Çelik'ten öğretmene sanal mektup
Abone olMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Eğitim-Sen eylemlerinde kendisine haksız yüklenildiğini dile getirdi. Çelik, öğretmenlere gönderdiği e-maillerle kendisini savundu.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ek ders ücretleri konusunda,
Maliye Bakanlığı bürokratlarının bütçeye ek 3 katrilyon liralık yük
getireceğini belirtmeleri üzerine, kendisinin ek ders ücretleriyle
ilgili bir açıklamasında, "Ancak şunu da belirteyim, ülkemin
kaynakları ve imkanları hepimizin malumudur" ifadesini
kullandığını, bu sözlerin durumu izah etmeye yönelik olduğunu
belirterek, "Benim için en kolaycı tavır 'Ben istiyorum, Maliye
vermiyor' şeklinde bir beyanda bulunmak olurdu. Bunu hükümetin bir
üyesi olarak doğru bulmuyorum. İyi polis, kötü polis oyunu oynamak
ise ilkelerle siyaset yapan devlet adamlarına hiç mi hiç yakışmaz.
Haddizatında böyle bir duruş sergilenmesi halinde, esas o zaman
öğretmenlerimizin tepki göstermesi daha anlamlı olurdu" dedi. Milli
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Eğitim-Sen'in Ankara'da yaptığı
izinsiz eylemler ve bu eylemlere kendisinin ve hükümetinin dile
getirdiği iddia edilen beyanları ve eğitim alanıyla ilgili
konuların basında yanlış yansıtıldığıyla ilgili geniş bir mektup
yazdı. Öğretmenlerin e-maillerine, İl Milli Eğitim Müdürleri,
formatör öğretmenler, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetim
Bilgi Sistemi (İLSİS) ile yurt içi ve yurt dışı temsilcilikler
kanalıyla gönderildi. Çelik, mektupta son günlerde kamuoyuna kedi
sözleriyle ilgili yansıyan cümlelerinin ne şekilde yansıdığını ve
kendisinin ne söylediğini ayrıntılarıyla öğretmenlere anlattı.
Çelik, Öğretmenler Günü öncesi, 23 Kasım 2005 tarihinde yapmış
olduğu basın toplantısında, "Biz Başbakanlığa ek ders ücretlerinin
artırılması için bir tasarı gönderdik. Maliye Bakanlığı ile
yapılacak bir müşterek çalışma sonucu öğretmenlerimizin lehine
ciddi bir iyileştirme yapılması, benim samimi arzu ve isteğimdir.
Ancak şunu da belirteyim, ülkenin kaynakları ve imkanları hepimizin
malumudur" şeklindeki sözlerinin ertesi gün basın kuruluşlarına,
"Milli Eğitim Bakanı Maliye Bakanı gibi konuştu" başlıklarıyla
yansıdığını bildirdi. Çelik, bu konuda meslektaşlarına şunları
kaydetti: "Oysa ek ders ücretlerinin artırılmasına yönelik ilk
girişim, Sayın Başbakanımızın başkanlık ettiği 26 Eylül 2005
Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na tarafımdan verilen brifingde
gerçekleşmiştir. Bu tarihte Sayın Başbakan R. Tayyip Erdoğan, ek
ders ücretlerinin iyileştirilmesi için bir çalışma başlatılması
talimatını vermiştir. Bunun üzerine Bakanlığımız tarafından ek ders
ücretlerinin net 9.82 YTL'ye yükseltilmesi talebiyle bir Kanun
Tasarısı taslağı hazırlanmış ve bu tasarı taslağı benim imzamla
Başbakanlığa 20 Kasım 2005 tarihinde gönderilmiştir. Daha sonra
Maliye bürokratları, taslağın kanunlaşması halinde bütçeye 3
katrilyon yük getireceğini ifade etmişlerdir. 23 Kasım 2005'te
yaptığım basın toplantısında kullandığım 'Ancak şunu da belirteyim,
ülkemin kaynakları ve imkanları hepimizin malumudur' ifadesi
aslında bu durumu izah etmeye yöneliktir. Benim için en kolaycı
tavır 'Ben istiyorum, Maliye vermiyor' şeklinde bir beyanda
bulunmak olurdu. Bunu hükümetin bir üyesi olarak doğru bulmuyorum.
'İyi polis, kötü polis' oyunu oynamak ise ilkelerle siyaset yapan
devlet adamlarına hiç mi hiç yakışmaz. Haddizatında böyle bir duruş
sergilenmesi halinde esas o zaman öğretmenlerimizin tepki
göstermesi daha anlamlı olurdu." "EK DERS ÜCRETLERİ ARTIRILACAK"
Çelik, Maliye'nin taslaktaki rakama itirazı üzerine Başbakan
Erdoğan'ın başkanlığında kendisi ve Maliye Bakanı Unakıtan'ın
katıldığı bir toplantı yapıldığını ve bu toplantıda ihtiyaç ve
imkanın örtüştürüldüğü bir iyileştirmenin mutlaka yapılması
gerektiği kararı çıktığını belirterek, bu doğrultuda Maliye
bürokratlarına talimat verildiğini söyledi. Çelik, TBMM Bütçe Plan
Komisyonu'nda Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi'nin görüşmeleri
esnasında bir muhalefet milletvekilin "Öğretmenlerin yılda ortalama
1800 saat derse girdikleri ve bunun karşılığı çok az ücret
aldıklarına" ilişkin sözleri üzerine, cevaben komisyondaki
sözlerinin tutanaklarda yer aldığını ve sözlerinin şu şekilde
olduğunu kaydetti: "Türkiye'deki öğretmenler bin 800 saat derse
giriyormuş. Kendisine yanlış bilgi verilmiş, bu değerli
milletvekilimize. Ülkemizde 180 gün yani 36 hafta ders yapılır.
