Cep telefonu bağımlılığı 'nomofobi'ye dikkat etmenizde fayda var
Abone olUzman Klinik Psikolog Efsun Tatar, cep telefonu bağımlılığı olarak adlandırılan 'nomofobi' hastalığıyla ilgili, "Hayatlarımız artık çok mutlu değil. Çok fazla doğayla iç içe değiliz. Bunların hepsi nomofobiye yol açabiliyor." şeklinde konuşarak dikkat edilecek hususları sıraladı.
Uzman Klinik Psikolog Efsun Tatar, son zamanlarda artış gösteren
nomofobi hastalığıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Nomofobinin
telefondan uzak kalamama hastalığı olduğunu belirten Tatar,
"Sevdiğimiz bir insanın yanındayken sürekli telefona bakmak veya
aynı evin içinde olduğunuz kişilere mesaj atmak nomofobinin bir
belirtisidir" dedi.
Nomofobi'nin dilimize yeni girmeye başlayan bir kavram olduğunu belirten Tatar, şöyle konuştu: "Aslında buna bir anlamda telefon bağımlılığı da diyebiliriz. Nomofobisi olan kişi telefonunun sürekli gözünün önünde olmasını ister. İnternet bağlantısının kopacağından korkabilir ya da internet paketinin biteceğinden korkabilir. En sık gördüğümüz vakalardan biri, şarjının bitişidir. Ya da bulunduğu yerde telefonun çekmemesinden korkar.
Asansöre bindiğinde tekrar tekrar telefonunu kontrol eder. Bazen seanslarda da sıkça görüyoruz, hasta içeriye girerken telefonu şarja takmak ister. Yüzde 30'un altına düştüğü zaman kaygılanmaya başlar. Bu ve bunun gibi belirtilerin görüldüğü kişilere bakarak, kısaca bu durumu telefondan ayrı kalma hastalığı olarak tanımlayabiliriz."
'YALNIZLIK ARTTIKÇA NOMOFOBİYE YAKALANMA OLASILIĞI
ARTIYOR'
Nomofobiye sebep olan çok fazla unsur olduğunu
belirten Psikolog Tatar, şöyle devam etti. "Bu hastalığa ilişkin
belirtilerden en çok söylenen de çağımızın getirdiği bu
yalnızlaşma, yabancılaşma duygusu. Artık gerçek ortamda değil,
sanal ortamda var olmaya başlıyoruz. Bu gerçekten çok önemli bir
şey. Hayatlarımız artık çok mutlu değil. Çok fazla doğayla iç içe
değiliz. Bunların hepsi nomofobiye yol açabiliyor.
Yalnızlık arttıkça, nomofobi olasılığı artıyor. Araştırmalar,
bir insanın özgüvenin düşük olmasının nomofobiye sebep olduğunu
söylüyor. Kendini gerçek ortamda yüz yüze ifade edememe,
çekingenlik bunların hepsi nomofobiye sebep olabiliyor. Ama en çok
dikkat etmemiz gereken şey ise telefon üzerinden her şeye
ulaşabiliyoruz. Bu aslında güzel bir şey ama aslında bir yandan da
bazı sıkıntıları doğurabiliyor.
Telefon üzerinden konuşuyoruz, telefon üzerinden sosyal medyada bir şeyler paylaşıp bir şeyleri görüyoruz. Haberleri oradan takip ediyoruz kısaca bilgiye oradan ulaşıyoruz. Ve telefonun içinde barındırdığı şeyler arttıkça, haliyle buna bağımlı olma olasılığımız da artıyor. Güzel bir söz vardır; 'Bir ürün bedavaysa aslında orada satılan ürün sizsinizdir' Kullandığımız sosyal medya mecralarının hepsi bedava ve aslında orada biz satılıyoruz. Bedava kullandığımız bir hizmet için aslında bakarsak binlerce mühendis, binlerce insan bu büyük teknoloji için çalışıyor. Aslında orada ürün biziz. Hepimiz bazen bunu fark ediyoruz. İnternette bir ürün, bir şey arıyoruz ve sonrasında sürekli bu ürün önümüze düşmeye başlıyor."
'TELEFONUN DİĞER CİHAZLARA GÖRE KÜÇÜK OLMASI BAĞIMLILIĞI
ARTTIRIYOR'
Telefonun televizyon ve bilgisayara göre
daha küçük olduğunu ve bu nedenle bağımlılığının daha da
arttırdığını belirten Tatar, şunları söyledi: "Televizyon ve
bilgisayar bağımlılığı da var ancak telefon bağımlılığı çok daha
elverişli bir şey. Bu durum büyük yaş gruplarında da daha büyük
bağımlılıklara neden olabiliyor. Çünkü telefon sürekli elimizdedir.
Seyahat ederken, televizyon izlerken. Çok büyük yaş gruplarında
bilgisayar bağımlılığını pek görmeyiz, ama telefon bağımlılığını
görürüz. Neden, çünkü telefon kişinin sürekli elindedir."
