Çevik Bir hakkında yeni iddialar
Abone ol28 Şubat'ın üzerinden 8 yıl geçti ama yankıları sürüyor. Çevik Bir hakında ordudan atılan bir albayın eşi ilginç iddialarda bulundu. Olayların başlangıcı Belçika'ya uzanıyor
Tabip Kıdemli Albay Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol’un 1997’de
Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılması konusunda
ilginç iddialar ortaya atıldı. Vakit Gazetesi’ne konuşan
Kahramanyol’un eski eşi Nurcan Akçay, kocasının irticacı diye
ordudan atılması için aralarında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı
Orgeneral Çevik Bir’in de olduğu üst rütbeli bazı subayların
kendisine para ve iş teklif ettiğini, asılsız mektup
yazdırdıklarını öne sürdü. Bu mektup sebebiyle Akçay’a Mehmetçik
Vakfı’nda iş verilmiş. Ancak Albay Kahramanyol, açtığı boşanma
davasında bu duruma dikkat çekince Akçay, Çevik Bir’in yazısıyla
1998’de işten çıkarılmış. Albay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne
başvurunca Genelkurmay’ın davayı kaybetmemesi için ikinci bir
mektuba daha ihtiyaç duyulmuş. Akçay, bu talebi de yerine getirmiş
ve bunun karşılığında Mehmetçik Vakfı'nın İstanbul TEM Otoyolu
üzerindeki akaryakıt tesislerinde çalışmaya başlamış. Fakat buradan
da yolsuzluklara göz yummadığı için kovulmuş. Nurcan Akçay,
Genelkurmay eski 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir'in
Belçika'da NATO karargahında görev yaparken yaşanan bir olaydan
dolayı Kahramanyol'a karşı kin beslediğini savunuyor. Akçay'a göre
Bir, kendisini kullanarak irtica kılıfıyla eski kocasından intikam
aldı. Albay Mustafa Kahramanyol, eski eşinin söylediklerini
hayretler içerisinde okuduğunu belirtiyor. Savcıları göreve çağırdı
Adaleti Savunanlar Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Alper,
Nurcan Akçay'ın açıklamalarıyla ilgili olarak savcıları göreve
çağırıyor. Prof. Dr. Alper, Kahramanyol'un eski eşinin ifadelerinin
28 Şubat sürecinde yaşanan ahlaksızlıklara ve çete faaliyetlerine
iyi bir örnek teşkil ettiğini söylüyor. 28 Şubat sürecinde buna
benzer çete faaliyetlerinin yürütüldüğünü iddia eden Prof. Dr.
Alper, "28 Şubat döneminde ne şekilde ahlaksızlıklar yapıldığını bu
açıklamalar çok iyi şekilde göstermektedir. Silahlı Kuvvetler
içerisinde bazı insanlar kendi fikirlerinde olmayan kişileri
tasfiye etmek için her türlü yolu denemişlerdir. ‘Sen böyle dersen,
sen böyle yaparsan, biz sana iş buluruz, para buluruz' diyen bir
grup var. Maalesef bunlar YAŞ kararlarının yargı denetimine açık
olmaması sebebiyle olan işlemler. YAŞ kararları bu şekilde devam
ettiği sürece Türkiye'de hukuk devletinden bahsedilemez. Bu
açıklamalar karşısında savcıların hiç vakit kaybetmeden takibat
başlatmasını istiyoruz.” şeklinde konuşuyor. Mustafa Kahramanyol
ise eski eşinin söylediklerini küçük dilini yutarak okuduğunu
belirtiyor. Aradan geçen sekiz yıl içinde çok zor günler yaşadığını
anlatan Kahramanyol, YAŞ kararları ile Silahlı Kuvvetler'den
uzaklaştırılan bin 500 kişinin hakkının geri verilmesini istiyor.
