Cemaat meğer bu yüzden düğmeye basmış
Abone olCemaat hükümete düzenlediği yolsuzluk operasyonu ile kendi ayağına mı sıktı? Vatan yazarı Ruşen Çakır'dan çarpıcı analiz.
Cemaat ile Hükümet arasındaki
dershaneler ile başlayan savaş yolsuzluk ve görevden alma
fırtınasına döndü.
Cemaat hükümeti 'yolsuzluk'la vurmaya
çalışırken, hükümette 'paralel devlet' dediği hizmet hareketinin
elemanları devletten atıyor.
Peki bu savaşın sonu ne olur?
Cemaatin hamlesi kendi ayağına sıkmak mıydı?
OPERASYON YEMEMEK İÇİN
Mİ?
Vatan yazarı Ruşen Çakır, son tabloyu yorumladı ve "Cemaat denizin
ortasında gemileri yaktı" diyerek durumu özetledi. Peki ama Cemaat
neden böyle bir adım attı. Bu noktada Ahmet Şık'ın bir sözüne önem
atfediyor Çakır...
Şık'ın iddiasına göre "Kendisine yönelik örgüt davasını
bilen cemaat, operasyonu öne aldı. Cemaat, hırsızlığı ortaya
çıkarınca bize örgüt muamelesi yapıyorlar" diyecek.
BU OPERASYON GÜLEN'DEN HABERSİZ
DEĞİL
İşte Çakır'ın analizi ile ne oluyor sorusunun cevabı;
Topyekûn savaş Görüldüğü gibi, hükümetin cemaate sınırlı bir cevap
mı vereceği, yoksa topyekûn savaş konseptiyle mi hareket edeceği
sorusu hayati bir önem taşıyor. İkinci şıkkın, yani
topyekûn savaş stratejisinin öne çıkması kimseyi
şaşırtmasın, zira 17 Aralıkla cemaatin hükümete karşı böyle bir
stratejinin startını verdiğini gördük. Hükümete yönelik böylesine
yıpratıcı bir operasyonun Fethullah Gülen'den habersiz yapılması
ihtimalinin çok yüksek olmadığı kanısındayım; anladığım kadarıyla
Başbakan dâhil hükümet çevreleri de benzer bir görüşte.
CEMAAT DAVAYI BİLDİĞİ İÇİN OPERASYONU ÖNE
ALDI
İkinci hayati bir soru, karar vermesi hâlinde hükümetin böyle bir
stratejiyi hayata geçirmesine elverişli bir zemine sahip olup
olmadığıdır. Şurası kesin: 17 Aralık operasyonunun ardından cemaate
karşı atılacak her adım, hükümetin yolsuzluğu örtme çabası olarak
görülüp gösterilecek.
Bu açıdan Ahmet Şık'ın 32. Gün'deki "Kendisine yönelik
örgüt davasını bilen cemaat, operasyonu öne aldı. Cemaat,
hırsızlığı ortaya çıkarınca bize örgüt muamelesi
yapıyorlar" diyecek" sözlerini önemsemek lazım.
CEMAAT YALNIZLAŞIYOR
Cemaatin yalnızlaşması Tekrar "zemin" konusuna dönecek olursak,
hükümetin Türkiye'deki muhafazakâr kesimin çoğunluğunu, cemaate
karşı topyekûn bir stratejiye ikna etmekte fazla zorlanacağını
düşünmüyorum. Zira Gülen'in Mavi Marmara olayındaki tutumu, MİT
krizi gibi AKP hükümetini zor durumda bırakan her adımı, cemaatin
ülkenin diğer dindar kesiminin büyük kısmıyla arasının açılmasına
sebep oldu. Tam da yerel seçimler öncesine denk gelen ve AKP'de
şimdiden ölümcül yaralara yol açan 17 Aralık operasyonuyla birlikte
cemaatin sadece AKP ile değil İslami kesimin ciddi bir bölümüyle de
bağlarım koparttığını söyleyebiliriz. Gülen hareketinin Türkiye'de
yalnızlaşması onun küresel plandaki değerinin aşınmasına da neden
olabilir.
DENİZİN ORTASINDA GEMİ YAKILIR
MI?
Kuşkusuz operasyonla ortaya atılan yolsuzluk iddialarını İslami
kesimde açıktan savunacak, hoş görecek veya önemsiz gösterecek
kimse ortaya çıkmayacaktır ancak bu şokun etkisiyle AKP'nin yerel
seçimlerden yenik çıkması ve buna bağlı olarak iktidarı kaybetme
sürecinin başlaması ihtimalinin hemen herkesi endişelendirdiği de
açıktır.
Aklıma Rasim Özdenören'in, Mısır tartışmaları sırasında yazdığı
"Bu ateş hepimizi yakar" yazısı ve
oradaki son cümle geliyor: "Gemiler sahile çıktıktan
sonra yakılır, denizin ortasındayken değil.
Unutmayalım..." Fethullah Gülen'in bunu nasıl olup da
unutmuş olduğunu samimi olarak anlayabilmiş değilim.
SON DURUM
Bitirirken: Dün, "Hükümet ağır yaralı, cemaat sapasağlam ayakta"
demiştik ama bu geçici bir durum. Çünkü hükümet ve cemaatin
birbirlerini giderek tırmanan bir şiddetle tükettikleri ve buna
bağlı olarak hiçbir tarafın sapasağlam ayakta kalmaya mecalinin
kalmayacağı bir sürecin içinden geçiyoruz.