Cemaatin eski yazarı cemaati kendi silahı ile vurdu: Yolsuzluk!
Abone olCemaat ile bağlarını kopartarak hükümetten yana saf tutan Ahmet Taşgetiren Cemaati kendi silahı ile vurdu ve yolsuzluk yapmakla suçladı...
İNTERNETHABER.COM
Uzun yıllar Gülen Cemaati'nin yayın organlarında
yazan ancak cemaat ile AK Parti kavgasında
hükümetten yana tutum alarak Bugün sinden ayrılan Ahmet
Taşgetiren Star'daki köşesinde cemaati kendi silahı ile
vurdu ve yolsuzluk suçlamasında bulundu.
AK PARTİ EN KURAL DIŞI AVANTAJLARI CEMAATE SAĞLADI!
"Yolsuzluk söylemi, Camia’nın maalesef, kolayca suç üretme yöntemine daha çok denk düşüyor." diyen Taşgetiren "Ak Parti iktidarının, adı yolsuzluk mudur nedir bilmem, ama geçmiş yıllarda “en kural dışı avantajlar”ı Camia’ya sağladığından en küçük bir kuşkum yok." diye yazdı.
İşte Taşgetiren'in yazısındaki ilgili bölüm:
Açık söyleyeyim: Ben Camia’nın yolsuzluk vs üzerinden bir savaş
dili geliştirmesinin son derece temelsiz ve üretilmiş bir durum
olduğu kanaatindeyim. Şunu söylüyorum: Ak Parti iktidarının, adı
yolsuzluk mudur nedir bilmem, ama geçmiş yıllarda “en kural dışı
avantajlar”ı Camia’ya sağladığından en küçük bir kuşkum yok.
Yolsuzluk söylemi, Camia’nın maalesef, kolayca suç üretme yöntemine
daha çok denk düşüyor.
Bu kanaate varmak için çok basit bir gerekçem var: Camia’nın
tavrına tepki olarak Camia medyasından ayrılmamdan sonra üretilen
yalanlar. Hatta daha Bugün’de yazarken küçük eleştirilerim
karşısında gelen “Pirincin içindeki taş” suçlamaları... Ayrıldıktan
sonra bilmem kaç bin dolara saf değiştirme, hatta MI6 ile
irtibatlandırma hayasızlıkları...
Acaba Tayyip Erdoğan’a ne yapıldı da, adamın yüreğine oturdu?
Evinin ve ofisinin dinlenmesi, sonra Dışişleri Bakanlığının
dinlenmesi, sonra TIR olayları, sonra ya da en başta Hakan Fidan’a
yönelik operasyon, sonra mut’a ve büyülenme safsataları, sonra,
Soma’dan çıkarılan “zulme karşı ilahi ikaz” kehanetleri,
sonra, sonra, sonra...
Tayyip Erdoğan’a “Neden?” diye soramıyorum. Çünkü, onu o duygulara
iten çok sarsıcı şeyler bulunabileceği ihtimalini yok
farzedemiyorum.
Bu oyun “Dindar” bir topluluğun oyunu olamaz, diyorum içimden. Akıl
tutulmalarını ibretle izliyorum. “Tayyip Erdoğan’ın misyonu ile
savaşmak için başka oyunlar devreye girmiş olmalı” düşüncesini
reddedemiyorum.
Dindarlığınıza sözüm yok, üstü çizilemez, ama bu oyun oyun
değil.