Çelik'ten dilde ırkçılık suçlaması
Abone olTürk Dil Kurumu'nun 72. kuruluş yıldönümü töreninde konuşan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bazı çevrelerin dil konusunda büyük bir ırkçılık yaptığını savundu.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bazı çevrelerin dil konusunda
büyük bir ırkçılık yaptığını savundu. Çelik, Türk Dil Kurumu'nun
(TDK) 72. kuruluş yıldönümü dolayısıyla TDK'nın Konferans
Salonu'nda düzenlenen törene katıldı. Çelik, törende yaptığı
konuşmada, Türkçe ve dil konusundaki görüşlerini dile getirdi.
Milli Eğitim Bakanı olduktan sonra bir genelge yayımlayarak, Türkçe
ile ilgili hassasiyetlerini dile getirdiğini kaydeden Çelik, dilin
çatışma ve kavga alanı olmaması gerektiğini söyledi. Büyük Önder
Atatürk'ün dil konusundaki görüşlerini anlatan Çelik, şöyle
konuştu: ''Atatürk, istiklal savaşı ile kazanılan bir memleketin,
bir bağımsızlığın ancak çok iyi organize ve idare edilmesi gereken
bir istikbal savaşı ile daimi olabileceğine inanıyordu. İstiklal
savaşı, eğitime dayalı, bizi biz yapan varlık sebebimiz olan
değerlerin yerleştirilmesi ve bütün milletin evlatlarına mal
edilmesi çabasıyla bütünleşmezse, istiklal savaşını topla tüfekle
kazanırsınız ama istikbal savaşını kaybedersiniz. Bu açıdan
dilimize önem vermek, Türkçe'ye önem vermek aslında eğitime önem
vermek büyük bir istikbal savaşı vermek demektir. Bunda başarılı
olmak zorundayız.'' ''KURUMLARARASI İŞBİRLİĞİ YOK'' TDK'nın değerli
çalışmaları bulunduğunu, yayınladığı eserleri ve kitapları büyük
ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) tükettiğini kaydeden Çelik,
MEB'in 20 milyon insanın eğitiminden sorumlu olduğuna işaret etti.
Buna karşın kurumlararası işbirliğinin yeterli bulmadığını ifade
eden Çelik, daha fazla işbirliği yapmak istediklerini söyledi.
TDK'nın sanal ortamda sunduğu çalışmaların öğrenciler için büyük
yarar sağlayacağını vurgulayan Çelik, bugün ilköğretimin ilk
aşamasındaki çocukların bile internette sörf yaptığını belirterek,
bu nedenle bilgi aktarımının artık öğretmenlerle sınırlı
kalmadığına işaret etti. 2005 yılı sonuna kadar tüm okulları
internete bağlamayı hedeflediklerini anlatan Çelik, böylece tüm
öğrencilerin bu imkandan yararlanabileceğini, Türk Dil Kurumu'nun
çalışmalarının da eğitime katkıda sağlayacağını ifade etti. Lise
öğrencilerinin mezun oluncaya kadar 100 eser okumaları için çalışma
başlattıklarını anımsatan Çelik, ''Ortak dilimiz olmalı. Ortak
eserleri okuyanlar ortak dile kavuşur. Bu çalışmayı bu yıl
bitiriyoruz, önümüzdeki yıldan itibaren devreye giriyor'' diye
konuştu. Çelik, ders kitaplarının da yaşayan Türkçe ile yazılmasını
önemsediklerini söyledi. ''AŞIRILIKLARA KAÇILMAMALI'' Türkçe'de
aşırılıklara kaçılmaması gerektiğini ifade eden kaydeden Çelik,
Atatürk'ün ''dilin şuurlu bir şekilde işlenmesi gerektiğine''
yönelik sözleri bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Maalesef bazı çevreler tarafından kelime bazında dil konusunda
çok büyük bir ırkçılık yapılıyor. Bunun kabul edilebilir tarafı
yoktur. Türk milletini var eden, Türk milletini başkalarından
ayıran ve Türk milletinin bekasının olmazsa olmazı olan değerleri
görmezlikten gelen bazı insanların dil konusunda kendilerince
Türkçü kesilmelerini anlamak mümkün değil.'' Karamanoğlu Mehmet
Bey'in Türk diline önem verilmesi konusunda yazdığı fermanı,
kürsüden salondakilere gösteren Çelik, şöyle konuştu: ''Türkçe
konuşulsun, Türkçe'ye önem verilsin demek tasfiyecilik değildir.
Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanı varsayın 10-12 kelimeden
oluşuyor. Tasfiyecilik yaparsanız burada bir şey kalmaz. Bu
fermanın yarısı öz Türkçe kelimeden oluşmamaktadır. Karamanoğlu
Mehmet Bey'in söylediği Atatürk'ün söylediğiyle aslında örtüşüyor.
Aslında Güneş-Dil Teorisi, bilimsel bir tabana dayanmaktan ziyade
girilmiş bir yanlış yoldan geri dönüşün, doğru yolu bulmanın
adıdır. Bunu unutmamamız gerekiyor. Biz Türk dilinin bu manada
öneminin farkında olmazsa birçok şeyi kaybederiz. Kültürün en
önemli taşıyıcısının dil olduğunu unutmamalıyız. Eğitimin bu
enstrümanla yapıldığını unutmamalıyız. Aşırılıklardan neyi
kastediyorum: Şuur kelimesiyle bilinç kelimesini birarada
kullanmanın hiçbir mahsuru yok. Hakimiyet ile medeniyeti, hayat ve
yaşamı, ulus ve milleti birarada kullanabiliriz. Türkçe'nin
tasarruf imkanlarını, deyimlerini, atasözlerini, kelimelerin
şiirlerde aldığı manalarını bilmeyen insanlar kelimeleri
değiştirerek, bir şey değiştirdiğini zanneder.'' Çelik, üniversite
gençliğinin 300-400 kelimeyle konuşmasının hazin bir durum olduğunu
vurgulayarak, ''Bunu düzeltmek, sadece Türk Dil Kurumu'nun görevi
değil, hepimizin görevidir'' dedi. Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.
Dr. Şükrü Haluk Akalın, Türkçe'nin yanlış ve bozuk kullanılması
karşısında birtakım yasal düzenlemelere gidilmesinin bir gereklilik
halini aldığını belirterek, '''Yasakçı ve cezalandırıcı bir yasadan
çok, dilin kullanımı ile ilgili kuralsızlıkları ve başıboşlukları
giderecek yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz''
dedi. Türk Dil Kurumu'nun kuruluşunun 72. yıldönümü, Türk Dil
Kurumu salonunda düzenlenen törenle kutlandı. Türk Dil Kurumu
Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, sinevizyon görüntüleri
eşliğinde yaptığı konuşmada, Türk Dil Kurumu'nun, ''Türk dilinin öz
güzelliğini meydana çıkarmak, Türkçe'yi dünya dilleri arasında
değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek'' amacıyla Yüce Atatürk'ün
istekleri doğrultusunda 1932 yılında kurulduğunu, ardından da ülke
çapında bir dil seferberliğini başlatan Dil Kurultayı'nın
toplandığını anlattı. ATATÜRK'ÜN GÜNEŞ-DİL TEORİSİ Atatürk'ün dil
konusundaki görüşleri ve kurumun kuruluş aşamasındaki gelişmelere
de işaret eden Akalın, Atatürk'ün ''madem bütün dillerin kaynağı
Türkçe idi, o halde Türkçe'ye bu dillerden geçen sözlerin kökeni de
Türkçe'dir'' anlayışına dayanan Güneş-Dil Teorisi'nin Dil
Devriminde önemli bir aşama olduğunu söyledi. Akalın, bu düşünce
ile dildeki yabancı kökenli sözlerin atılması hareketi olan
tasfiyeciliğin tamamen durduğunu kaydetti. Akalın, ''Ketebe,
yüktübü Arap'ındır, mektup, katip, mektep Türk'ündür'' diyen
Atatürk'ün, Türkçe'nin söz varlığında yer alan, yaygınlaşmış, dile
mal olmuş kelimelerin Türkçeleşmiş olduğunu söyleyerek Dil
Devrimi'nde yeni bir evreyi başlattığına işaret etti. Akalın,
