Çelike göre vahim hata olurdu
Abone olMilli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik Ergenekon'u değerlendirdi. Kimse "baba beni okula gönder" dediği için gözaltına alınmadı dedi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, “Ergenekon”
soruşturması kapsamında yaşanan son gelişmeleri değerlendirirken,
“Sayın Tijen Mergen ve Türkan Saylan yakından tanıdığım
insanlardır. Birlikte birçok programda bulunduk ama Mergen 'sen
niye (Baba Beni Okula Gönder) dedin diye' gözaltına alınmıyor.
Saylan, bazı kız çocuklarına ÇYDD faaliyetleri kapsamında burs
verdiği için bu soruşturmaya konu değil” dedi. Çelik Saylan için
de "Eğer içeri alınmış olsaydı, gözaltına
alınmış olsaydı bu vahim bir hata olurdu." dedi.
Bakan Çelik, Türkiye Özel Yayıncılar Derneği'nin hizmet binasının
açılış törenin ardından gazetecilerin, “Ergenekon soruşturması
kapsamındaki gözaltılarla ilgili değerlendirmesini” sormaları
üzerine, hem Türkan Saylan'ı, hem de “Baba Beni Okula Gönder”
kampanyasının koordinatörü olan Tijen Mergen'i yakından tanıdığını
dile getirdi.
“SUÇLULUĞU İSPAT EDİLMEDİKÇE MASUM KABUL
EDERİZ”
“Saylan ve Mergen'in zanlılar arasında olmasına üzüldüğünü”
söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama şunun altını çizmek istiyorum: Esas prensip şudur, bir
insanın suçluluğu ispat edilmedikçe biz ona 'masum' gözüyle
bakarız, onu masum olarak kabul ederiz. Özellikle hukuk
fakültelerinin daha birinci sınıfında öğretilen şey budur. Aksi
ispat edilmediği sürece, suçluluğu ispat edilmediği sürece herkesi
masum kabul etmek zorundayız.
İÇİNİ BOŞALTMAK İSTİYORLAR
Bugün bir Ergenekon davası yürüyor. Bazılarına göre Ergenekon
yoktur. Bazıları bu davayı sulandırmak için, içini boşaltmak için
özel bir gayret gösteriyor. Meselenin şu şekilde sunulmuş olmasını
ben kesinlikle kabullenmiyorum. Sayın Tijen Mergen ve Sayın Türkan
Saylan yakından tanıdığım insanlardır. Birlikte birçok programda
bulunduk ama Sayın Mergen 'Sen niye (Baba Beni Okula Gönder) dedin
diye' gözaltına alınmıyor veya soruşturma konusu yapılmıyor, bundan
dolayı bir tahkikata konu yapılmıyor. Sayın Saylan, bazı kız
çocuklarına Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği faaliyetleri
kapsamında burs verdiği için bu soruşturmaya konu değil.
Özellikle bazı medya kuruluşları meseleyi, 'Cumhuriyeti savunanlar,
Atatürkçülüğü savunanlar sindiriliyor, muhalif sesler susturuluyor'
şeklinde bir formata soktu. Bunu kesinlikle kabul etmek mümkün
değildir.”
“KİMSE HESAP SORULMAZ DEĞİLDİR”
“KİMSE HESAP SORULMAZ DEĞİLDİR”
Yargı sürecinin devam ettiğine dikkati çeken Hüseyin Çelik,
yargının bağımsız olduğunu belirterek, “Bunu hükümetle
ilişkilendirmek, Ak Parti ile ilişkilendirmek yapılabilecek en
büyük haksızlıktır” diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, şöyle devam etti:
“Kimisi Mc Carty'ci bir anlayışla bunu ifade ediyor; 'cadı
avı' olarak ifade ediyor. Ama bir şeyin altını çizmek
istiyorum: Şu anda fiili olarak görev yapan 2 rektör gözaltında.
