Cemaatin karakutusuna sorulan en kilit soru
Abone olMilliyet gazetesi yazarı Tolga Şardan, bugünkü köşesinde cemaatin karakutusu Ali Fuat Yılmazer'in Dink cinayeti sorgusundaki ifadesinin detaylarını yazdı.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Hrant Dink suikastını soruşturan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı,
geçen hafta Emekli Emniyet Müdür Ali Fuat Yılmazer'in ifadesine
başvurdu.
Halen; usulsüz telefon dinlemelerine yönelik soruşturma
kapsamında Silivri Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Yılmazer,
Savcı Yusuf Hakkı Doğan'ın sorularını 16 sayfalık ifade ile
yanıtladı.
O ifadenin detaylarını bugünkü köşesine taşıyan Milliyet gazetesi
yazarı Tolga Şardan, cemaatin kara kutusu olarak anılan Ali Fuat
Yılmaz'e sorulan en kilit soruyu ve Dink cinayetiyle bağlantılarını
yazdı.
"İfadenin bütününe bakıldığında kritik sorular yönelten
savcı Doğan'ın dersini iyi çalıştığını söylemek mümkün"
yorumunda bulunan Şardan, "Savcı Doğan, Yılmazer'e, kanımca
en kritik soruyu ifadenin en sonunda sormuş" dedi ve
şunları yazdı:
"...
Bir dönem İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan
Güler'e görevi bırakmasını sağlamak amacıyla baskı yapılıp
yapılmadığı sorusunu yönelterek aslında Dink suikastında önemli bir
açılımı sağlamaya çalışıyor.
Bu açılımı, 2003'den bugüne kadar olan süreci anımsatarak
aralayalım:
'2002'de seçimleri kazanan AK Parti, İstanbul'a vali olarak
Samsun'dan Muammer Güler'i, Emniyet müdürü olarak da Sivas'tan
Celalettin Cerrah'ı atadı. Alt kadroların düzenlemesi
kapsamında İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne ise
Şanlıurfa'dan Alamet ilhan Güler getirildi.
Güler'in Şanlıurfa'daki yardımcısı ise 2001'de Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'ndan Şanlıurfa'ya
gönderilen Ali Fuat Yılmazer'di!
Güler'in İstanbul'a gitmesinin ardından Şanlıurfa'da şube müdürü
olan Yılmazer, 2005'de Ankara'daki İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na
yeniden döndü. Yılmazer, geri dönüş sonrasında dairenin,
"Türkiye'deki irticai faaliyetler, dini akımlar ve sağ
faaliyetlerin" takibinden sorumlu "C"
şubesine müdür yapıldı.
TUNCAY GÜNEY'İN
İFADELERİ
2003'deki sinagog patlamalarıyla sarsılan İstanbul Emniyeti, sonra
durumu düzeltti. Ancak, bu kez de 2001'de Tuncay Güney'in polise
verdiği ifadeler doğrultusunda Ergenekon soruşturmasının hazırlığı
başladı. Bu arada yaşanan Danıştay saldırısı sonrasında özellikle
emekli askerlere yönelik takipler ve çalışmalar Ankara Emniyeti ve
İstihbarat Dairesi'nce yürütülürken, İstanbul Emniyeti ilgili
olarak vermediği gerekçesiyle "olumsuz"
değerlendirmeler yapılmaya başlandı.
GÜLER'İN İPİ ÇEKİLDİ
Özellikle hükümet ve İçişleri Bakanlığındaki bu değerlendirmeler
sonrasında mevcut şube müdürü Ahmet İlhan Güler'in değiştirilmesi
gündeme geldi. Güler, bu süreçte Ankara'ya giderek dairenin iki
önemli ismi Recep Güven ve Coşkun Çakar ile görüştü. Her iki
yönetici Güler'e, kendisiyle İstanbul'da çalışmak istenmediğini, bu
nedenle İzmir'e kaydırılacağını bildirdi.
