Cemal'in gösterdiği eleştiri cesareti
Abone olHasan Cemal'in Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ı eleştirmesini, Yeni Şafak yazarı Koray Düzgören, takdir etti. Düzgören, Cemal'in eleştirilerini yapıcı buldu.
Koray Düzgören, başlıklı yazısında Cemal'i beğendiğini
vurguladı.
Hasan Cemal'i çok uzun yıllardır tanırım. Yıllarca birlikte
çalıştık. İyi gazetecidir. Hasan, özellikle 28 Şubat darbesinden
sonraki dönemde sergilediği yaklaşımla farklı bir söylem
geliştirdi.
Yazdığı gazetelerdeki birçok arkadaşının aksine demokrasiden ve
ödünsüz insan haklarından yana tavır koydu. 28 Şubat'ın demokrasi
karşıtı bir darbe olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği serüveninde de açık bir AB yanlısı tavır
sergiledi. Sergilemeye devam ediyor.
Kürt meselesine ilişkin olarak yazdıklarının tamamıyla mutabık
olmasam da farklı arayışlar içinde olduğunu söylemeden geçemem.
Örneğin Kürtler kitabının, bu konuya ilişkin iyi niyetli bir
çalışma olduğunu belirtmeliyim..
Amacım burada Hasan Cemal'in gazeteciliğini tartışmak değil. Onun
son günlerde yazdığı iki yazıdan söz etmek istiyorum.
Bu iki yazı, da Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın
geçenlerde bir toplantıda ayaküstü yaptığı ve hükümetin Irak,
Kıbrıs ve Kürt politikaları ile ilgili açıklamalarıyla
ilgiliydi.
Hasan, bu yazıların ilkinde, general Büyükanıt'ı yetki alanı
dışında olan önemli hükümet meseleleri hakkında demeç verdiği ve bu
konulardaki görüşlerini hükümete anayasal zeminlerde değil de
kamuoyu önünde ilettiği için eleştiriyordu.
Doğrusu, bir süredir general açıklamaları eski önemini kaybetmiş
gibi görünüyordu.
Üstelik de, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, 'Silahlı Kuvvetler
adına konuşma yetkisinin sadece kendisi ve Genelkurmay İkinci
Başkanı'na ait olduğuna' ilişkin bir açıklaması da bildiğimiz
kadarıyla hâlâ geçerli.
General Büyükanıt'ın buna rağmen görev alanının dışındaki politik
konularla ilgili yaptığı açıklamalar bazı çevreleri sevindirmiş
olsa bile, medyada ve hükümet partisi AKP içinde eleştirilere neden
oldu.
Eleştirilerden rahatsız olduğu anlaşılan general Büyükanıt bu kez
askerlere 'yakın' iki Ankara temsilcisi Milliyet'in ve
Cumhuriyet'in Ankara temsilcileri Fikret Bila ve Mustafa Balbay
aracılığı ile yanıt verdi. Açıkladığı konuların kendi görev alanı
içinde olduğunu söyledi. Hatta Kıbrıs'a yaptığı ziyaretten söz
ederken, 'oradaki gelişmelerden üzüntü duyduğunu' söylemeyi de
ihmal etmedi.
Komutan, bir politikacı gibi belli çevrelere mesaj veriyor ve
Kıbrıs meselesinde hükümet tarafından izlenen yolun yani gidişatın
parlak olmadığını ima ediyordu.
Tabii görev alanının dışına çıkarak siyasi polemiğe giren bir
bürokratın üniformalı da olsa tartışılması kaçınılmaz oluyor.
Nitekim Hasan Cemal de, Milliyet ve Cumhuriyet'in Ankara
temsilcileri eliyle komutanın yaptığı açıklamalara yeni bir yazı
ile cevap vermekte gecikmedi..
Ve özetle şunları yazdı:
"Orgeneral Büyükanıt'ın yanıtları iki meslektaşımın, Milliyet ve
Cumhuriyet'in Ankara temsilcileri Fikret Bila'yla Mustafa Balbay'ın
kaleminden geldi.
Komutan şöyle diyordu:
"Terörle mücadele de, Kıbrıs da Kara Kuvvetleri Komutanı olarak
doğrudan görev alanım içinde. Görev alanıma giren konularda soruyla
karşılaşınca yanıtlıyorum, düşüncelerimi açıklıyorum."
Şimdi sormak lazım Komutan'a:
"Büyük Tiyatro'daki törende gazetecilere 'Irak yeniden yapılanıyor.
Bizim söz hakkımız var mı? Yok!' diyen siz değil misiniz? Bu konu
sizin görev alanınız içinde mi? Irak'ın yeniden yapılanmasında
Türkiye'nin söz hakkı konusu kimin görev alanında? Bu konu eğer
sizin görev alanınız içinde yer alıyorsa, Başbakan'la Dışişleri
Bakanı ne yapacaklar o zaman?.."
Yine sormak lazım Komutan'a:
"Gazetecilerle Büyük Tiyatro'da ayaküstü sohbet ederken, 'Bir Irak
politikamız var mı? Yok!' diyen de siz değil misiniz? Türkiye'nin
Irak politikası acaba sizin görev alanınız içinde mi yer alıyor?
Eğer öyleyse, seçilmiş hükümete ne düşecek bu ülkede?"
Üçüncü soru Kıbrıs'la ilgili:
"Kıbrıs'a ilişkin açıklamalarınız da tümüyle siyasal nitelik
taşımıyor mu?"
Son soruya gelince:
"Geçen gün Dışişleri Bakanı Gül de belirtti. Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Özkök daha önce açıklamıştı. Türk Silahlı Kuvvetleri
adına konuşmaya sadece kendisinin ve Genelkurmay İkinci Başkanı
Orgeneral Başbuğ'un yetkili olduğunu söylemişti. Kara Kuvvetleri
Komutanı olarak böylesine hassas, kritik konularda açıklama
yetkisini kendinizde nasıl görüyorsunuz?"
KKK Orgeneral Büyükanıt'a kimse sormamış bu soruları.
Neden?
Bila'yla Balbay meslekte kıdem sahibidirler. Üstelik yalnız
temsilci değil, aynı zamanda ellerinde kalem olan köşe sahibi
gazetecilerdir.
Demek ki bu sorular akıllarına gelmemiş. Yoksa böylesi sorular
artık Ankara gazeteciliği içinde yer almıyor mu?
Olabilir.
Ama bana göre fazla müeddep gazetecilik olmuş..."
Bana gore de Hasan cesaretinin sınırlarını giderek
geliştiriyor.
Bu, Türkiye açısından önemli bir gelişme. Eskiden olsa Hasan da
hemen andıçlanabilirdi.
Mamafih medyada askerlerle ilgili eleştirilere hâlâ hoşgörü ile
yaklaşılmıyor. Hâlâ bu güdümlü gazetecilik anlayışından
vazgeçilmiyor.
Buna rağmen ve Türkiye'de yeniden bir psikolojik savaş ve kuşatma
operasyonunun başlatılmak istendiğine dair birçok belirtinin ortaya
çıktığı bir dönemde, bu tür yazıları alkışlamak lazım.
Ben de bunu yapıyorum.
YAZI:Koray DÜZGÖREN
YENİ ŞAFAK