Atatürk'ün bundan sonra özellikle bilim terimlerine Türkçe
karşılıklar bulunması için çalışmalarını yoğunlaştırdığını
kaydetti. Türk Dil Kurumu'nun Atatürk'ün çizdiği yolda
çalışmalarını yürüttüğünü ifade eden Akalın, kurumun Türkçe'nin söz
varlığında yer alan ve artık şarkılara, atasözlerine girmiş sözleri
Türkçe'nin zenginliği olarak gören bir anlayışla hareket ettiğini
söyledi. YASAL DÜZENLEME GEREKLİLİĞİ Akalın, son yıllarda hayatın
çeşitli alanlarında yabancılaşma akımı içinde yabancı kaynaklı
sözlerin olur olmaz her yerde kullanılması, işyerlerine yabancı
adlar verilmesi ve kitle iletişim alanında Türkçe'nin yanlış ve
bozuk kullanılması karşısında birtakım yasal düzenlemelere
gidilmesinin bir gereklilik halini aldığını söyledi. Akalın,
''Yasakçı ve cezalandırıcı bir yasadan çok dilin kullanımı ile
ilgili kuralsızlıkları ve başıboşlukları giderecek yasal
düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz'' dedi. Dilin
geliştirilmesi, zenginleştirilmesi ve korunmasının yalnızca TDK'nın
görevi olmadığına işaret eden Akalın, bütün kamu ve özel
kuruluşlar, kitle iletişim araçları, işyeri sahiplerinin ve ana
dili Türkçe olan herkesin, Türkçe'ye sahip çıkması ve bu bilinçle
davranması gerektiğini söyledi. Akalın, dilin kavga konusu olmaması
gerektiğini de savunarak, ''Türkçe hepimizin en kutsal varlığıdır''
diye konuştu. İNTERNETTEKİ TÜRKÇE SÖZLÜK Akalın, kurumun
çalışmaları hakkında bilgi verirken de 2002 yılında İnternet
ortamında hizmete giren ''Güncel Türkçe Sözlük''ün iki yılda
yaklaşık 7 milyon kişi tarafından kullanıldığını söyledi. Akalın,
yeni kelimeler eklenerek sürekli güncellenen sözlüğün anlam, söz ve
deyim varlığının 100 binin üzerine çıktığını belirtti. ''Kişi
Adları Sözlüğü''nün de Ocak ayında İnternette kullanıma sunulduğunu
anlatan Akalın, bu sözlükte de 12 bine yakın kişi adının yer
aldığını bildirdi. Şükrü Haluk Akalın, aranan her kelimenin
bulunabileceği bir kaynak oluşturmak amacıyla ilgili bilim
adamlarının katılımıyla sanal ortamda ''Terimler Sözlüğü''
hazırladıklarını, ayrıca kurumun yayınladığı bütün bilim ve sanat
terimlerinin Terimler Sözlüğü veri tabanına eklenmesi çalışmasına
başlandığını söyledi. Söz varlığı 600 bini aşan ''Türkçe'nin Temel
Söz Varlığı Veri Tabanı'' projesini de 2007 yılında tamamlamayı
hedeflediklerini belirten Akalın, ''Türkçe'nin bütün yazılı
kaynaklarının, bölge ağızlarının, bilim ve sanat terimlerinin
toplanacağı bu sözlük veri tabanı, vatandaşlarımızın aradığı her
sözün, her terimin, her deyimin anlamını içeren nitelikte
olacaktır'' dedi. Akalın, daha büyük kapsamlı olan ''E-Türkçe''
projesinde de Türkçe'nin klasiklerini yazılı ve sesli olarak ağ
ortamına aktarmayı amaçladıklarını bildirdi. Akalın, son bir yılda
37 kitap yayınladıklarını, 28'ini de basım aşamasına
getirdiklerini, ayrıca ''İlköğretim Okulları İçin İmla Kılavuzu''
