Cemaat Akif Beki'ye dava açtı: Hadi canım eşek şakasıdır!
Abone olAkif Beki, "Cesur olacakmışım" başlıklı yazısına Cemaat tarafından dava açılmış olmasını 'Hadi canım eşek şakasıdır' diyerek şaşkınlıkla karşıladı.
İNTERNETHABER.COM
Kapatılan 17-25 Aralık yolsuzluk
soruşturmalarında, ‘soruşturmanın gizliliğini ihlal‘, ‘adil
yargılamayı etkilemeye teşebbüs‘ ve ‘iftira‘ iddiasıyla Cemaat
tarafından Hürriyet yazarı Akif Beki'ye dava açıldı, Beki bu davayı
çok büyük bir şaşkınlıkla karşılayarak bugünkü yazısına 'Hadi canım
eşek şakasıdır' diyerek başladı.
CHP'Yİ ELEŞTİRDİĞİ YAZISI DAVALIK
OLDU
17 Aralık soruşturmasından el çektirilen savcı Celal Kara, Akif
Beki’nin 24 Aralık 2013 tarihli, ‘Cesur olacakmışım‘ başlıklı köşe
yazısı nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Beki dava konusu
olan yazıda, CHP’yi yolsuzluk soruşturmasında ‘Cemaat’ten yana
taraf olmak‘la eleştiriyor ve ‘Böyle bir muhalefetin yanında yer
alamayacağını‘ belirtiyordu.
"AVUKATIMIN EŞEK
ŞAKASIDIR"
Beki, davaya anlam veremediğini, ”Nasıl inanayım? 17 Aralık
soruşturmasının tapelerini meydan meydan dolaştıran CHP. Ama
soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanan benim. Üstelik
konusu, CHP’nin bu stratejisini eleştirmek olan bir yazımdan
dolayı… Yok daha neler… Avukatımın eşek şakasıdır ya da
yorgunluktan dosyaları fena halde karıştırmış olmalı. Hâlâ doğru
olacağına ihtimal veremiyorum.” sözleriyle ifade etti.
İşte Beki'nin o yazısından çarpıcı satırlar:
CEZAYİR'den Ekvator Ginesi'ne uçarken havada geldi avukatımın
yolladığı e-posta. Okuduklanma inanamadım.
O yazıya dava mı açıldı şimdi!
17 Aralık operasyonunu yürüten savcı Celal Kara, 24 Aralık tarihli
yazımla ilgili suç duyurusunda bulunmuş. Takipsizlik karan
verilince de itiraz etmiş ve bu kez 10. Ağır Ceza Mahkemesi, hem de
ağır ceza savcısının aksi görüşüne rağmen kabul etmiş. Başlamış
bile yargılanmam, ikinci duruşmaya şahsen gitmem
gerekiyormuş...
Nasıl inanayım?
17 Aralık soruşturmasının tapelerini meydan meydan dolaştıran
CHP.
Ama soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanan benim. Üstelik
konusu, CHP'nin bu stratejisini eleştirmek olan bir yazımdan
dolayı... Yok daha neler...
Avukatımın eşek şakasıdır ya da yorgunluktan dosyalan
fena halde karıştırmış olmalı.
Ben dönüp işin aslını astarını öğreninceye dek, siz de bir göz atın
lütfen. Bakalım yazdıklanmın 'adil yargılamayı etkilemeye
teşebbüs', 'iftira' ve 'soruşturmanın gizliliğini ihlal'le
suçlandığına siz inanabilecek misiniz...
İşte "Cesur olacakmışım" başlıklı o yazım:
"Cesur ol gerçekleri söyle' demek, 'Uzatma benden yana ol' demek bu
arada...
Hadi benim yerime geçin de siz cesur olun öyleyse. Cemaat, vitesten
atmasa bu yolsuzluk operasyonu gerçekleşir miydi?
Dürüstçe cevap verin. 'Hükümete kumpas kuruluyor'
şayiası sanki hiç ayyuka çıkmamış, ben
uyduruyorum...
Kalkıp diyecekmişim ki Bu masum bir yolsuzluk operasyonudur, hırsız
ve yolsuz kovalamaktan başka bir gayesi yoktur.' İntikam
operasyonundan hak ve adalet çıkarmış gibi... Gelin de siz bundan
yana olun bakalım.
Ortaya saçılanlar, soru işaretleri barındırıyor...
Hal böyleyken diyecekmişim ki Ortada şüpheli, şaibeli hiçbir durum
yoktur, soruşturmak yersiz. ' Hadi benim yerime geçin de isnatlan
siz görmezden gelin...
Yetmezmiş gibi üçüncü bir ayağı daha var olayın. Dün aynı
yöntemlerle başkalarının canı yanarken hükümet oralı olmuyordu
ya...
Şimdi şikâyete haklan yok... Oh olsun, beter olsunlar'
diyen, başka da bir şey diyemeyen kısır bir muhalefet
var.
Hocaefendi nin bedduasına, koro halinde Amin' sesleriyle iştirak
ediyorlar.
İçlerini rahatlatmaya bakıyorlar. Tek yapabildikleri, hükümetten
dünün öfkesini, acısını, hıncını çıkarmak...
Sanki memleket, hükümetle Cemaat'in tapulu malı, batarsa batsın,
onlara dokunmayacak ucu.
Biri de çıkıp demiyor ki 'Yahu CHP daha ölmedi, hükümetin
alternatifi Cemaat olamaz, siyaset dışı iktidar oyunculanna mahkûm
değil bu millet, iktidar seçeneği olarak biz buradayız,
devrilecekse sandıkta biz deviririz hükümeti, polis ve yargıya
rehin aldırmayız...' Hadi siz önden buyrun da ilkel rövanşizm
duygulanndan yana olun şimdi. Olun da göreyim...
Türkan Saylan 'dan İlker Başbuğ 'a, Hanefi Avcı dan
Ahmet Şık ve Nedim Şener'e, Baykal'a kaset darbesinden MHP'ye
kurulan şantaj tuzağına...
Dün kimseye yapılan yanlışa bile bile sessiz
kalmadım.
Yerli yersiz tutuklu yargılamalan da, uzun tutukluluklan da, şafak
baskınlannı da. sızdırma kampanyalanyla hayatlann paramparça
edilmesini de eleştirdim.
Rövanş kokan her muameleye itiraz ettim, kanun namına yapılsa
bile.
'Müstahaktırlar. geçmişte yapıp ettiklerine shysınlar. beter
olsunlar ' demedim. Hukukun siyasi hesaplaşmalara alet
edilemeyeceğini savundum durdum.
Radikaldeki yazı arşivim erişimde, girer bakarsınız. Hadi gelin de
kendinizi benim yerime koyun şimdi.
Dün rövanşizme taraftar olmadım. Bugünün histerik rövanş
çığlıklanna mı arka çıkayım? Sevinçten zil takıp oynayanlara mı
katılayım?
Kendilerine gün doğduğunu zannederek 'yalancı şafak ' coşkusuna
kapılanlann zavallılığına mı ortak olayım?
Hem bugünün de bir yarını olmayacak
mı?
Hülasası... Umudunu tombala çekilişine bağlamış. Anamuhalefetrolünü
Cemaate kaptırmam' diyemeyen bir siyasi muhalefetten yana
olamam.
Kusura bakılmasın...
Vesayetsiz. mesayetsiz gerçek bir demokrasi istiyorum. Ve hür bir
medya...
Bunu sağlayacak her görüşe taraf olmaya varım...
Ama yok. cesaretten anladığınız öbürüyse kalsın, ben
almayayım."