Çelik, istikbali eğitimde görüyor
Abone olHüseyin Çelik Bursa'da bir iftarda, "İstiklal mücadelesini topla, tüfekle, tankla, bilekle ve bedenle yapabilirsiniz ama istikbal mücadelesi eğitimle sağlanabilir" diye ko
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, istiklaline kavuşan bir
ülkenin, istikbaline de sahip olması gerektiğini belirterek,
"İstiklal mücadelesini topla, tüfekle, tankla, bilekle ve bedenle
yapabilirsiniz ama istikbal mücadelesi eğitimle sağlanabilir" dedi.
Bakan Çelik, Nilüfer Eğitim Kurumları'nın Özel İlkbahar İlköğretim
Okulu'nda verdiği iftar yemeğine katıldı. İftar yemeğinde, Bursa
Valisi Oğuz Kağan Köksal, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, İl Milli
Eğitim Müdürü Reşat Kumbasar, Bursa milletvekilleri, ilçe milli
eğitim müdürleri, daire amirleri ve bazı okulların müdürleri de
hazır bulundu. İftar yemeğinin ardından bir konuşma yapan Çelik,
Türkiye'nin, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde büyük bir imtihan
verdiğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde dillere destan
bir mücadelenin ardından istiklaline kavuştuğunu kaydetti. Çelik,
öğretmenliğin kutsal ve ulvi bir görev olduğunu, öğretmenlerin
yaptıkları işi önemsemeleri gerektiğini belirterek, "Belki
yaptığımız iş bugünün Türkiye'si için önemlidir ama geleceğin
Türkiye'si, geleceğin dünyasındaki Türkiye için çok daha önemli ve
anlamlıdır. İstiklal mücadelesini topla, tüfekle, tankla, bilekle
ve bedenle yapabilirsiniz ama istikbal mücadelesi eğitimle
sağlanabilir. Yani gelecek mücadelesi beyinle, eğitimle, kalemle
kazanılır, kılıçla değil" diye konuştu. Türkiye'de çok güzel şeyler
olmaya başladığını, 1967 yılından beri değişmeyen müfredatı
değiştirdiklerini, gelecek yıldan itibaren de bütün Türkiye'de
uygulamaya geçeceğini ifade eden Çelik, "Bu sayede çocuklarımıza
neyi nasıl öğreneceğini öğreteceğiz" şeklinde konuştu. Bakan Çelik,
eskiden bilgiyi alıp ezberlemenin mümkün olduğunu ancak bugünün
dünyasında bunun mümkün olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
"İbn-i Sina, tıpta bir dehaydı. Bütün tıp, İbn-i Sina'nın
kafasındaydı. Çünkü o günkü tıp ilmi, 200 sayfayı dolduracak
kapasitedeydi. Ama İbn-i Sina o günkü tıp ilmini, bugünkü pratisyen
hekimin üçte biri, dörtte biri kadar biliyordu. Çağımızın bilgi
konsepti, öğrenmeyi öğrenmek, öğretmeyi öğretmektir. Biz
çocuklarımızı adeta bilgisayar disketleri gibi görmüş, onları bilgi
ambarı haline getirmişiz. Biz bilgi depolanmış değil, bilgiyle,
becerisiyle donanmış bunu rahat kullanabilen, hayata tatbik
edebilen, bunu anlamlı hale getirebilen nesiller yetiştirmek
zorundayız. Bunun için eğitim alanında dünya nereye gidiyor, bunu
takip etmek zorundayız." Öğretmenlik mesleğinin maddi tarafının
sürekli gündeme getirilmesinden rahatsızlık duyduğunu dile getiren
Çelik, "Ben, öğretmenlerimizin bugünkü aldıklarından 3 kat daha
fazla maaş almalarını isterim ama istemek ve temenni etmek her
zaman ülke gerçekleriyle örtüşmüyor. Kışın ortasında hepimiz baharı
arzularız ama getirmeye muktedir değiliz. Olmayanı vermek Allah'a
mahsustur" dedi. Bakan Çelik, Türkiye'de 600 bine yakın öğretmen
bulunduğunu, ilköğretim, orta, okul öncesi ve üniversite öğretim
üyeleriyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir milyon kişilik
bir potansiyelinin bulunduğunu söyledi. Öğretmenlerin çocuklara
demokrasi kültürünü iyi aşılaması gerektiğini anlatan Çelik,
"Cumhuriyetle demokrasi aynı şeyler değildir'' diye konuştu.
Okullarda cumhuriyetin demokrasi gibi anlatıldığını dile getiren
Çelik, şöyle devam etti: "Anayasamız'da, cumhuriyetimizin
özelliklerini sayarken, 'Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik,
sosyal bir hukuk devletidir' diye vurgulamışız ve bu cumhuriyetin
olmazsa olmaz vasıflarından birinin demokratik cumhuriyeti olduğunu
özelikle belirtmişiz. Cumhuriyetle demokrasi aynı şeyler değildir.
Yeryüzünde, teolojik, totaliter, sosyalist, bürokratik ve
demokratik olmak üzere 5 çeşit cumhuriyet vardır. Biz ülke olarak
demokratik cumhuriyetten yana tavrımızı koymuşuz ama isimle bu iş
olmaz. Bu iş uygulamayla olur. Anayasa'daki bu özelliklerin hayata
geçirilmesiyle olur. İsim değiştirmekle gerçeği değiştiremezsiniz.
Hayatı kaymış, dünyası alt üst olmuş bir insana siz adını Mesut'ta
koysanız Bahtiyar da koysanız hiçbir şey değişmez." Bakan Çelik,
Türkiye'nin 70 milyonluk nüfusunun neredeyse 50 milyonunun genç
olduğunu, bu nüfusun karnı tok, sırtı pek sağlıklı ve idealist bir
şekilde yetişmesi halinde, Türkiye'nin büyükler arasında bir büyük
ülke olacağını, aksi taktirde bu büyük nüfusun musibet haline
gelebileceğini sözlerine ekledi.