İNTERNETHABER- Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Avrupa'yı Gülen cemaati konusunda
uyardı. Masonik bir yapıya sahip olan cemaatin, devletin asli
unsurlarına gizlendiğini anlatan Akdoğan, buna rağmen mücadelenin
devam ettiğini söyledi.
"Paralel yapı"nın devletin gücünü kullanarak, komplolar
kurduğunu ifade eden Akdoğan, cemaatin toplumsal desteğini
kaybettiğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Habertürk'te Ankara temsilcisi
Veyis Ateş'in sorularını cevapladı. Programın ilk bölümünde
Paris'te yaşanan saldırıyı değerlendiren Akdoğan, Türkiye'nin
ilkesel olarak tavrını, olay gerçekleşir gerçekleşmez ortaya
koyduğunu söyledi. Türkiye'nin terörün her türlüsünü kategorik
olarak kınadığını anlatan Akdoğan, "Türkiye'nin pozisyonu nettir.
Olay olur olmaz kınadık ve terörün her türlüsünü kategorik olarak
kınar. Kimden gelirse ve kime karşı olursa olsun. Bu ilkesel bir
tavırdır. Olay olur olmaz biz bu tavrı ortaya koyduk." diye
konuştu. Akdoğan canlı yayında şunları söyledi;
"Öncelikle bu işin mağduru biziz. Her gün, her hafta İslam
dünyasında kurbanlar veriliyor. Aynı dakikalarda Sana'da saldırı
oldu 40'a yakın kişi öldü. Bir gün sonra Nijerya'da iki bin kişi
öldü. Bu işin mağduru öncelikle biziz. Bizim kanımız akıyor, biz
canımızı kaybediyoruz. Algı operasyonlarında biz
kaybediyoruz.
İki türlü mağduriyet yaşanıyor. İslam dünyası hem bu algı
operasyonlarından yara alıyor, hem de bu saldırılar karşısında kan
dökülüyor. Bahsettiğimiz ilkeleri saydım. İslam dünyasında
kan akıyor. Avrupa'da bir eylem olunca yer yerinde oynuyor. Ama biz
kurban olduğumuzda aynı desteğin gelişmesi gerekir. Burada
kesinlikle savunmacı yaklaşım doğru değildir. Bu tür saldırıların
asıl mağduru İslam ülkelerindedir. İstanbul'da olduğun da Yemen'de
olduğu zaman da dünya Türkiye'nin yanında olmalıdır.
"İSLAMOFOBİ TÜRKİYE'DE ZEMİN BULUYOR"
Bir şekilde peşin hükümle suçlama var. AK Parti iktidarı,
felsefesi bunun tam karşısındadır, şiddetin. İslam ve demokrasinin
bir arada götürüleceğini gösteren ve bu çoğulcu anlayışın, siyasi
kültürünü kabul eden ve uygulayan bir modeldir AK Parti, son dönem
de Türkiye'dir. Bir şekilde bu saldırıların Türkiye ile
ilişkilendirilmesi bizi üzüyor. Genelde hükümeti
zayıflatmaya yönelik zamanla da Türkiye'yi baskılamaya yönelik bir
operasyon görüyoruz. Bir şekilde Türkiye'ye ayar verilmeye
çalışılıyor. Burada konsorsiyum şeklinde bir algı
operasyonu yürütüldüğünü götürüyoruz. Eksen kayması
propagandası, terör örgütlerine destek veriliyor gibi
propagandaları görüyoruz. Farklı ülkelerin buna destek
verebildiğini görüyoruz. Mısır darbesi, Suriye meselesine
Türkiye'nin daha protest yaklaşması rahatsız ediyor.
"ORTADOĞU'DA ARAP BAHARI TERSİNE
DÖNDÜ"
Ortadoğu'da bir dalga var. Ve bunu sadece Türkiye eleştiriyor.
