Cep tehlikesi”nin panzehir etkisi!
Abone olAnti-radyasyon hocadan ''hayatta kalma'' kılavuzu.
Evde, işte, alışverişe son yıllarda özellikle büyük şehirlerde
hemen hepimizde ortak şikâyetler var! Halsizlik, sinir-stres,
uykusuzluk ya da hep uyku hali, dinmeyen ağrılar, korku, endişe,
panik, depresyon, vb. adı duyulmamış çeşit çeşit hastalıklar… Evet,
uzayıp gidiyor! Ayrıca, artan kanser, alzheimer, erken ergenlik,
kısırlık vb. hastalıklar! Peki, ama hayatımızı kolaylaştıran ve her
gün gelişen teknoloji sözde vaat edildiği gibi rahat yaşamamızı
sağlaması gerekiyorken, neden sıkıntılar ve sağlık sorunları
artarak çoğalıyor?
Yoksa üzerimizde ölü toprağı mı var?
1995–2005 yılları arasında büyük bir medya kuruluşunda çalıştığım
dönemde çevremdeki tüm arkadaşlardan hep aynı şikâyetleri duyardım!
Üzerimizde ölü toprağı mı var? Çalıştığımız holding binasına
girince hepimizin üzerine tonlarca yük binmiş gibi ağılık çökerdi.
Binadan çıkınca biraz sersemlik yaşar daha sonra da evlerimize
gidip duş aldıktan sonra kendimize gelebilirdik. Ertesi gün yine
aynı hikâye! Peki, ama işimiz fiziksel olarak çok yorucu olmamasına
rağmen bu ağırlık ve yorgunluğu neden yaşıyorduk? Ve neden
hepimizde aynı şikâyetler vardı?
“Açık bir ofiste, yani büyük de olsa tek kapından girilen odada 40
adet bilgisayar, 5 adet televizyon, herkesin cebinde en az bir adet
olmak üzere 40–60 adet cep telefonu bulunan bir ortamda ortalama
8–9 saat geçiriyorduk. Aynı katta ince duvarlarla bölünmüş 7–8 tane
aynı odadan ve binanın hemen her katında aynı manzaran. Ayrıca,
yürüdüğümüz ve oturduğumuz zeminin altından geçen onlarca kablo,
canlı yayın stüdyoları, çatıdaki (iki ayrı operatöre ait) baz
istasyonları da cabası!
İşin aslı hepimiz böyle "ofislerde" çalışmıyor muyuz?
Ben önce sağlık diyerek, işyerimi değiştirdim. Fakat reklâmların
ardındaki gizli gerçekler ve parlak ekranların ardındaki
karanlıklardan yola çıkarak, sağlıklı ve doğal bir yaşam için
araştırmalarıma devam ediyorum.
Geçtiğimiz hafta elime aldığım “Cep Tehlikesi”ni
okuyunca bir kez daha anladım ki o binadan sağ çıktığıma ve halen
ayakta olduğuma binlerce kez şükretmeliyim… Neden mi?
Nedenini “cep tehlikesi” özetliyor! Kitap, günlük hayatımızda
acilen öğrenmemiz gerekenleri bize öğretiyor. Bu bilgilere ekmek ve
su kadar ihtiyacımız olduğunu her sayfayı çevirdikçe daha iyi
anlıyoruz!
“Cep tehlikesi”nin panzehir etkisi!
“Cep Tehlikesi”ni aslında günümüz hayatında etrafımızı saran
"elektromanyetik dalgalar"a karşı bir “panzehir” olarak düşüne
biliriz. Çünkü okumaya başlar başlamaz panzehir etki göstermeye
başlıyor!
Kitabın birinci bölümünde Onkolog Devra Davis’in de dediği gibi,
“Beyninizle Rus ruleti oynamak istemiyorsanız uyarıları dikkate
alın”.
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selim Şeker, iyibilgi ve iyilikgüzellik
okurlarına “Cep Tehlikesi”ni neden yazdığını, çevre ve insan hayatı
için önemini, teknoloji dünyasının satış ve reklâmlardaki
aldatmacalarını, kendimizi nasıl koruyacağımızı ve 'çekim gücü'nün
gerçek yüzünü anlattı.
İşte Prof. Dr. Selim Şeker’in açıklamaları…
“Yüzyılın en büyük icadı elektrik enerjisidir. Aslında içinde
bulunduğumuz çağa elektrik enerjisinin altın çağı da diyebiliriz.
Ancak, bu çağ yeni nesil elektrikli aletlerle beraber
elektromanyetik kirliliği de beraberinde getirdi.
Şu an elektrik olmasa asırlarca geriye taş devrine döneriz. Ancak
elektrik ve elektrikli aletleri kullanırken çok bilinçli olmak
gerekiyor! Mesleğimin getirdiği sorumlulukla uzun yıllar yaptığım
araştırma ve birikimlerimi beşinci kitabım olan "Cep Tehlikesi"nde
tüm Türk halkı ile paylaşıyorum. Elektomanyetik kirlilik giderek
artıyor, medya ve yayın organları küresel ısınmayı haber yapıyor
ama küresel ısınmaya "sebep oldukları" etkenleri içeren haberleri
görmezden geliyor. Farkında olmadan gelecek nesillerin yaşam hakkı
ellerinden alınıyor! Çevre ve insanın doğal hayatını sürdürebilmesi
için yüzyılın icadı kullanılırken doğru ile yanlışın ayırt
edilmesi, bilinçli olunması gerekiyor, böyle olursa zararlar
minumuma indirilebilir. Bu kitapta yapılan yanlışları bilimsel
araştırmalarla ortaya koyarken, çözümleri de verdim. Bir ağaç, bir
kuş, bir çocuk kurtulsa bu bile benim için büyük bir ödül!"
-Hayatımızın olmazsa olmazı haline gelen cep telefonları
çevre ve insanı nasıl tahrip ediyor?
"Elektrik enerjisini kullanan bütün cihazlar görevlerini yaparken
beraberinde kaçınılmaz olarak çevreye elektromanyetik radyasyon
yayıyor. Bu elektromanyetik radyasyon cihazlarda interferaz,
insanlarda ise biyolojik etkiler yapıyor. Örneğin uçaktaki
elektronik sistem, cep telefonu sinyali ile etkileşim yaptığı zaman
uçağın elektronik sistemine ters etki yapıyor ve uçak düşüyor.
Nasıl ki bir sinyal uçağı düşürebiliyorsa insan beynini de benzer
şekilde etkiliyor!
Kitapla ilgili detaylar.