Çelik'ten erken seçim açıklaması
Abone olMuhafelet partilerin gündemden düşürmediği erken seçim tartışmalarına Hüseyin Çelik'ten açıklama geldi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Bizim
gündemimizde erken seçim yok. Türkiye AK Parti ile birlikte
zamanında seçim yapmaya alıştı. Onun dışında Türkiye'yi seçim
atmosferine sokmak, aslında Türk ekonomisine dışardan gelip yatırım
yapacak küresel sermayeye 'buraya gelmeyin' demektir" dedi.
Çelik, AK Parti İl Başkanlığınca düzenlenen "Türkiye Buluşmaları"
konulu toplantıya katılmak üzere geldiği kentte, Mersin Gazeteciler
Cemiyetini (MGC) ziyaret ederek basın mensuplarının gündeme ilişkin
sorularını yanıtladı.
Vatandaşla her zaman buluştuklarını belirten Çelik, "Seçim olsun,
olmasın biz kendimizi Ankara'ya hapsetmiş bir iktidar değiliz" diye
konuştu.
Gazetecilerin "Erken seçim var mı?" sorusu üzerine
Çelik, şöyle konuştu:
"Türkiye'de aslında biri genel, diğeri mahalli olmak üzere
iki yılda bir seçim yapılıyor. Dolayısıyla iki yılda bir seçim
yapılırken Türkiye'yi her yıl seçim atmosferine sokmak kime ne
yarar sağlayacak? Bugün kamuoyu anketleri ortada, yarın seçim
yapılsa vaziyet değişecek mi? Yaptığımız anketlerde AK Parti, MHP
ve CHP olmak üzere 3 parti barajı aşıyor.
Deniz Baykal ahir ömründe başbakan olmak istiyor. Tabii ki bunun
yolu seçim falan değil, bunun yolu halkın gönlüne girmektir. Ama bu
vaziyetle Baykal ve partisinin halkın gönlüne gireceği yok. Kendini
aldatmasın.
Bizim gündemimizde erken seçim yok. Türkiye AK Parti ile zamanında
seçim yapmaya alıştı. Türkiye'yi seçim atmosferine sokmak aslında
Türk ekonomisine dışardan gelip yatırım yapacak küresel sermayeye
'buraya gelmeyen' demektir. Türk ekonomisini baltalamak demektir.
Gündemde ve ufukta seçim yok."
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
Çelik, 1982 Anayasası'nın bir ara dönem ürünü, darbe
dönemi anayasası olduğunu söyledi.
Bu anayasa ile Türkiye'nin çağdaş, medeni ve kalkınmış bir ülke
olamayacağını belirten Çelik, "Bunu değiştirelim, diyoruz.
Statükonun bekçileri karşımıza dikiliyorlar. Bu elbise artık bu
vücuda uymuyor. 10 yıl önceki elbise uymuyorsa yeni elbise almanız
lazım, yok durumunuz iyi değilse elbiseyi vücudunuza göre
uydurursunuz. Ama statükocular 'elbiseyi vücuda değil, vücudu
elbiseye uyduracaksınız' diyorlar" diye konuştu.
Anayasaların devletle ve millet arasında bir sözleşme metni
olduğuna işaret eden Çelik, şöyle devam etti: "Anayasa milletin hür
iradesi ile olur. O dönem vatandaşın önüne bir metin koydular.
Vatandaş 'ara dönem gitsin' diye 1982 Anayasası'na 'evet' dedi.
Bu anayasada günümüze kadar çeşitli değişiklikler yapıldı.
Değişikliklerle birlikte kendi içinde iç tutarlığını yitirdi.
Türkiye'nin bugün veya yarın, er veya geç, çağdaş, özgürlükçü,
milleti devletin önünde tutan, vatandaşın haklarını devletin
haklarının önünde tutan bir anayasa mutlaka hazırlanması
lazım."
"YARGI BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMALI"
Çelik, yargının sadece bağımsız olmasının yetmediğini, aynı zamanda
tarafsız olması gerektiğini de söyledi.
"Bağımsız yargıya sonuna kadar evet" diyen Çelik, şöyle konuştu:
"AK Parti'den önce yargı, bağımsız yargıdan ziyade bakımsız
yargıydı.
Adliye saraylarına girdiğiniz zaman, hakim ve savcıların görev
yaptığı yerlere baktığınız zaman, bu Türkiye'ye yakışmaz,
diyordum.
Edirne'den Kars'a kadar saray kelimesine yakışır adliye sarayları
inşa ettik. Yargı sisteminin alt yapısını güçlendirdik. Sonra
teknolojik alt yapıyı yeniledik. Şu anda her şey anında elektronik
ortamda yapılıyor. Fiziki, teknolojik ve finansal alt yapıyı
hallettik. Geriye yargının reforme edilmesi kaldı.
Bugün yüz binlerce dava görüşme bekliyor. Şu anda ceza evlerindeki
her 100 kişiden 65'i tutukludur ve haklarında hüküm verilmemiştir.
Sadece 35'i mahkumdur. Yeryüzünde böyle bir şey yok. Bu iyi
işlemeyen bir yargı istemini gösteriyor. Gecikmiş adalet adalet
değildir. Bu sürecin hızlanması için elimizden geleni yapıyoruz.
