, dudağımın üstünü ısırıp duruyorum..
İşte o duygu fırtınasının ortasında, Esra sordu sorusunu..
"Süheyla öğretmenim, Reha Muhtar sizin bir öğrencinizden
isteyeceğiniz, gurur duyacağınız her şeyi başardı mı?.."
- Evet..
- Her şeyi ama her şeyi yaptı mı?..
- Evet yavrum..
- Peki yapmasını istediğiniz başka hiçbir şey kalmadı mı?..
Esra öyle bir soruyor ki.. Süheyla öğretmen öylesine müstehzi
biçimde gülüyor ki.. Ben de bakıyorum bunlar ne çeviriyorlar
aralarında diye..
O anda demez mi Süheyla öğretmen:
"Reha'nın bir de evlenmesini isterdim.."
Esra da üstüne üstüne gitmez mi?..
Stüdyo şefinin organizatörlüğünde bütün kadın seyirciler de
tezahürata başlamaz mı?..
Bir tarafta, biricik öğretmenim .. Diğer tarafta beni çok sevdiğini
söyleyen yüzlerce izleyici ..
Diğer yanda Sevgili Esra..
Hepsi benden yana.. Ama hepsi benden uzakta..
Bir Allah'la kaldım baş başa..
Bir de bir ressam kardeşimizi getirmemişler mi?..
"Reha Muhtar'ın evleneceği kız nasıl olmalı diye portre
çizdirmezler mi?.."
Öğretmenimi yanıma çekmeye çalışıyorum..
'Öğretmenim biliyorsunuz ben bir kez evlendim.. Bir evlilik
yeter.."
Nuh diyor Peygamber demiyor Süheyla öğretmen..
O sırada bir bayan izleyiciden faks mesajı geliyor..
Esra hata yapıp okumaya başlıyor..
Kızcağız diyor ki, "Reha Bey herkesin sevdiği bir insan evlenmesi
şart değil.."
"Hah.." diyorum işte fırsat.. Şimdi bu mektubu oku stüdyodaki
izleyicilerden destek al..
"Gördünüz mü" diyorum "bakın izleyicimiz ne güzel söylemiş.. Onu da
bu görüşünden dolayı alkışlayalım.." Nerdee?.. Alkış malkış hak
getire..
Alkış yok soru var..
Bir hanım izleyici atılıyor..
"Siz çok zeki bir insansınız.. Evlenip başka çocuklar da dünyaya
getirin.. Bakın Atatürk de aynı hatayı yaptı.. Çocuklarından mahrum
bıraktı Türkiye'yi.."
"Teyzeciğim etme eyleme.. Atatürk kim ben kim?.."
"Hay kurban olduğumun Allah'ı.. Kurtar beni şu durumdan.." diye
içimden sayıklıyorum..
Yüce Tanrım'ın cevabını da duyuyorum içimden..
"Eh sen de en az bu kadarını yapmıştın kendi canlı yayın
konuklarına.." İlahi adalet..
Sonunda habire eskiz çizen ve bana resim sanatıyla gelin adayı
bulmaya çalışan genç ressamı kestiriyorum gözüme..
Sevgili kardeşim sen evli misin?.. diyorum..
Çocuk boş bulunup "Hayır .." diyor..
"Al yavrucuğum bu güzel resimlerini, seç beğen al.. Hangisini
istersen onu al.. Onunla evlen..Allah mutlu etsin.."
Veee.. Hemen dönüyorum seyirciye..
"İyi geceler Türkiye.. Her nerede yaşanıyor ve
yaşatılıyorsan.."
YAZI:Reha MUHTAR