Cemaat yazarından cemaate eleştiri
Abone olDershane kavgasında uzlaşımcı tavırları nedeniyle cemaatteki bir kesimden tepki çeken Taşgetiren operasyon için cemaati eleştirdi.
Hükümet ve cemaat kavgasında iki tarafı da zaman zaman
eleştiren ve uzlaşımcı tavır alan Ahmet Taşgetiren cemaatteki bazı
isimler tarafından "pirincin içindeki taş" olarak
nitelendirilmişti.
Cemaate yakınlığıyla bilinen Bugün si yazarı Taşgetiren bugünkü
yazısında operasyonun aslında en çok hizmeti vuracağını söyleyerek
eleştirdi. Cemaat yazarlarının operasyona sahip çıkmasını eleştiren
yazar hükümetten habersiz yapılan operasyonla Erdoğan'a bedel
ödetildiğini savundu.
Bu operasyonla "Biz öyle bir gücüz ki sizin
damarlarınızda dolaşırız da haberiniz olmaz" mesajnın
verildeğini söyleyen yazar şöyle devam etti:
Bu operasyonun Hizmet'in üstünde kalması durumunda ortaya çıkacak
sonucu tahmin edebiliyor musunuz?
Diyelim iktidarda CHP var ve onun başbakanı, bir yıl süreyle ülkesinde sürdürülen
Taşgetiren aslında İsrail ve
Amerika'nın intikam aldığını cemaatin de bundan istifade bedel
ödettiğini söyledi: Belki de Amerika-İsrail bloku, Türkiye'nin
İran'la ambargoyu delen ilişkilerinden dolayı intikam almaktadır,
gelip iş hükümet-Hizmet ilişkisinin savaşa dönüşmesiyle
sonuçlanmaktadır. Akıl alır gibi değil. İster Hizmet'in aldığı
yarayı düşünün, ister hükümetin aldığı yarayı ya da Tayyip
Erdoğan'a operasyon çekilmesini düşünün, neresinden baksanız
kazananı olmayan bir hadise ile karşı karşıyayız. Diyelim yolsuzluk söz konusu. Bu, bütün
kademeler kirlendi ise bile, Başbakan'a bildirilmesi gereken bir
durum değil mi? Haaa, Başbakan'ı da sollamak, ona da güvenmemek ve
bedel ödetmek... Demek birileri o safhaya gelindiğine karar vermiş
oluyor. |
bir soruşturmadan haberdar edilmiyor. Nasıl bir şey bu?
Yargıdan birkaç kişi, emniyetten birkaç kişi ile bakanları, muhtemelen Başbakan'ı bile dinleme alanı içine alıyor, İçişleri Bakanı'nın kendi emri altındaki polislerin ne yaptığından haberi olmuyor, Emniyet Genel Müdürü'nün haberi olmuyor, MİT'in haberi olmuyor, İstanbul Emniyet Müdürü'nün haberi olmuyor... Böyle bir durumu CHP'li bir hükümet normal karşılar mı?
Bu durum, başbakanların darbe girişiminden sabah kapıları askerler tarafından çalındığında haberinin olduğu günlerden çok farklı bir şey midir?
Bu öncelikle Başbakan'a, sonra bütün hükümete, sonra güvenlik bürokrasisine atılmış bir çalımdan başka bir şey midir?
Böyle bir operasyonun Cemaat'e-Hizmet'e mal edilmesi kadar
Hizmet'i zora sokacak bir durum olabilir mi?
HİZMET MEDYASI SAHİP
ÇIKMAMALI
Taşgetiren cemaate yakın yazarların savcıları savunmasıyla
operasyona sahip çıktığını belirtti:
Hizmet medyasından arkadaşlarımızın belki de en çok "Savcılar hep doğru yaptı" gibi yorumlarla böyle bir operasyona sahiplik görüntüsü vermemesi gerekir.
Soruyu şöyle koyalım ortaya:
-Bu operasyon diyelim Hizmet'e bağlı emniyet-yargı grubunun işidir
ve Hocaefendi'nin bilgisi dahilindedir. Bunun ne anlama geldiğini
düşünün bir.
-Ve diyelim bu operasyon Hizmet'e bağlı emniyet-yargı grubunun işidir ve Hocaefendi'nin bilgisi dışında gerçekleşmiştir. Ya bu ne anlama gelirdi?
Ne yazık ki yaşanan ortamda bu tür işlerde Hizmet "olağan şüpheli" muamelesi görmektedir.
AMERİKA-İSRAİL BLOKU İNTİKAM ALIYOR
Belki de Amerika-İsrail bloku, Türkiye'nin İran'la ambargoyu delen ilişkilerinden dolayı intikam almaktadır, gelip iş hükümet-Hizmet ilişkisinin savaşa dönüşmesiyle sonuçlanmaktadır. Akıl alır gibi değil. İster Hizmet'in aldığı yarayı düşünün, ister hükümetin aldığı yarayı ya da Tayyip Erdoğan'a operasyon çekilmesini düşünün, neresinden baksanız kazananı olmayan bir hadise ile karşı karşıyayız.
Diyelim yolsuzluk söz konusu. Bu, bütün kademeler kirlendi ise bile, Başbakan'a bildirilmesi gereken bir durum değil mi? Haaa, Başbakan'ı da sollamak, ona da güvenmemek ve bedel ödetmek... Demek birileri o safhaya gelindiğine karar vermiş oluyor.
HANGİ DEVLETİN PARMAĞI VAR
Hüseyin Gülerce Hizmet'e yönelik işaretlerin önünü kesmek için "Bu işin içinde devletin parmağı olabilir" gibi bir tweet atıyor.
İlginç bir yaklaşım bu. İlk akla gelen "Acaba hangi devlet" sorusu tabii ki.
"Diktatör" diye nitelenebilecek kadar muktedir bir adam olan Başbakan Erdoğan'a karşı yürütülen operasyona bakar mısınız?
Amerika'ya kızdık, birçok ülkenin liderlerini, bu arada bizim liderlerimizi de dinleme ağı içine aldığı için.
Kendi ülkemizde emniyet birimlerimiz ruhumuzu okuyor, ne diyeceğiz? Yargıdan birileri buna imkan hazırlıyor, yargı bağımsızlığı olarak mı algılayacağız bunu?
Yolsuzluk... Evet, yolsuzluğa karşı, nereye kadar gidilecekse gidilsin.
Ama şu operasyonda en kolay söylenecek olan söz bu.
Operasyonun devlet hiyerarşisine karşı nanik yapan boyutu, belki de en büyük yönetim yolsuzluğu niteliği taşıyor.
Ben şu sıralar en çok "Hangi tavır Hizmet adına ve kim Hizmet
adına hareket ediyor" sorusunu soruyorum. Sorayım: "Benim bu yazım
mı Hizmet'i koruma niyeti taşıyor, yoksa yolsuzluk operasyonunda
rol alan yargı-emniyet birimlerinin hükümete çalım atan hamlesi
mi?"
-