Bugün bir bataklık durumu varsa bu bir sonuçtur. Burada bir
demokrasi korkusu var. İsrail bunun bir ayağıdır. İsrail'in halkın
iradesinin yansımasından rahatsızlık duyduğunu biliyoruz. Bu iki
anlayış Arap Baharı'nı tersine çevirdi. İsrail'in şımarıklıklarına
göz yumulması gibi sorunlar birikti birikti ve bu tür sonuçlar
ortaya çıktı. Bunlar bu terör örgütlerinin çıkışını haklı
göstermez. Bunu çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. Dünyada genel
bir terör tanımı var. Masumlara yönelik eylemler terör eylemleri
olarak algılanıyor. Kişinin statüsüne bakılmaksızın bu tür
eylemler, keyfi biçimde insanların katleten eylemler terör
eylemleridir. Silahın namlusunun kime döneceği belli olmaz.
Amaca ulaşmak için her türlü yolu mübah gören bir anlayışın
ürünüdür. Bu hastalıklı anlayış çeşitli şekillerde karşımıza
çıkabilir. Türlü kumpaslar kurarak, onların hayatını
mahveden bir anlayışın ürünüdür. İslam dünyasının bunu
değerlendirip reddetmesi gerekiyor.
"HASTALIKLI ANLAYIŞIN ÜRÜNÜDÜR"
Türkiye'de paralel yapı da dahil bu düşüncenin ürünüdür ve
kategorik olarak İslam dünyasının bu anlayışları reddetmesi
gerekiyor.
Ortadoğu'da Batı'nın uyguladığı paradigma çöktü. Bugün Irak'ta
her gün bir kaç yüz kişi öldürülüyorsa veya Suriye'de artık farklı
tonda diyelim, birbirlerini öldürüyorlarsa burada bir sorun vardır.
Bunların kullanılması, istihbarat örgütlerinin tarafından
yönledirilmesi gibi komplolarla açıklık getirilebilir. Buna rağmen
İslam dünyasının bunu düşünmesi, eleştirmesi ve sorgulaması
gerekiyor.
"ZULÜM SÜRDÜRÜLEMEZ"
Uluslararası cok ciddi bir algı operasyonuna maruz kaldığımızı
düşünüyoruz. İşte otoriteleşme, eksen kayması ve terör örgütlerine
yardım gibi bir takım söylemler var. Nerelerde ne gibi lobi
çalışması yaptıklarını biliyoruz. MİT TIR'ı olayı nedir.
Kendi ülkeni, terör örgütüne yardım yapıyor gibi göstermenin anlamı
nedir? Amaca ulaşmak için her yolu mübah görüyorsanız
ortalıkta hastalıklı bir durum vardır. O insanların da aileleri
var, çocukları var, kariyerleri var. İnsanın izzetini yok etmek onu
yok etmekle birdir. Bu kabul edilebilir birşey değildir. Zaten
zulüm sürdürülemez ve patlak veriyor. Ortada çok ciddi bir şey var.
Tüm gücün merkezinde ben varım deyip herkesi kullanabilecek bir
piyon olarak görürseniz böyle duvara toslarsınız.
"BU DEVLET MESELESİDİR"
Bu AK Parti'nin mücadelesi değildir, bu devlet meselesidir. Bu
yüzden bunu bir partinin meselesi olarak görmemek lazım. Bu
mücadele hukuk zemininde yürütülecektir. Bu hastalıklı yapıya
mercek tutulması en önemli kazanımdır.
"MASONİK BİR YAPI GİBİ"
Ciddi bir mesafe aldığımızı söyleyebiliriz. Masonik bir yapı
gibi çok farklı şekilde olabiliyor. Her yolu mübah gördükleri için
farklı kisvelerde yaşamını yürütelibiliyorlar. Bu yapı devlete
nüfus ederek, devlet mekanizmalarını kullanıyor. Ortada hukuk
sistemi var, onu kullanıyor ve onun mekanizması üzerinden bir takım
çevrelere operasyon yapılıyor. Devletin gücünü kullanarak vatandaşa
operasyon çekiyor. Bu gerçekten çok ciddi bir durumdur. Bunu
Avrupa'nın da çok iyi anlaması gerekiyor. Ortada hayalet bir örgüt
var. Seçimle gelip gidiyor, siyaset yapıyor ama karşısında hayalet
bir yapı var. Zaten diğeri olursa Türkiye'de ne hukuk kalır ne
demokrasi kalır. Ülkenin geleceğine ben vereceğim anlayışıdır ki bu
hukuk katledilerek, bireylerin hakları çiğneniyor.
