Cemil Çiçek'in yeni anayasa çığlığı
Abone olYeni anayasa sürecinin başındaki isim olan Cemil Çiçek, 4 siyasi partiyi elini taşın altına değil kafasını koymasını istedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek,
Meclis'te, komisyonda yaşanan tartışmaları hatırlatarak 'bunlar mı
anayasayı yapacak' gibi bir havanın yaygınlaşmasına fırsat
verilmemesini istedi.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Mecliste grubu bulunan partilerin yeni
anayasa yapma konusunda ''ben bu işte varım'' dediğini anımsatarak,
''Taşın altına elini koymak mesele değil, kafasını koyması lazım 4
siyasi partinin'' dedi.
Çiçek, 26. Abant Toplantısı'nda ''Yeni Anayasa'nın Çerçevesi''
konusunda konuştu. Hayırlı bir yola çıktıklarına inandığını, doğru
bir yolda olduklarını ifade eden Çiçek, bu nedenle Uzlaşma
Komisyonu üyeleri olarak bu konuyu canlı tutmak adına tüm
Türkiye'yi dolaştıklarını söyledi.
Sadece kadınlar, gençler ve çocukların fikirlerini alabilecekleri
bir ortamı meydana getirmek adına 20 kadar çatı kuruluşunun
organizasyonuyla bunları gerçekleştirdiklerini bildiren Çiçek, uzak
yakın demeden, kimin tertip ettiğine bakmadan, bazen 5-10 dakikalık
toplantı için 500 kilometre yol katettiklerini anlattı.
25 yıldır anayasa uygulamasının pratiğini bilen birisi olarak,
Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacına inandığını söyleyen
Çiçek, ''Şüphesiz yeni bir anayasa her derde deva olmayacak.
Anayasalara bu kadar büyük anlamlar yüklemenin de anlamı yok ama
yeni bir anayasanın önemli ölçüde, sorunların çözümüne katkı
sağlayacağına inanıyorum. Halkın katılımını gerçekten
sağlayabilirsek ve düzgün bir Türkçe ile yazabilirsek, anayasadan
kaynaklanan sorunların büyük kısmını geride bırakırız diye
düşünüyorum'' dedi.
Bu kez bu işi olumlu sonuçlandırmak mecburiyetinde olduklarının
altını çizen Çiçek, ''Yapsak da olur yapmasak da olur anlayışı yok.
Siyaset kurumu olarak mecburiyet olduğunu düşünüyorum. Yapacak
olanlar evvela kendileri inanmalıdır. Kamuoyu baskısıyla bu sürece
katılmak yerine, samimi olarak, Türkiye'nin yeni bir anayasaya
ihtiyacı olduğuna inanarak bu işin içinde olmalıdır'' şeklinde
konuştu.
SUÇLAMA DİLİNDEN KURTULMALIYIZ
Çiçek, 19 Ekim'den bu yana 4 siyasi partinin görevlendirdiği 12
kişiyle iyi bir ortamda çalıştıklarını, bu üyelerin büyük bir
uzlaşı ve samimiyet, hatta arkadaşlık içinde bu işi götürdüğünü
söyledi. Çiçek, ''(Bu kanaate nereden vardın?) derseniz, ilk
toplantılarda herkes birbirine 'Sayın' diye hitap ediyordu. Hatta
konuşurken birbirlerine mesafeliydi ama bugün birbirlerine birinci
isimleriyle hitap eden, 'Sayın'ların kalktığı bir ortama geldik''
dedi.
Yeni anayasa yapılacaksa öncelikle suçlama dilinden kurtulmak
gerektiğini vurgulayan Çiçek, şöyle devam etti:
''İlla da suçlama gerekiyorsa absürt bir tanımım olacak; Herkes
birbirine ne diyecekse desin, geride bırakalım ve işimize bakalım.
Yeni bir anayasa yapacaksak, gerçekten bir bayram havasına ihtiyaç
var. Suçlamalardan ve sertliklerden uzak durmalıyız. Kaba olmayan,
yaralayıcı olmayan, temiz bir dille işleri konuşmamız gerekiyor.