'BİR NEDEN YOKKEN SIK SIK TELEFONU ELİNE ALMAK
NOMOFOBİNİN BELİRTİSİ'
Nomofobinin belirtilerinden de
bahseden Tatar, konuşmasına şöyle devam etti: "Kişi nomofobi olup
olmadığına dair; ilk olarak sabah kalkar kalkmaz telefonlarına
bakıyor mu, gece yatarken telefonları yanlarında mı, yastığın
altında mı yastığın yanında mı, en azından hemen ulaşılabilecek bir
yere mi koyuyorlar? Bunlara bakmaları lazım. Bunu söyleyince
insanlar, 'Ama sabah telefonun alarmıyla kalkıyorum o yüzden
telefon ulaşılabilir olmak zorunda' diyor. Ama aslında telefon
ulaşılabilir olmak zorunda değil. Bir tane alarmlı saat alıp bu
sorunu çözebiliriz.
Bunun dışında yeni tanıştığımız kişilerle sosyalleşmek yerine, onlara kendimizden bahsedip konuşmak yerine, yeni girdiğiniz bir ortamda hemen kapanıp telefona sarılıyoruz. Bunlara ayriyeten sevdiğiniz yanınızdayken sürekli telefona bakmak ya da çok yakınınızla aynı evin içerisinde olduğunuz kişilere mesaj atmakta nomofobinin bir belirtisidir.
Sürekli şarj aleti arama, şarj aletinin yanınızda olmasını isteme yine nomofobinin belirtilerindendir. Onun dışında hiçbir amaç yokken, sık sık eline telefonu alıp, mesajları kontrol etme, sosyal medya hesaplarına bakma, yeni bildirim var mı veya yeni bir şey olmuş mu buna bakma nomofobide en sık rastladığımız belirtilerden biridir."
'BANYOYA VE TUVALETE TELEFONLA GİTMEK NOMOFOBİ BELİRTİSİ
OLABİLİR'
Sosyal medyada alınan beğeniler üzerinden
kendini iyi ya da kötü hissetme durumunun da nomofobinin
belirtilerinden biri olduğunu vurgulayan Tatar, "Banyoya giderken,
tuvalete giderken telefonunuzu yanınıza alıyor musunuz? Orada
onunla zaman geçiriyor musunuz? Gece yatarken telefonunuzun
interneti açık kalıyor mu? Bunlar da önemli bir şey. Çünkü normalde
gece uyumamız gerekir, internetin açık olmasının bize hiçbir
faydası yok. Ama insanların birçoğu telefonunun internetini açık
bırakıyor.
Telefon görüş alanınızın dışına çıktığında kaygılanıyor musunuz? Bu durumu seanslarda bazen görüyoruz. Özellikle ergenlik çağındaki çocuklardan telefonlarını dışarıda bırakmalarını istediğimizde gerilmeye başlarlar. Aslında telefonun nerede olduğunu biliyor, ama kendini o an sıkıntılı ve gergin hissetmeye başlıyor. Bu ve bunun gibi şeyler belirtilerdir. İnsanlar da bunlardan ne kadar bende var diye düşünebilirler."
'KİŞİ NOMOFOBİYE YAKALANDIĞINI KABUL
ETMEZ'
Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi nomofobide de
kişinin telefona bağımlı olduğunu kabul etmediğini belirten Tatar,
şöyle konuştu: "Çoğunlukla diğer alkol bağımlılığı, madde
bağımlılığı gibi bağımlılıklarda da hepsinde benzer bir tablo
izlenir. Hasta bağımlılığını kabul etmez. Çevresindekiler hastanın
telefonla çok vakit geçirdiğini ve buna bağımlı olduğunu söylerler.
İlk önce bunu kabullenmek çok önemlidir o yüzden de bu belirtileri
dinleyen herkes çevresinde yaşayan bazı insanların böyle olduğunu
düşünecektir. Ama kendisinde de var mı, önce bir bakması lazım.
Çünkü kendisi kabul etmediği sürece herhangi bir destek alması, ya
da yol katetmesi mümkün değildir."
'İŞİ GEREĞİ TELEFON KULLANANLARIN HASTALIĞA YAKALANMA
ORANI DAHA YÜKSEK'
Meslekleri gereği kişilerin telefon
kullanma zorunluluklarının bu kategoriye girmediğini de belirten
Tatar, şunları söyledi: "Günümüzde hepimiz telefon kullanıyoruz,
ancak kurduğumuz ilişkinin amacı, sonucu nedir? Biraz buna bakmamız
gerekiyor. Yani herhangi bir zamanda bir görüşmeyi ya da randevuyu
planlarken bazen bilgi edinmek için telefonu hepimiz kullanıyoruz.
Ama burada sıkıntı, telefonla kurduğumuz ilişki, artık sağlıklı
olmaktan çıkmış mı? Bir bakmamız gerekiyor.
Telefon sanki bizim elimizdeki bir alet değil de biz onun elindeki bir alet mi olmaya başlamışız gibi bir düşünmemiz gerekiyor. Başka şeylerin yerine eğlence olarak da daha çok telefonu mu tercih ediyoruz, bunlara bakmamız gerekiyor. Bazı meslek gruplarından kişiler, telefonlarını normal şartlara göre daha yoğun kullanabiliyor. Bu normal bir şey, burada bir amaca hizmet ediliyor. Ama onların da telefon bağımlılığı olma olasılığı da aslında biraz yüksek.