Çelik’ten Bahçeli’ye yanıt
Abone olAK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Bazı Türkçülerin öz Türkçeciliğine de hiçbir zaman prim vermedim. Kürtçüler de Kürtçü ırkçı...
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, “Bazı
Türkçülerin öz Türkçeciliğine de hiçbir zaman prim vermedim.
Kürtçüler de Kürtçü ırkçılar da Türkçü ırkçılar da İslam kültür ve
medeniyetinin isimlerinden hoşlanmıyorlar. Öz Türkçe ve öz Kürtçe
isimler tercih edebilirler. Bizim böyle bir derdimiz yok. Sayın
Bahçeli, çok öz Türkçe meraklısıysa kendi adı Devlet Arapçadır, soy
ismi olan Bahçeli’nin bahçesi de Farsçadır, buradan Sayın
Bahçeli’ye sadece ’li’ eki kalır, o da mübarek olsun” dedi.
Çelik, Ak Parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında,
Türkiye’nin vesayetten kurtulduğunu, normalleştiğini, darbeciler ve
darbe planları ile yüzleştiğini belirtti. Balyoz Davası’nın da bu
yüzleşmenin bir sonucu olduğunu ifade ederek, Yargıtay’ın nihai
sözü söylediğini ifade eden Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararını yerden yere vurduğunu ve
mahkemeyi itibarsızlaştırmaya yönelik hakarete varacak ifadeler
kullandığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu’nun yargı mensupları için
’’militan’’ ifadesini kullandığını ancak yargı mensuplarının
asaletlerinden dolayı söylenenlere sessiz kaldığını anlatan Çelik,
’’Kılıçdaroğlu, bu nezaketi anlamak istemiyor ve hakaretlerinin her
geçen gün dozunu artırıyor. Biz, bunu ayıplıyoruz, yadırgıyoruz’’
diye ifade etti.
Balyoz Davası’nda karar veren 5 kişinin ve Yargıtay üyelerinin
hiçbirinin AK Parti döneminde işe alınmadığına işaret eden Çelik,
Yargıtay Başkanı’nın 18 yıldır Yargıtay’da çalıştığını vurguladı.
Balyoz Davası’nda kararından ailelerin üzüntü duyduğuna dikkati
çeken Çelik, ’’Onların kederi ve üzüntüsü bizim için neşe, sevinç
kaynağı olamaz. Başkasının kederinden, üzüntüsünden, felaketinden
memnuniyet duymak sadistliği gerektirir’’ şeklinde konuştu.
“TAKDİRLERİNİZE HAVALE EDİYORUM”
Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin şahsıyla ilgili
hakarete varan ifadeler kullandığını belirterek, ’’Sayın Bahçeli,
saygı görmek istiyorsanız, saygılı davranacaksınız. Başkasına
hakaret etme hakkını size kimse vermez. Bize yönelik hakaretvari
ifadeler kullanırsanız, biz düştüğünüz seviyesizliğe yine
düşmeyeceğiz ama hiçbir zaman size karşı başımızı önümüze
eğmeyeceğiz’’ifadelerini kullandı.
Annesinden 7 yaşında Türkçe öğrendiğini, bir Türkiye gerçeğini
ifade ettiğini, bir gerçeği tespit ettiğini söyleyen Çelik, ’’Bunu
bile tenkit konusu yapmanın ne kadar büyük ırkçı bir bakış açısı
gerektirdiğini takdirlerinize havale ediyorum’’ diye konuştu.
“BU DA YAKIŞIK ALMAZ SAYIN BAHÇELİ”
Çelik, şunları dile getirdi:
’’Bu şekilde bir nitelendirmede bulunursanız, birine kapı gıcırtısı
derseniz, o kalkar size, bilmem neyin homurtusu der. Bu da yakışık
almaz Sayın Bahçeli. Önünüze konan metinlere çok dikkat edin.
Ayrıca ben insanım, ben bir enstrüman değilim, bana kimse akort
yapmaz, yapamaz. Dikkat ederseniz ben konuşmalarımı doğaçlama
yapıyorum. Eğer ille de akort gerekiyorsa ayar vermek gerekiyorsa
Sayın Bahçeli’nin önüne konan metinlerden dolayı kendisine ayar
verildiğinden, akort yapıldığından söz edebilirsiniz.”