Öğretmenimiz 30 saat derse girse 1080 saat eder. Bakın 30 saat yani
tamamen girerse1800 saati nasıl buldunuz, bilmiyorum? Ben sorumlu
biri olarak öğretmenlerimizin mutlu olmalarını, gönül huzuruyla
eğitim yapmalarını hepinizden çok istiyorum. Öğretmenlerimiz
haftada, zorunlu olarak 15 saat derse girer. 15 saat maaş karşılığı
derse girer. 6 saat de ücret karşılığı girer ve ücretini alır. 15
saat 2 günlük mesaidir." Çelik, bu konuşmanın yapıldığı günün
ertesi gün, tam da 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde yayınlanan bir
gazetede, "Öğretmenler 2 gün çalışıyormuş" başlığıyla
yansıtıldığını ifade ederek, "Öğretmenleri yanlış bilgilendirmek ve
tahrik etmekten başka bir amaç taşımadığı gün gibi aşikar olan bu
başlık, birkaç gün sonra yasadışı gösteri ve yürüyüşe hazırlanan
bazı sendikalar tarafından kötüye kullanılmıştır" dedi. Çelik,
mektubunda ayrıca şu konulara dikkat çekti: "Öğretmenler Günü'nden
önce, Öğretmenler Günü'nde ve sonrasında öğretmenlerimizin özlük
haklarıyla ilgili beyanlarımda meslektaşlarıma olan saygının ve
onlara verdiğim değerin bir gereği olarak asla sığ popülizme
düşülmemiş ve rasyonel davranılmıştır. Öğretmenlerimizi yerine
getirilemeyecek bir beklenti içine sokmanın ve ardından onları
hayal kırıklığına sevk etmenin dürüst siyaset ve devlet adamlığı
ciddiyetiyle bağdaşmadığını, değerli meslektaşlarım eminim ki
takdir ederler." "SENDİKANIN TALEBİ DEĞİL" Bakan Çelik, "İş
kolumuzdaki yetkili sendikanın Sayın Genel Başkanı beni telefonla
arayarak Öğretmenler Günü'nden bir gün önce, benimle birlikte
basının önüne çıkarak hazırladığımız ek ders ücretiyle ilgili
tasarının kendi çabaları sonucu hazırlandığı intibahını vermek
istemiş ve bundan, sendikası lehine bir sonuç çıkarmaya
çalışmıştır. Ancak bu talep tarafımdan reddedilmiştir. Kendilerine
ek ders ücret tasarısının sendikaların baskısıyla değil, gereklilik
olduğu için hükümetimizin bir tasarrufu olduğu hatırlatılmış,
nitekim aynı görüş 17 Kasım 2005 tarihinde ATV televizyonunda
katıldığım 'Teke Tek' programında da dile getirilmiştir. Nitekim 24
Kasım Öğretmenler Günü'nde 81 ilden gelen öğretmenlerin Sayın
Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ı başkanlığımda ziyaretimiz esnasında,
Sayın Başbakan bu çalışmanın yapıldığına ilişkin müjdeyi
öğretmenlere vermiştir. Buna rağmen basın kuruluşlarında,
öğretmenler için yapılacak ücret artışını, benim şahsen istemediğim
yönündeki açıklamaların yer alması ve öğretmenlerimizin bilerek
yanlış yönlendirilmesi maksatlı ve son derece üzücü bir tavırdır.
Öğretmenlerimizin yasal çerçeve içerisinde ve öğretmenlik mesleğine
yakışır bir biçimde demokratik haklarını aramalarının yanındayım ve
öğretmenlerimizin yasal haklarını aramalarını sonuna kadar
destekliyorum. Gerek kişisel hayatım gerekse politik hayatımda hep
çok seslilikten yana oldum. Toplumun her kesiminin, görüş ve
düşüncelerini özgürce anlatması, gösteri ve eylem yapması
toplumumuzun zenginliği ve demokratik hayatın bir gereğidir. Her
rengin her ortamda açık ve şeffaf bir şekilde ifadesinden yanayım.
Baskı ve şiddet içermediği ve yasalar çerçevesinde olması şartıyla
öğretmenlerimizin düzenleyeceği her toplantı ve etkinlikte imkanlar
nispetinde yer alacağımı son günlerde defalarca vurguladım.
Öğretmenlerimizin daha mutlu ve huzurlu olmaları özlük haklarının
iyileştirilmesi için yaptığımız bir dizi düzenleme ve ortaya
koyduğumuz birçok proje kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Hal
böyleyken ideolojik yaklaşımları eğitimciliklerinin önüne geçen
bazı insanlar tarafından 'öğretmen düşmanı' suçlamasına maruz
kalmam asla kabul edemeyeceğim son derece çirkin bir yakıştırmadır.
Milli Eğitim Bakanı olduğum günden beri yaptığım bütün
konuşmalarda, öğretmenlik mesleği ve öğretmenlerimiz sürekli olarak
yüceltilmiştir. Saygıdeğer meslektaşlarımın son günlerdeki
tartışmaları bu bilgiler ışığında değerlendirmelerini diler, bu
vesileyle selam ve sevgiler sunarım" açıklamasında bulundu.