Cem, kitabında anılarına yer verdi
Abone olEski Dışişleri Bakanı İsmail Cem, 'Avrupa'nın Birliği ve Türkiye' başlıklı kitabında, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında tanık olduğu ilginç anekdotlara yer verdi. İşte anılar:
Cem, anılarında MGK toplantılarını, "Üyelerin sıkılmaya
başladığı zamanlarda, genellikle genelkurmay başkanı, 'Dışişleri ne
düşünmekte?' diye topu bana atardı" diyerek anlattı
Kitabın "MGK, asker AB'ye karşı mı" başlıklı bölümünde, "Asker
kesinlikle AB'ye karşı" senaryolarının doğru olmadığını belirten
Cem, "Tanık olduğum 60 dolayında MGK toplantısı, askerlerle
sivillerin çekişmesi halinde geçmedi" dedi. Cem, MGK toplantılarını
şöyle anlattı:
MGK'nın sorunu
"...MGK'nın 2004'ün yasal değişimlerinden sonra artık tarihe
karışmış olması gereken sorunu şuydu: 'Milli Güvenlik' kavramıyla
ilişkisi hayli tartışmalı konularda bile, kendini hükümete öneri
yapmak zorunda hissetmesi. Bu alışkanlık, MGK'nın işlevini ve
imliğini 'hafifleten' özellikteydi. Bir başka sorun, asker - sivil
farklılaşmasını da çağrıştıran 'konuşma' özelliklerine ilişkindi.
MGK'daki tartışmalara genellikle asker üyeler daha hazırlıklı
gelirdi. Hemen her konuda, üzerinde çalışılmış dosyalara dayanarak
konuşurdu.
MGK'nın başkanı olan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, gerektiğinde
toparlayıcı, uzlaştırıcı 'son sözü' söylerdi ve hemen her zaman bu
benimsenirdi. MGK'nın sivil üyeleriyse, aralarında sözleşmişçesine,
genellikle az konuşurdu. Başbakan Bülent Ecevit, yardımcıları Mesut
Yılmaz, Devlet Bahçeli ve Hüsamettin Özkan, MGK'nın diğer bakan
üyeleri daha çok dinlemeyi yeğlerdi. Dış kaynaklı konuların
yoğunluğu nedeniyle ben çok konuşanlar arasındaydım."
Öğle rehaveti
"Kimsenin konuşmadığı, dolayısıyla MGK üyelerinin sıkılmaya
başladığı zamanlarda, asker üyelerden biri, genellikle genelkurmay
başkanı bir dış sorundan söz ederek, 'sayın dışişleri acaba ne
düşünmekte' diye topu bana atardı... Benim sözlerim bir görüşme ve
tartışma ortamı yaratır, üyeler de, özellikle öğleden sonra
saatlerinin rehavetinden kurtulurdu... MGK'nın işlevi Türk
kamuoyunda genellikle abartılmıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin
dışındakilerce de abartılması doğal olmuştur."
AB üyeliğine bel bağlanamaz
Cem, kitabında Türkiye'nin AB üyeliğini kararlılıkla takip etmesi
gerektiğini belirterek, şunları belirtti:
"Gerçekçi bakıldığında bu müzakere çerçevesiyle ve bu koşullarla,
Türkiye'nin üyeliği AB yönetimince benimsense dahi, başvurulacak bu
halkoylamalarıyla, Batı Avrupa ve ABD'de yükselen İslam
karşıtlığıyla, Türkiye'nin AB üyeliğine bel bağlaması gerçekçi
değildir... Türkiye, AB üyesi olmazsa dünyanın sonu olmaz....AB ile
birlikte olamıyorsa AB'siz devam eder." Cem, kitabının "strateji ve
taktik" bölümünde, Türkiye'nin AB sorunsalını doğru yere oturtması
gerektiğine işaret ederek, "Sürekli zaaf beyan eden, sürekli
bölünmekten bahseden, demokrasi ve laikliğin pamuk ipliğine bağlı
olduğunu anlatan bir ülkeyi kimse ciddiye almaz" uyarısında
bulundu.
Türkiye'yi kontrol etmek istiyorlar
AB'nin azınlıklar sorununu yeniden gündeme getirmesinin düşündürücü
olduğunu kaydeden Cem, AB ülkelerinin ırk temelinde azınlık tanımı
yapmasının kendi hukukuna aykırı olduğunu vurgulayarak, "Neden? 'AB
Türkiye'ye kötülük etmenin peşinde, Türkiye'yi bölmek istiyor da
ondan' değil. Şunun için: Çevresindeki büyük bir coğrafyayı ve
İslam dünyasını etkileyebilecek Türkiye gibi bir ülke üzerinde
kontrol kurabilmek, ona karşı bir koz oluşturmak için" dedi.
Kitabında, siyasetin dışındaki ayrıntılara da yer veren Cem,
1999'da İtalyan Juventus ve Roma futbol takımlarının Türk
takımlarıyla yapacağı maç öncesi, olası bir gerginliği önlemek için
İtalyan siyasetçilerle gece yarılarına kadar süren telefon
görüşmeleri yaptığını da anlattı.
Bahçeli'yi ikna eden not
İsmail Cem, 2000'de ANAP - DSP - MHP koalisyon hükümeti sırasında,
"AB sürecinin insan hakları ve demokrasi alanlarında hızlanmasını,
asker ya da MHP'nin engellediği" iddialarını reddediyor. O döneme
ilişkin gayri resmi bir belgeye de yer veren Cem, Ocak 2000'de
Öcalan'ın idam hükmünü içeren dosyanın, "TBMM'ye mi gönderileceği,
yoksa Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı
başvurunun sonucunun mu bekleneceği" konusunda koalisyon ortakları
arasında görüş ayrılığı bulunduğunu hatırlattı.
MHP'nin dosyanın TBMM'ye gönderilmesinden yana tavır sergilediğini
söyleyen Cem, koalisyonu sonlandırma noktasına gelen anlaşmazlığı
çözmek için, 12 Ocak 2000'de MHP'yi ikna etmek için 9 saatlik zirve
gerçekleştiğini belirtti. Cem, Ecevit'e toplantı öncesi resmi
nitelikte olmayan bilgi notu hazırladığını, toplantı sonunda
Bahçeli'nin ikna edildiğini kaydetti. Cem'in bilgi notunda özetle
şu ifadeler yer almış:
"- Bağımsız Türk yargısının kararına gölge düşürmemek için
Strasbourg'daki davanın sonucunu beklemek gerekir.
- Terörbaşı nedeniyle Türkiye'ye bir 15 yıl daha kaybettirme
hakkımız yok"
Haber Ezelhan Üstünkaya
Kaynak: www.milliyet.com.tr