“SAYIN BAHÇELİ, ÇOK ÖZ TÜRKÇE MERAKLISIYSA KENDİ ADI DEVLET
ARAPÇADIR”
Bahçeli’nin adıyla ilgili sözlerini anımsatan Çelik, isminden bir
şikayeti olmadığın ifade etti. Çelik, “Bu dediği kelimeler hangi
manaya geliyor, onu da anlamış değilim. Eğer çok beğeniyorsa
bunları kendisi ve arkadaşları için kod adı, mahlas ve müstear isim
olarak kullanabilir. Ben Kürtçülerin öz Kürtçülüğüne hiçbir zaman
prim vermedim. Bazı Türkçülerin öz Türkçeciliğine de hiçbir zaman
prim vermedim. Kürtçüler de Kürtçü ırkçılar da Türkçü ırkçılar da
İslam kültür ve medeniyetinin isimlerinden hoşlanmıyorlar. Öz
Türkçe ve öz Kürtçe isimler tercih edebilirler. Bizim böyle bir
derdimiz yok. Sayın Bahçeli, çok öz Türkçe meraklısıysa kendi adı
Devlet Arapçadır, soyismi olan Bahçeli’nin bahçesi de Farsçadır,
buradan Sayın Bahçeli’ye sadece ’li’ eki kalır, o da mübarek olsun.
Bizim böyle bir derdimiz yok. Ben Türkçe’yi 7 yaşından sonra
öğrendim, başta sayın Bahçeli olmak üzere bütün herkese Türkçe
dersi verebilirim. Türkçe’nin inceliklerini, tasarruf imkanlarını,
güzelliklerini kendilerine anlatabilirim. Bu konuda hiçbir sıkıntım
ve tereddüdümüz olmaz.”
“O KADAR KOMİK KAÇIYOR Kİ BUNA ÖLÜLER BİLE GÜLER”
Çelik, yer isimlerinin değiştirilmesine ilişkin eleştirileri
anımsatarak, İstanbul’un adının ne zaman Konstantinopolis
olacağının sorulduğunu söyledi. İstanbul, Ankara, İzmir ve Anadolu
kelimelerinin öz Türkçe olmadığına işaret ederek, Türkçeleşmiş
bütün kelimeleri Türkçe kabul ettiklerini belirtti. Dillerin,
toplumların, kelimelerin kardeşliğine inandığını vurgulayan Çelik,
’’Beni, ’etnik tetikçiliğe soyunan’ diye nitelendiriyor. Sayın
Bahçeli, sizin bunu bana söylemeniz o kadar komik kaçıyor ki buna
ölüler bile güler. Siz aslında Hado, Hazo Hander gibi isimlerin
hani Kürtlere yakışan isimler olarak nitelemekte en büyük ırkçılığı
yapıyorsunuz, bir halkı toptan aşağılıyorsunuz. Aslında sizin
dediğiniz etnik tetikçiliğin ta kendisidir bu. Bugün eğer Kürtçülük
bir hastalık olarak varsa bir problem olarak gündemdeyse sizin
etnik yaptığınız milliyetçiliğin, içinde bulunduğunuz halkanın
yaptığı ırkçılığın bir ürünüdür bu. Etki-tepki meselesidir bu.
Tez-antitez meseledir bu. Biriniz diğerini besliyorsunuz. Türkçü
ırkçılar da bizi sevmiyor, Kürtçü ırkçılar da bizi sevmiyor. Bu,
bizim doğru yolda olduğumuzu gösterir.”
“ASLINDA MAYINLI BİR TARLAYA GİRİYOR”
Çelik, Ali Suavi hakkında hazırladığı doktora tezinin “üstün
başarılı” bulunduğunu açıklayarak, Devlet Bahçeli’nin kendisini
’’Ali Suavi’den bir şey anlamamakla” suçladığını söyledi. Çelik,
’’Gelelim, ismi zikredilirken çok şeddeli bir şekilde ifade edilen
Doktor Devlet Bahçeli’nin doktorluğuna. Bugüne kadar sayın
Bahçeli’nin tezini gören var mı? Bir uğrayın bakalım, görebilir
misiniz? Buradan bir iddiada bulunuyorum. Benim tezim burada, gidin
Sayın Bahçeli’nin tezini araştırın, bulabilirseniz bir iktisat
profesörüne verin, deyin ki, ’Bu tez, doktora tezi değil, yüksek
lisans tezi bile olur mu?’ Sayın Bahçeli’nin bir ilmi makalesine
rastladınız mı? Tezim üzerinden bana saldırarak aslında mayınlı bir
tarlaya giriyor. Bu konuda hiç mütevazi olamam. Kendisini de bu
iddia sahiplerini de perişan ederim” diye konuştu.
Millet ile ırkın aynı şey olmadığına dikkat çeken Çelik, Türk
milletinin İslam potasında oluşturduğu medeniyete hayran olduğunu
ifade etti.
