Cemaatten kasetli intikam!
Abone olKaset savaşlarında şok iddia. Bugün yazarı kasetin hükümete değil cemaate komplo olduğunu iddia etti.
Hükümet ve cemaat arasındaki kaset gerilimi önce
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın sonra da Fethullah Gülen'in
açıklamalarıyla netlik kazanmıştı. Gülen açıklamasında bir ismi bu
komplodan kurtardığını ve daha başka isimlerin de olduğunu
söylüyordu.
Kaset konusuda bugün en çarpıcı iddia Adem Yavuz Arslan'dan
geldi. Bugün si yazarı Arslan "Cemaate kasetli komplo" yazısında
kasedin hükümete değil cemaate bir komplo olduğunu iddia ederek
buna delil olarak da geçmişte yayınlanan kasetlerin kimefayda
sağladığını sorarak gösterdi. İşte o yazı...
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Hocaefendi ya da kişilere yönelik iftira, yalan, karalama olduğunda, hukuk önünde akla karanın ortaya çıkması için çalışıyor.
Cümlenin başına “Cemaat” yazıp geri kalanında her türlü iftirayı akla hayale gelmez komplo teorilerini yazdığınızda ise “hukuk önünde ispat” gibi bir yükümlülüğünüz olmuyor. İftira ve komplolarda bunu tercih edenlerin sayısı hayli fazla.
Mesela geçen bir Ankara temsilcisi, Cemaat’in AK Parti
karşıtlarına ‘ev, araba, arsa’ verdiğini bile
yazdı. Atışın serbest olduğu bir alan
KASETLİ İNTİKAM
Kaset iftirası da böyle. Dershane konusunda demokratik
mekanizmaları kullanarak, kamuoyu oluşturarak haklılığını topluma
izah eden Cemaat’ten intikam “kaset iftirası”
şeklindeki kolay yolla alınmaya çalışılıyor.
“Cemaat’in elinde kaset var” dediğinizde nasıl olsa size dava açılıp, hukuk önünde bu iddiayı ispatlamak zorunda kalma gibi bir durum söz konusu olmuyor. Atış bu yüzden serbest.
İsimsiz bir kaynağa dayandırılıyor
Muhafazakâr insanlarla Cemaat’in arasını açmak için yapılan bu iftiranın benzeri geçmişte, liberallerle Cemaat’in arasını açmak için yapılmıştı.(Daha önce bu köşede o operasyonu yazmıştım)
“Cemaat, Cengiz Çandar, Ahmet Hakan, Ferhat Kentel gibi bir dizi yazar ve akademisyeni tutuklayacak” şeklindeydi o iftira. 2012 model bu iftiraya ilişkin kimse ortaya ne bir delil ne somut bir veri koydu. Bu iddiayı ortaya ilk atan Ali Bayramoğlu da “isimsiz bir kaynağa” dayandırıyordu bilgiyi, şimdi tekrar gündeme getiren Hayko Bağdat da “isimsiz bir kaynağa” dayandırıyor.
Gerçekten de Ankara’da ismini açıklamak istemeyen biri, bu psikolojik harp mamulünü pompalıyor olabilir. Tıpkı şimdi kaset olayında olduğu gibi.
İlkinde bir taşla iki kuş vurulmak istendi. Liberallerden kendilerinin duyduğu rahatsızlığı, Cemaat’le karşı karşıya getirerek bir “kırdırma” taktiğiyle halletmek istediler.
Ancak zaman en iyi ilaç oldu ve iddia edilen
“tutuklamaya” ait hiç kimse ortaya tek bir delil
parçası, somut veri koyamadı. Sonunda Cengiz Çandar, Hasan Cemal
gibi liberal isimlerin kimin nasıl hedefi olduğunu, köşelerden
nasıl boy hedefi haline getirildiğini, bazı gazetelerde adeta
üzerlerine çarpı konulduğunu gördük.
KASETTEN FAYDA SAĞLAYANLAR
ORTADA
Kaset mevzusunda da ortada bir heyula dolaştırılıyor. Geçmişte yayınlanan Baykal kasetinde de MHP kasetlerinde de bu kasetlerden fayda sağlayanlara bakmak yeterli. Bahçeli ve Baykal’ın konuyla ilgili beyanları da ortada.
“Yok sayıldığı” ifade edilen 2004 MGK Kararı’nda “Cemaat’i bitirmeye yönelik alınacak tedbirler arasında ‘psikolojik harp unsurlarına’ özel önem verilmesi” isteniyordu.
Liberallerle Cemaat’in arasını açmak için uydurulan “tutuklanacaklar” propagandası ile muhafa-zakârlarla Cemaat’in arasını açmak için uydurulan “kaset” propagandası hangi psikolojik harp mahfili tarafından üretilmiş olabilir? Bu kaset şayiasını ortaya atanların canhıraş biçimde savundukları kurumlara bakılabilir.