Türkiye'de 132 rektör var. 2 rektör cumhuriyeti ve Atatürk'ü,
Atatürkçülüğü savunuyor da 130 rektör Atatürkçülük aleyhtarı,
cumhuriyet aleyhtarı şeklinde bir kabul içinde mi olacağız? Böyle
bir mantık doğru olabilir mi?
ONLAR ATATÜRKÇÜ! PEKİ YA DİĞERLERİ?
Mehmet Haberal bugün gözaltına alındıysa mahkeme buna karar
verecektir. İddianameyi yazanlar başka insanlardır. Sayın
Haberal organ nakli yaptığı için, iyi bir cerrah olduğu için içeri
alınmıyor. Netice itibariyle kimse sorgulanmaz, hesap sorulmaz,
dokunulmaz konumda değildir. Savcı Ak Parti ile ilgili
kapatma davası açarsa Ankara'da, 'Cumhuriyetin savcıları var'
diyeceksiniz ama Ergenekon söz konusu olduğu zaman 'ben onun
avukatıyım' diyeceksiniz. Bu çelişkiyi anlamakta güçlük çekiyorum.
Ben Milli Eğitim Bakanıyım. Ben 'Haydi Kızlar Okula'
dediğim için kimse beni yargılamıyor. Ama yargı benim yaptığım bir
atamada, yargının mantığına göre bir eksiklik bulduğu zaman onunla
ilgili yürütmeyi durdurma kararı veya iptal veriyor. Ben
de bunu uyguluyorum. Buradan hareketle böyle bir yakıştırma
yapılması; Türkiye'de Cumhuriyet taraftarları, Atatürkçülük
taraftarları, laiklik taraftarları... Peki diğerleri? Buna konu
olmayan bütün insanlar bu işin karşısındaki insanlar mı? Bırakalım
yargı rahat çalışsın.”
“İÇERİ ALINSAYDI VAHİM HATA OLURDU”
“İÇERİ ALINSAYDI VAHİM HATA OLURDU”
Adil yargılamanın önemli olduğunun altını çizen Bakan Çelik,
“Ama birisinin insan haysiyetine aykırı bir tutumu olursa
hep birlikte ona karşı çıkalım. Mesela Sayın Saylan şu
anda kanser tedavisi görüyor. Eğer içeri alınmış olsaydı,
gözaltına alınmış olsaydı bu vahim bir hata olurdu. Nitekim orada
da böyle bir şey yapılmamış. Yapılmamış olmasını da son
derece doğru, anlamlı buluyorum” diye konuştu.
“BAĞLILIK BİLDİRENLER VAR”
“Eğitimciler arasında, ister unvanı profesör olsun isterse kim
olursa olsun aleni darbe çağrısında bulunan insanlar var.
'Yüzde 95 de oy alınsa hiç bir anlam ifade etmez.
Ya kendi onurlarıyla çekip gitsinler ya da oradan indirilecekler'
diyenler var” ifadesini kullanan Çelik, “Bunu biliyorsunuz değil
mi?” diye sordu.
YARGILANANLARA TELEFONLA BAĞLILIK YEMİNİ
Milli Eğitim Bakanı Çelik, şunları söyledi:
“Bu işin şu anda Ergenekon'un baş sorumlusu olarak
yargılanan insanlar arasındaki insanlara telefon açıp da 'ben sizin
emrinizdeyim' diye ona bağlılık bildiren insanlar var.
Durup dururken, sanki hiçbir şey yokmuş, ortada kendi yargımızı,
kendi hukuk sistemimizi allak bullak edecek tavırlardan da
kaçınmalıyız. Tekrar altını çiziyorum ben aleni beyanları olsa da
yargılama süreci bitip onlarla ilgili nihai hüküm verilinceye kadar
ben de siz de o insanları suçlu değil, masum olarak görmek
zorundayız. Yorumlarımızı da bunun üzerine bindirmek
zorundayız. Hukuk devletiyse hukuk devletinin mantığına herkes
uyacak.”