Anayasa gibi en zor ve çetrefilli olan, gerçekten dikkat isteyen
bir konuda kaba ve yaralayıcı olmayan, temiz bir dille işleri
müzakere etmemiz gerekiyor. Toplumun çok önemli bir kesiminin böyle
düşündüğünü, böyle beklediğini ve böyle bir siyaseti özlediğini
biliyorum.
Onun için bu çatı kuruluşlarla beraber ziyaret ettiğim illerde bir
tablo var. 4 siyasi parti bir araya geliyor, çok temiz bir üslupla
konuyu izah ediyor. Büyük meslek örgütleri de bu sürecin yanında.
Eğer bu tabloyu kurumsallaştırabilirsek, hele hele siyasetçiler bu
tablonun ne kadar önemli olduğunun farkına varırsa biz bu anayasayı
yaparız. Ben buna inanıyorum. Başlangıçta belki katılım biraz azdı
ama daha sonraki zamanlarda Türkiye'nin her tarafından 'Bu
toplantıları yapalım' diye talepler geliyor. Herkese bunun için
teşekkür ediyorum. Topluma ümitsizlik pompalayanlar konusunda belki
Meclis'teki kavga görüntüleri de katkı sağlıyor. 'Bunlar mı
anayasayı yapacak' havasının yaygınlaşmamasına özen
gösterilmelidir. Aksi takdirde bu durum, bu anayasanın yapılmasını
istemeyen çevrelere imkan veriyor.''
AKSİ TAKDİRDE BU KONUŞU 30 YIL DAHA TARTIŞIRIZ
Yeni anayasayı yapmak mecburiyetinde olduklarını, ikinci bir
seçeneğin bulunmadığını vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
''Peki yapmazsak ne olur? Hiç uzun konuşmaya gerek yok. Yapmazsak
geriye dönüp 30 yıla bir bakalım. Yaşadığımız gerginliklerin,
sıkıntıların önemli bir kısmının bu anayasadan kaynaklandığını
bilmemiz lazım. Bu sıkıntılar, katmerlenerek devam eder. Herkesin
şikayet ettiği, en başta Mecliste bulunan partilerimizin, sizlerin,
sivil toplumun, meslek örgütlerinin şikayet ettiği bu anayasaya bir
30 yıl daha hayat hakkı tanımış oluruz. Buna hakkımız var mı, bu ne
kadar doğru? Evvela buna herkes, kendi vicdanıyla bir cevap bulmak,
cevap vermek mecburiyetindedir.
30 yıldır anayasa tartışıyoruz. Yapılış şeklini tartıştık,
hükümlerini tartıştık, sıkıntılar çıktı uygulamaya konulduğunda ve
17 defa da değiştirdik. Her 1 senede, 1.5 senede bir anayasa
konusuyla Türkiye'yi meşgul ettik. Dolayıyla eğer bu defa yeni bir
anayasa, elbette bundan çok daha ileri, bununla mukayese
edilmeyecek özellikleri, güzellikleri, tarafınızdan söylenen ki bu
konularda söylem itibariyle genel mutabakat gözüküyor. Özgürlükçü
bir anayasa, demokrasi standardını yükseltecek bir anayasa,
Türkiye'nin uluslararası taahhütlerini karşılayacak bir anayasa,
devletin işleyişini etkin ve verimli hale getirecek, devlet
organları arasında dengeyi doğru dürüst kurmuş bir anayasa. Bu
anayasayı yapmamız gerekiyor. Bütün mesele bunların nasıl
düzenlenirse o hedeflere ulaşılacağı noktasındadır. Bu anayasayı
yapmamaz gerekiyor. Aksi takdirde 30 yıl daha bu konuyu tartışırız.
Peki 30 yıldır neyi tartıştık. Bu anayasanın ne kadar kötü olduğunu
ve nasıl bir antidemokratik yol ve yöntemle yapıldığını
tartıştık.''
TAŞIN ALTINA KAFA KONULMALI
Halkın yüzde 95'inin Meclis'te temsil edildiğini dile getiren
Çiçek, ''4 siyasi parti 'ben bu işte varım' dedi. Taşın altına
elini değil, elini koymak mesele değil, kafasını koyması lazım 4
siyasi partinin. Bu defa bu sorunu çözmek için elini koyması
yetmez. Kafasını bu taşın altına koyup, bu işi başarmak
mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bundan sonraki 30 yılda 'Sen engel
oldun, ben engel oldum' tartışmasıyla 30 yılı heba ederiz.
