Çelik isim değiştirmeye dikkat çekti
Abone olÇelik'in çekincesi ise DEHAP'ın basının da desteğini alarak da bu isim değiştiren örgütleri desteklemesi...
Gazeteci kadir Çelik'in Dünden bugüne Tercüman Gazetesi'ndeki
yazısı... "Ağabey, 43 gün oldu... Gördüğüm ilk sivil sizlersiniz.
Teröristleri saymazsak tabii... 25 gündür de aileme telefon
edemedim." Tarih 17 Temmuz 1994'tü... Hakkari'nin İkiyaka
Dağları'nın 2 bin 400 rakımlı tepesinde saat sabaha karşı 3 buçuk
civarıydı. Temmuz'un 17'si olmasına karşın, o rakımda ısı sıfırın
altında dört dereceydi. Ay batmış, Hisar Yaylası'na hakim tepede
göz gözü görmez olmuştu. Zifiri karanlıkta, sigaralarımızı
avuçlarımızın içinde saklayarak yaptığımız sohbette Bursalı
Mehmetçik Nuri işte böyle diyordu. Teröre teslim Hakkari dağları
Güneydoğu'da PKK terörünün en sıcak günleri yaşanıyordu. O dönem
çalıştığımız ATV adına, kameraman Ateş Can ile birlikte terörle
mücadelenin en sert koşullarının yaşandığı Hakkari'deydik. Kısa
süre önce piyasaya çıkan kitabıyla çok konuşulan Osman Pamukoğlu,
Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı'ydı. Osman Paşa ve kurmayları
tarafından Hakkari'deki tugay karargahından helikopter ile
operasyon bölgelerinden birine uğurlandık. Hemen karşı tepede, Eşek
kapısı denilen bölgede çatışma sürüyordu. Biz dürbünle bölgedeki
PKK'lıları görebiliyorduk. Tabii onlar da bizi... Aramızdaki mesafe
sadece 800-900 metre civarındaydı. Yani teröristlerin elindeki RPG
11 roketatarlarının bin 100 metrelik menzilindeydik. Sabaha karşı
ay da battıktan sonra, derin sessizliği uzaktan gelen havan ve
roket sesleri bozuyordu sadece. Çata - çuta Bursalı Mehmetçik Nuri,
elinde G-3 piyade tüfeği ile nöbetini tutuyordu. Bizim ise
operasyonun sürdüğü bölgede gözümüze uyku girmemişti. Laf lafı
açtı... Nuri daha 20 yaşındaydı. Tezkere almasına iki aydan az
kalmıştı ama O, "şafak saymıyordu". "Tezkere bırakmayı düşünüyorum
ağabey" dedi. - Neden Nuri? - Nedeni var mı ağabey? Buradaki
kardeşlerimi bırakıp gitmek istemiyorum. Onlar burada çatışırken,
memlekette beni uyku tutar mı? Hem ben artık çata - çuta sesi
olmadan uyuyamıyorum bile... - Çata - çuta sesi ne demek Nuri? -
Ağabey buralarda geziyorsun, çok kurşun sesi duymuşsundur sen de. -
Tabii duydum... - Ama çata - çuta duymamışsındır. Bak şimdi kurşun
çevredeki kayalardan sekince "çut" diye ses çıkarır. Tam kulağının
dibinden geçerken de, "çat" diye bir ses duyarsın. Kurşun havayı
delip geçince "çat" eder. Ama bunu duyabilmen için şans eseri
kurtulmuş olman lazım. Uzaktan geçerse duyamazsın. Biz çatışma
sesine kısaca "çata - çuta" diyoruz işte. O sesi duymadığım zaman
rahat edemez oldum ben. Ve bugün Tam 10 yıl önceki bir anımızı
anlatmamızın nedeni şu... Türkiye yıllarca terörle boğuştu. Çapı
azalsa da, terör hâlâ yer yer devam ediyor. On binlerce şehit, on
binlerce gazi... Bedenen sağlıklı olsa da ruhen biten on binlerce
Bursalı Nuri var bu ülkede... Diğer yanda da isim değiştirerek
kanlı geçmişini unutturabileceğini, terör listelerinden
kurtulabileceğini düşünen PKK... Ya da KADEK; veya Kongra-Gel. Daha
da vahimi, yasal zeminde siyaset yapan bir parti... O da "örgütü"
gibi isim değiştirerek devam ediyor yoluna... Şu sıralar adı
"DEHAP". DEHAP ne yapıyor? PKK-KADEK-Kongra-Gel'in Avrupa Birliği
tarafından terörist örgütler listesine alınmasını protesto ediyor.
Bravo! Pekiyi medya bu haberi nasıl veriyor? Polisin, protestocu
DEHAP'lıları kamerayla kaydetmesini ya da grubun liderlerinden
gözlem altına alınanlar olduğunu öne çıkartarak. Pes!