Yargı sistemini reforme edelim derken AK Parti'ye göre bir yargı
aklımızın köşesinden geçmez. Ama bunu sabote etmeye çalışan
insanlar farklı gösteriyorlar."
"BALYOZ PLANI" İDDİALARI SORUŞTURMASI
Çelik, "Balyoz Planı" iddiaları soruşturmasıyla ilgili soru üzerine
de şunları söyledi:
"Yargıya intikal etmiş bir konudur. Bu konu doğrudur,
yanlıştır, haklıdır, haksızdır şeklinde değerlendirme yapmamız
doğru değil. Ancak şunun altını çizmem gerekiyor. Birilerinin
zannettiği gibi Türkiye'de bir gerilim, gergilik, kurumlar arası
çatışma yoktur. Her kurum içerisinde yanlış insanlar olabilir. O
yanlış insanlar bütün o camiayı temsil etmezler, yanlış yapanlar
bütün camia adına yanlış yapmazlar. Türk Silahlı Kuvvetleri de
(TSK) bir milyon kişiden oluşan geniş bir camiadır. İçerisinde bu
işlere teşebbüs etmiş, darbe hayalleri kurmuş olanlar bulunabilir
ama bu TSK'nın tüzel kişiliğini temsil etmez."
Türkiye'nin dünyada itibarı olan, yıldızı parlayan ve bölgesinde
güç olan bir ülke haline geldiğine işaret eden Çelik, "Ama biz
içerde kısır tartışma ve çekişmelerle demokrasimize gölge
düşürerek, Türkiye'nin dışardaki imajını zedelememeliyiz.
Türkiye'de hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Ama hukukun üstünlüğü
hukukçuların üstünlüğü anlamına gelmez. Hukukun üstünlüğünün
yanındayız. Onun için kimse yargılanmadan, hakkındaki iddialar
ispatlanmadan suçlu kabul edilemez" dedi.
BAŞBAKAN'IN MEDYAYA YÖNELİK AÇIKLAMASI
Çelik, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin TBMM
Grup Toplantısında yaptığı konuşmadaki medyayla ilgili sözlerinin"
hatırlatılması üzerine, "Demokrasi çok sesliliktir, çoğulculuktur.
Bütün medyanın Türkiye'nin dostu olduğuna inanıyorum ve yüzümüze
ayna tutulmasından asla rahatsız olmayız.
Çünkü biz kendimizle barışık bir ekibiz. Aynadaki görüntümüz bizi
asla ürkütmez ve görüntümüzden rahatsız değiliz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında bütün köşe yazarlarını hedef
almadığını ifade eden Çelik, şunları kaydetti: "Başbakan Erdoğan,
'ülkede gerginlik çıkarmak, özellikle gerginliği tırmandırmaya
yönelik tahriklerde bulunmak bu ülkeye fayda getirmez
demiştir'.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nı Çankaya Köşkü'nde
kabul etti.
Bu perşembe günleri sürekli yapılan bir şeydir. Bunu ayrı ayrı
yapmak yerine birlikte yapmıştır. Buna kimse zirve dememiştir,
medya buna zirve demiştir.
Arkasından da bununla alay eden dalga geçen, adeta 'niye
yapıyorsunuz, memlekette insanlar gerginlik gerilim içinde olsun'
demeye getiren insanlara tepki göstermiştir. Bir köşe yazarının ne
yazması gerektiğine biz karar veremeyiz.
Demokrasilerde kimsenin ağzı kapatılamaz. Özgür basın, demokrasinin
olmazsa olmazıdır. Basının halkın haber hakkını kullanmasına her
zaman saygı duyarız, yorumlarına saygı duyarız. Medyanın gücüne
evet ama güçlerin medyasına hayır.
Medya bir muhalefet partisi gibi hareket edemez. Bunları yerli
yerine oturtmamız lazım. Basın özgürlüğü demek, herkesin her yerde,
her canı istediği şekilde yazıp çizmesi anlamına gelmiyor.
Eleştirmek sizin en tabii hakkınızdır."
MERSİN'İN DURUMU
Çelik, Mersin'i önemsediklerini, kentin Türkiye'nin adeta fihristi
gibi olduğunu, demografik yapısı itibarıyla Türkiye'nin ilginç
şehirlerinden biri olma özelliğini taşıdığını söyledi.
Bakanlığı döneminde yaşadığı en büyük sıkıntının okullar için arsa
üretilememesi olduğunu hatırlatan Çelik, "Burada Büyükşehir
Belediyesi veya mahalli idareler arsa üretir, yer gösterirse alt
yapı imkanını hazırlarsa merkezi hükümet Mersin'in ayaklarına bütün
imkan ve hizmetleri serer. Yeter ki Mersin'den, mahalli idarelerden
arzu ettiğimiz desteği bulalım. Elle tutulur kentin yararına
olabilecek meseleleri birlikte kovalayalım" dedi.
MGC Başkanı Ahmet Ünal da cemiyet ve medya kuruluşları hakkında
bilgi verdiği Çelik'e, kentin sorunlarının çözümü için destek
istedi. Çelik'e, AK Parti İl Başkanı Fatih Kısa ve partililer de
eşlik etti.