yayınladıklarını bildirdi. Akalın, İlköğretim Türkçe Sözlük'ün de
gelecek yıl yayınlanacağını söyledi. ''TÜRKÇE'NİN KULLANIMINDAKİ
OLUMSUZLUK'' TDK Başkanı Akalın, Türkçe'nin kullanımında ''en büyük
olumsuzluk olarak kişilerin kısır bir söz varlığına sahip
olmalarını'' gözlediklerini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Ne
yazık ki birkaç yüz kelimeyle ömrünü geçiren insanlarımız var. Bazı
kitle iletişim araçlarının söz varlığı da son derece sınırlı. 'O
mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler' sözünde olduğu gibi
Türkçe'nin gücünden haberdar olmadan yaşayanların ülkesindeyiz.
Dilimizin söz varlığından haberdar olmayanlar, gördükleri yabancı
kaynaklı bir sözün Türkçe'de karşılığı olmadığını düşünüp hemen o
yabancı sözü olduğu gibi kullanmaktadırlar.'' TDK'nın devlet
bütçesinden ödenek almadan bütün çalışmalarını öz kaynaklarıyla
yürüttüğüne işaret eden Akalın, CHP'nin, TDK'nın öz kaynakları
arasında bulunan Atatürk'ün İş Bankası'ndaki hisselerinin
gelirlerini 2000 yılından buyana kuruma ödemediğini söyledi.
Akalın, bu nedenle de yargıya başvurduklarını hatırlatarak, ''TDK,
bütün etkinliklerini, birikimlerinden ve yayın satışından elde
ettiği gelirlerle karşılamaya çalışmaktadır'' dedi. GİZEMLİ GÜÇ
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık
Tural da insan topluluklarını millet konumuna dönüştüren gizemli
gücün, dil olduğunu söyledi. Toplumda huzur ve düzenin sağlanması,
insanların birbirlerini daha iyi anlamasının dilin gücüne ve
zenginliğine bağlı olduğunu belirten Tural, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin ''Türkçe Cumhuriyeti Devleti'' olmasını isteyen
Atatürk'ün 1932 yılında Türkçe'nin araştırılması için gerekli
çalışmaları başlattığını söyledi. Tural, Atatürk'ün ''Türk Dili
Tetkik Cemiyeti'' adıyla kurdurduğu bugünkü adıyla TDK'nın, 72
yıldır Türk dilini araştırdığını, Türkçe'nin eğitim, bilim,
felsefe, siyaset ve sanat dili haline gelmesi için çalışmalar
yaptığını kaydetti. Bu görevin sadece TDK'nın görevi olmadığını,
Türkçe duyarlılığı olan ve aydın olan herkesin bu görevi üstlenmesi
gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sadık Tural, ''Türkçe ne
kurumların ne şahısların malıdır. Türkçe, dil bilinci olan ve mezar
taşında Türkçe yazılmasını isteyen herkesindir'' diye konuştu. Daha
sonra Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Karaman'da düzenlenen Dil
Bayramı Düzenleme Kurulu'nda bulunan Karaman Valisi İsmet Metin ile
Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan
büyükelçiliklerinin müsteşarları ve Kişi Adları Sözlüğü'nün
bilgisayar yazılımını hazırlayan Murat Kara ile Atatürk Kültür Dil
ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sadık Tural'a teşekkür
belgelerini verdi. Tören, Prof. Dr. Mustafa Canpolat'ın ''Anılarda
Türk Dil Kurumu'' konulu konuşmasıyla sona erdi.