Güler, bu kez daire başkanı Ramazan Akyürek ile evinde
görüştü. Yılmazer'in ifadesinde verdiği bilgiye göre; Akyürek,
Güler'e "Doğrudur. Arkadaşlar öyle istiyor, onlar ne derse
olacak" yanıtını verdi.
Akyürek, Güler'e, "bazı çalışmalar yapılacak, senin izmir'e
geçmen uygun olacak" telkininde bulundu.
Geçmişten beri birlikte çalışan ekibin kendisini tasfiye edeceğini
anlayan Güler, İstanbul'a dönerek gelişmeleri Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah'a aktardı. Cerrah'ın yaptığı girişimler
sonrasında Güler'in ataması geçici olarak durduruldu. Güler'in
yerine getirilmesi planlanan isim ise bugün usulsüz telefon
dinlemeleri iddiasıyla hakkında adli soruşturma yürütülen dönemin
İzmir Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Hasan Ali Okan'dı.
DİNK SUİKASTIYLA GİTTİ
Ergenekon soruşturması henüz başlamamıştı ancak 19 Ocak 2007'de
Hrant Dink öldürüldü. Suikastle ilgili adli ve idari soruşturmalar
kapsamında daha önce İzmir'e atanmaya direnen Güler, Dink'in
öldürülmesinde ihmali olduğu gerekçesiyle açığa alınarak görevden
el çektirildi. Böylece, makam boşaltılarak Ergenekon süreci için
ilk adım atıldı.
Bu arada 2009'da Celalettin Cerrah, Osmaniye Valisi olarak terfi
ettirilerek görevden alınırken, yerine İzmir'den yılların tecrübeli
ismi Hüseyin Okan ise İzmir'de kalmayı tercih etti. Okan
gelmeyince, Güler'in boşalttığı koltuğa İstihbarat Dairesi'nde
"C" Şube Müdürü olan ve adı İstanbul için hiç
gündeme gelmeyen Ali Fuat Yılmazer, dönemin İçişleri Bakanı Beşir
Atalay'ın onayıyla oturdu. "C" Şube müdürüyken
Ergenekon soruşturmalarının hazırlıklarını bizzat yürüten Yılmazer,
İstanbul'a atandıktan sonra 12 Haziran 2007 günü Ergenekon
soruşturması için düğmeye bastı. Cerrah, yaklaşık iki yıl
Yılmazer'le çalışmak zorunda kaldı.
İSTANBUL'DA YILMAZER
Yılmazer, İstanbul'da pek çok operasyon yürüttü ancak MİT'e yönelik
adli soruşturma sonrasında görevinden alındı. Okan ise aynı
süreçte İzmir'de casusluk ve polis müdürlerine yönelik
soruşturmalarda görev alıp yürüttü.
Okan, daha sonra Ömer Altıparmak'ın İstihbarat Dairesi Başkanı
olmasının ardından yaptığı teklifi kabul ederek Ankara'ya
Altıparmak'm yardımcısı olarak gelmeyi tercih etti. Bir dönem
Ergenekon ve Casusluk soruşturmasını yürütmek için özel oluşturulan
bu ekip, bugün adli soruşturmalarla boğuşuyor.
Altıparmak emekli oldu ancak usulsüz telefon dinlemeleri nedeniyle
yargılanıyor. Ayrıca Başbakanlık'taki bulunan gizli dinleme cihazı
soruşturması kapsamında müfettişlere "şüpheli"
sıfatıyla ifade verdi. Okan ve Yılmazer de yine benzer
telekulak iddiaları çerçevesinde yargılanıyor.
Yılmazer'e ifadesinde; görünürde Dink'in öldürülmesiyle hiç ilgisi
olmayan bir soruyu yönelten Savcı Doğan, kanımca bu sürecin peşini
bırakmayacak.
Ve eskilerin deyimiyle, "bu hamur daha çok su
çekecek..."