Önemli mesafe alındığını düşünüyorum. Bu yapıpıp deşifre
olması ve top yekün bir mücade kararı alınması önemli bir
kazanımdır.
KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ
Dışarıdakilere ihtiyaç bırakmadan kendi ülkesini karalamakta
çok başarılı. Yani Suriye senin uçağını düşürdüğünde sizi suçluyor
siz karşılık verdiğiniz de yine sizi suçluyor. Yani her durumda
sizi suçluyor.
TV'yi izleyenler görüyor. Bir sorun yaşanıyor ve orada polis
müdahale ediyor. Bu tür yorumların yapılmasının Türkiye'ye hiçbir
faydası yoktur. Felaket tellalığı yapmak doğru bir siyaset anlayışı
değildir. Kobani'de yaşanan olaylar ve 6-7 Ekim'de yaşanan olaylar
çok önemlidir. Cizre'deki olay bunların yanında çok küçük bir
hadisedir. Bunları küçük gördüğümden söylemiyorum; ancak devletin
gücü ve kurdeti bu sorunu çözecek mahiyettedir. Kamu düzeninin
sağlanması için devlet gerekeni yapacaktır. Çözüm süreci vardır
diye bu olayları görmezlikten gelmek gibi bir durum kesinlikle söz
konusu değildir. Bu yüzden buradan felaket tellalığı yapmak doğru
bir hareket değildir.
Kamu güvenliği konusunda çağrılarımız vardır. Çözüm süreci
hassasiyetleri bakımından HDP'ye böyle bir çağrı yapmamız, uyarımız
olabilir. Bunu onlardan beklemiyoruz. Devletin gücü bunları
sağlayabilecek güçtedir.
ÇÖZÜM SÜRECİNDEKİ İKİ PARADİGMA
İki parametre çok önemlidir. Birincisi kamu güvenliği
sağlanacaktır. İkincisi de süreçte bölgedeki STK'lar ve toplumsal
destek önemlidir. Toplumsal desteğin üst seviyede durması, bize
olan güvendir. Bu güven Recep Tayyip Erdoğan'a olan güvendir. Şu
anda AK Parti'ye olan güvenle süreç bu noktaya gelmiştir. Hiç
olmadık kadar tünelin ucundaki ışık görünmektedir.
Biz Türkiye'nin birliği için bu süreci başlattık. Bunu
söyleyen arkadaşlar oralara gidebiliyor mu? İşte gidemessiniz dedik
gittiler Valiliğin önünde açıklama yaptılar. Neden parti binasında
açıklama yapmadılar? Yok çünkü orada teşkilatları.
Bu karşımızdaki yapı, sorun çözülür ya da çözülmez ama siyasi
mücadelemiz devam edecek. Yoksa oturduk ve anlaştıkla bitmiyor.
Bunun siyasi uzantılarıyla mücadelemiz elbet devam edecek. Parti
binası yakılan biziz. Her bir vatan toprağında, siyaseten var
olmaya çalışıyoruz. Türkiye bölünüyor diyenlere söylüyorum siz
yoksunuz o yüzden bölünüyor. Biz orada bunun için varız. Bu sorunun
üzerine çok boyutlu gittik biz."
TRT ŞEŞ'İN İSMİNİN DEĞİŞMESİ
TRT Şeş yazmıyor orada. Eğer buna Kürtçe bir isim verecekseniz o
zaman TRT Kürdi diyelim. Buradaki amaç daha iyi anlaşılması
içindir.
"HAREKETİN LİDERİ ERDOĞAN'DIR"
Zihin ve felsefe olarak gerçekten çok çalışkan ve dürüst bir insan.
Sayın Cumhurbaşkanımızı tarif etmeme gerek yok. Karizmatik bir
liderdir. Hepimiz siyasi bir harekettir. Bu hareketin lideri Sayın
Erdoğan'dır. AK Parti'nin lideri Sayın Davutoğlu'dur. Bu siyasi
hareketin kurucu lideri ve siyasi hareketin lideri olarak
baktığımızda Sayın Erdoğan'ın çok önemli bir figür olduğunu
düşünüyorum. Bizim ilişkimiz makamlara bağlı değildir. Bunu
önemsiyorum. Sayın Genel Başkanımız başkanlığında çok daha büyük
başarılara imza atacaktır."