“BU ZİHNİYET AYNIDIR”
Lübnan’da kaçırılan iki pilotla ilgili olarak muhalefet çarpık bir
bakış açısıyla meseleye yaklaştığını dile getiren Çelik, “Sayın
Kılıçdaroğlu diyor ki ‘sanki sen kurtardın, çık Katar’a teşekkür
et’ bu neye benziyor biliyor musunuz arkadaşlar. Milli mücadelede
Ruslar bize yardım etti, diyorsunuz ki, ‘ne seviniyorsunuz bu
başarı Türk milletinin, Atatürk’ün başarısı değil. Rusya’ya
teşekkür edin.’ Bu zihniyet aynıdır. Katarlıların canı sıkılıyordu
ya hadi şöyle bir şey yapın diyorlardı. Kendiliğinden yaptılar
böyle bir şeyi zaten. Zaten Lübnan Başbakanı, istihbaratı kendi
kendine harekete geçti. Bakın hatırlayın Filistinlilerin elinde 1
İsrailli vardı, bunun karşılığında İsrail devleti 1000 Filistinli
serbest bıraktı. Bilakis İsrail Başbakanı karşıladı. O zaman İsrail
hükümetinin yaptığı İsrailliler tarafından alkışlandı. Bu meseleler
üzerinde popülizm yapacağınız mesele değil. Ha Erdoğan yaparsa bu
alkışlanacak bir şey olmaz. Ama Netanyahu yaparsa takdire şayan. Bu
pilotlar tutukluyken ‘ya bu pilotlar neden bir an önce kurtulmuyor’
diyen de aynı kişilerdi. Tamam şimdi kurtarıldı ama Katar’a
teşekkür edin. Biz kime teşekkür edeceğimizi biliyoruz, ettik”
şeklinde konuştu.
Gazeteci Cüneyt Ünal’ın Esed güçleri tarafından esir edilmesi
olayını hatırlatan Çelik, CHP’lilerin Esad ile görüntülerini de
hatırlatarak, CHP’lilerin bir katilin ayağına gittiğini ve bununla
övündüklerini belirtti.
KAÇIRILAN PİLOTLARA UYARI
Pilotları kaçıranların terörist olduğunu vurgulayan Çelik, bu
konuyla ilgili olarak kaçırılan pilotlara da bir uyarıda bulundu.
Çelik, şunları söyledi:
"Pilotlarımız da bu konuda artık susarlarsa çok iyi olur. O
kaçıranları adeta sempatik gösteren, neredeyse çok iyi yaptılar
diyecekler. Kardeşim seni kaçırmasınlar da çok iyi ev sahipliği de
yapmasınlar. Meseleyi bu yönüyle de ele almak lazım."
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Çelik,
kabine revizyonu iddiaları üzerine, ”Ben, Sayın Başbakan’dan
edindiğim izlenime göre, çok kapsamlı bir kabine revizyonu olacağı
kanaatinde değilim. Ama son kararı tabi Sayın Başbakan verecektir”
diye ifade etti.
ODTÜ’den geçecek yol ile ilgili de konuşan Çelik, “ODTÜ’de bizimdir
Ankara Büyükşehir Belediyesi de bizimdir. ODTÜ arazileri ne Sayın
Melih Gökçek’e ne de ODTÜ öğrencilerine aittir. Kamunun malıdır.
Kurumlar baki şahıslar fanidir. ODTÜ ormanları kamunun malıdır.
Başbakanlığın kendi binası kamunun malıdır.” Daha 1994’te Murat
Karayalçın zamanında yapılmış bir imar planından bahsediyoruz. ODTÜ
bu millete aittir. Melih Gökçek kıyamete kadar büyükşehir belediye
başkanı olarak kalmayacak. Trafik sıkışıklığında belediye başkanına
patlayacaksınız” şeklinde konuştu.
"HAYRETLER İÇİNDE KALDIM"
ODTÜ 25 bin kişilik bir camiadır. Bu gürültüyü yapanlar bunun 25’te
biridir. Oradaki gençlerin bir şeylere karşı çıkma isteğine de
saygı duyuyorum. Mahkeme ne karar verirse bu Melih Gökçek’i de
bağlar. ODTÜ’de ormanlar da Eymür Gölü de halkın malıdır. Sayın
Rektörün açıklaması var, hayretler içinde kaldım. ’Elimizden başka
yerleri de alacaklar’ diyor. Eymir Gölü’ne ODTÜ çalışanları giriyor
veya para veriliyor. Ankaralılar oraya girse ne olacak?"
(İHA)