Enerjimizi, gücümüzü bununla israf etmiş oluruz, buna da hakkımız
yok. Olmadığını düşünüyorum. Artık bunların bir vicdan muhasebesi
yapılarak, bu işin bundan sonraki kısmının değerlendirilmesi
gerekiyor'' diye konuştu.
Vatandaşlardan, sivil toplumdan katılımın arttığını ancak katılımın
yetmediğini ifade eden Çiçek, ''Katılım yetmiyor. Bir de izlenmesi
lazım. Kim izlenecek. Bu 4 siyasi parti izlenecek. Herkesin
karnesini tutun. Herkes, kim ne dedi, nasıl dedi, ne söyledi, neden
oldu, neden olmadı. Toplum bu defa bu işlere şahitlik yapmalıdır.
Dolayısıyla 4 siyasi parti katıldı, evet, meclisteki çoğunluğuna
bakılmaksızın eşit üyeden oluşan, Meclis Başkanlığının başkanlığını
yapmasını istedikleri bir Uzlaşma Komisyonuyla yeni bir anayasa
konusunda ve bu yeni anayasayı da bu Meclisin yapacağı konusunda 4
siyasi partimiz uzlaştı. Halkın katılımıyla, halkın katılımı
yetmiyor, izlemesi gerekiyor'' dedi.
OYLAMA KISMI HALK OYLAMASIDIR
Katılım sürecinin 30 Nisan'a kadar sürdüğünü belirten Çiçek,
şunları kaydetti:
''Elbette ondan sonra da olacaktır. Yani birileri haziran ayında
bir şey söylerse, 'Sen süreyi geçirdin'... Bir hukuk davası takip
etmiyoruz, 'Zamanında delilleri vermedin' deyip, vatandaşın
talebini reddedecek değiliz. Ama önümüzdeki zamanı verimli
kullanmak adına bir kaba takvim yaptık. Dedik ki: 30 Nisan'a kadar
katılın. 1 Mayıs'tan itibaren makul bir süre, gelen görüşler
doğrultusunda anayasanın ilkeleri, çerçevesi, omurgası, bir
yazılımını yapalım. Sonra bu yazdığımız metni sonra tekrar
kamuoyuyla belli bir süre tartışalım. 'Ey vatandaşlar, ey örgütler,
akademik çevreler, siz bize bu görüşleri bildirdiniz. Biz de böyle
bir metin hazırladık ne diyorsunuz' diye. Üçüncü aşama, yani halkla
tartışalım, sonra Meclise gelsin, Mecliste görüşülsün. En son
olarak da halkın onayına sunulsun.
Dolayısıyla o takvimi bir eylem planı olarak kabul edeceksek 1
Mayıs'tan itibaren yazılım, ilke ve çerçeve sürecine girmiş
oluyoruz. Yani katılım kısmı ikinci planda, artık izleme kısmına
geliyoruz. Çalışmaların iyi izlenmesi lazım. Biz de 10 defa anayasa
yapmış bir heyet değiliz. Eksiğimiz olabilecektir. Yanlışımız
olabilecektir. Yanlış anlamalar olacaktır. Konjonktürden, siyasi
tartışmaların sertliğinden bizler de etkilenebiliriz.''
Tıkandıkları noktada vatandaşlardan ve herkesten bu sürece olumlu
katkı vermesini beklediklerini belirten Çiçek, ''Elbette bu süreçte
olumsuzluklar da yaşayacağız. Olumsuzlukları öne çıkararak toplumun
moralini bozmaya çalışmak, çok fazla da faydalı olmaz diye
düşünüyorum. Evet, komisyon olarak 4-5 aşamalı bir takvim ortaya
koyduk ama sizler açısından, kamuoyu açısından da birinci evre
katılım, ikinci izleme ve süreci yakınen takip etme, üçüncü süreç
değerlendirme ve sonuçta da onaylama olarak ben şahsen ifade
ediyorum. Onaylama kısmı, halk oylamasıdır'' diye konuştu.