Her biri üniversite bitirmiş yetişkin olan çocuklarının kendisine
“Baba biz seni çok seviyoruz. Ama bu işin içinde hakikaten bir şey
yok mu? İrticai olaylara karışmış olamaz mısın?” diye sorduklarını
anlatan Kahramanyol, “Bir babanın böyle bir soru ile karşılaşması
bile ağırdır.” diyor. Kendisi gibi sıkıntı çeken YAŞ'zedelerin
sıkıntılarının giderilmesi için TBMM'yi göreve çağırdığını ifade
eden Kahramanyol, şöyle devam etti: “Gerekli Anayasa değişikliği
yapılmalı. Bizlere yapılanlar utanç verici bir hukuk çiğneme
olayıdır. Normal şartlarda her kuvvet komutanı disiplinsiz olarak
mütalaa ettiği her subayı re'sen ordudan çıkarabilir. Ama bu
takdirde bu subay Askerî Yüksek İdare Mahkemesi nezdinde dava
açabiliyor. YAŞ tarafından çıkarıldığı takdirde hakkını arayamıyor.
Bu, hukukun çiğnenmesidir. Kanun çiğnenmesi değil; çünkü bunlar
ihtilal kanunları. 1983'ten bu yana Türk milletinin gözünün içine
baka baka hukuku çiğniyorlar. Düne kadar silah arkadaşı olarak
gördükleri bizleri torbaya koyup denize atarken hiç mi vicdan azabı
çekmiyorlar? Bugün Silahlı Kuvvetler'den zorla ayrılmak durumunda
bırakılan subay ve astsubaylar çok sefil duruma düşmüş durumda.
Millete hizmet etmiş kişilerin millet tarafından ellerinden
tutulması lazım. Bunu sağlayacak makam ve mevki TBMM'dir."
Kahramanyol, intihar eden GATA eski komutanı Tümgeneral Prof. Dr.
Fahrettin Alparslan’ın ölümünden birkaç gün önce kurulan komployu
itiraf ettiğini söyledi. Kahramanyol, “Alparslan, 1997 Kasım ayında
intihar etmeden birkaç gün önce beni çağırdı. ‘Mustafa, sana çok
büyük haksızlıklar ettik. Vicdan azabı içerisindeyim' dedi.
Bunların bir kısmını anlattı. Görüşmemizden birkaç gün sonra da
intihar etti.” dedi. Mustafa Kahramanyol, YAŞ kararıyla ihracının
ardından özel hastanelerde çalışmasının bile engellendiğini
söyledi. Bana söylenenleri yazdım "GATA İstihbaratı beni defalarca
Ankara'ya çağırdı. Eşi olduğum için güvenilir olacağımı ve belge
olarak kabul edilebileceğini belirttiler. Ağustos şûrasının
yaklaştığını, bu mektubun dosyasına konulacak en önemli delil
olacağını söylediler. Mustafa Bey'in irticai faaliyetlerle ilgili
olduğunu, vatan hainliği yaptığını yazmam istendi. Bilgim olmadığı
halde, söyledikleri konuları mektuba ekledim. Mektubu yazmamı Çevik
Bir'in adamı olduğu bilinen GATA İstihbaratı'nda görevli C. Binbaşı
istedi." Eşlerin kavgası etkili oldu “Çevik Bir'in ikinci eşi ile
Mustafa Bey'in benden önceki eşi Belçika'da araba kullanmayı
öğrenirken, korna çalma yüzünden kavga etmiş. Çevik Bir bu olayla
ilgili olarak Mustafa Bey'i yanına çağırmış. Mustafa Bey, randevulu
hastaları olduğu için gelemeyeceğini söyleyince Çevik Bir, odasına
gidip 'Savunmanı hazırla.' dedikten sonra tehdit falan etmiş.
Yıllardır bu husumetin devam etmesi, bence eski eşimin ordudan
atılmasında çok etkili oldu. Onlar dikecekleri elbisenin modelini
çoktan tasarlamışlardı. Dikişte kullanılacak iplik rengini bana
belirlettiler.” Tolon, ‘İşini bitireceğiz’ dedi “Şubat 1997'de
boşanma davası açtığı için eşime çok öfkeliydim. Bu psikoloji
içerisinde iken ailece görüşmekte olduğum generallerden Orgeneral
Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Hurşit Tolon'a aile içindeki sıkıntılarımı
anlatmak ve maddi sıkıntılarıma bir çere bulunması için
Genelkurmay'a gittim. Hurşit Paşa, anlattıklarım kendisini
etkilemiş olacak ki, bana 'Kahramanyol'u bu defa affetmeyeceğim.
Durumuyla ilgili olarak Genelkurmay'da iki general arkadaşım ile
görüşüp işini bitireceğim.' dedi ve beni GATA komutanına gönderdi."
Haber: Erkan Acar Kaynak: www.zaman.com.tr