Çelik iddiaları gülünç buldu
Abone olMilli Eğitim Vakfını ele geçirmeye çalışmakla itham Bakan Çelik'ten iddialara yanıt geldi.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ''Milli Eğitim Bakanı olduğum
sürece
Genel Başkanı olduğum Milli Eğitim Vakfını ele geçirmeye çalışmakla
itham edilmek son derece gülünç bir iddiadır'' dedi.
Çelik, Eğitek Adnan Güneşoğlu Eğitim Kampüsünde gerçekleştirilen
''Ankara İlköğretim Okulları Bilgi Yarışması'' finali ve ödül
törenine katıldı. Çelik, ''Test Geliştirme Birimi''nin açılışını da
yaptı.
Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, bir gazetecinin,
''Vakfı ele geçirmeye çalıştığınız yönündeki iddiaları nasıl
değerlendiriyorsunuz'' şeklindeki sorusuna, Milli Eğitim Vakfı'nın
1981 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Sağlam öncülüğünde
kurulmuş olan vakfın amacının Türk çocuklarının daha iyi şartlarda
eğitilmesi için yeni kaynaklar temin edilmesi olduğunu
hatırlattı.
Çelik, ''Benim vakfı ele geçirmek istediğim iddiası çok gülünç bir
iddiadır. Çünkü vakfın yönetim kurulu kimlerden oluşursa oluşsun,
Milli Eğitim Bakanı olduğum sürece genel başkanı benim. Dolayısıyla
genel başkanı olduğum vakfı ele geçirmeye çalışmakla itham edilmem,
son derece gülünç bir iddiadır'' diye konuştu.
Vakfı maddi kaynaklarından dolayı ele geçirmeye çalıştığı yönündeki
iddiaları da çok komik bulduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu:
''Vakfın şu anda elinde bulunan kaynak 35 trilyon liradır. Ben Türk
milli eğitiminin daha iyi olması için çocuklarınızın daha iyi ve
çağdaş şartlarda eğitim alabilmesi için gecesini gündüzüne katan
bir insanım. Benim başlattığım eğitime yüzde yüz destek
kampanyasında 2.5 katrilyon liralık destek sağlanmıştır. Sadece
bilgisayarlı eğitime destek kampanyası 150 trilyon liralık bir
destek görmüştür. Dolayısıyla eğer bir kaynak varsa ve bu vakfın
başkanıysam bu kaynak Türk milli eğitimi için çocuklarımız için
kullanılacak.''
Vakfın Genel Başkanı olarak buradan kendisine ayrıca para
verilmesinin söz konusu olmadığını ifade eden Çelik, bugüne kadar
böyle bir şeyin hiç olmadığını, olsa bile kabul etmeyeceğini
bildirdi. Çelik, bu durumun sadece kendisine bir yük ve sorumluluk
getirdiğini, onun ötesinde şahsına sağladığı bir avantajın söz
konusu olmadığını belirtti.
-VAKFIN GENEL KURULU-
Vakfın genel kurulunun 2 yılda bir yapıldığını hatırlatan Çelik,
''Divan başkanlığını genel başkan olarak istesem kendim
yapabilirdim. Ama böyle bir şeye gerek görmedim. Zaten bakan olarak
orayı baştan sona yönetecek vaktim de yoktu. Buna rağmen oylama
yaptım. Bu oylamada bir önerge 45, diğer önerge 43 oy aldı.
Kullanılan oy sayısı ise 89. O esnada birisi dışarıda durmuş
olabilir. Burada art niyet aramak, hile karıştı demek uygun
düşmüyor'' şeklinde konuştu.
''Daha önce bazı insanların imza toplayarak, divanı oluşturmak
istedikleri'' yönünde iddialar bulunduğunu ifade eden Çelik, ''Eğer
bu arkadaşların iddiası, yani seçim kaybeden, yönetime giremeyen
arkadaşların iddiası doğru olsaydı, bu oylamaya yansırdı. Öbür
listeden en yüksek oyu alan 39 oy almıştır. Dolayısıyla divanı
oluşturmak için çoğunlukta oldukları gibi bir iddia havada kalır.
Bunun gazetelere manşet olacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bizim
kimseyle bir savaşımız yok. Bizim tek savaşımız cehaletle,
yolsuzlukla, yoksullukla olan savaştır'' dedi.
-''HERKESİN GÖZÜ ÖNÜNDE CEREYAN EDEN BİR KONGRE
YAŞANDI''-
Herkesin gözü önünde cereyan eden bir kongre yaşandığını,
demokratik usullerle seçim yapıldığını söyleyen Çelik, bunu bir
meydan savaşı olarak lanse etmenin ve usulsüzlük yapıldığı yönünde
iddialarda bulunmanın gerçekle bağdaşmadığını söyledi.
Çelik, genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada, vakfın nasıl
olması gerektiğini anlattığını, son 2 yıldaki yönetimin
başarısızlığını ifade ettiğini kaydetti. Vakfın son 2 yılda
kimseden bağış alamadığına dikkati çeken Çelik, kuruldaki
konuşmasında, vakfın, toplumu heyecanlandıran ve eğitime daha fazla
teşvik eden bir müessese olması gerektiğine inandığını belirttiğini
söyledi.
''Ben kapı kapı işadamlarından destek almak için dolaşıyorum. Türk
milli eğitimine katkı yapacak para vakıfta var'' diyen Çelik, asıl
sorgulanması gereken tarafın bu olduğunu kaydetti. Çelik, bazı
medya kuruluşlarının bu meseleye bakış açısının kesinlikle peşin
hükümlü olduğunu savundu.
-''YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZ''-
Çelik, geçen kurulda da böyle tartışmalar yaşandığı, ancak bu kadar
gündeme getirilmediğinin hatırlatılması üzerine, şu yanıtı
verdi:
''Genellikle yenilen pehlivan güreşe doymaz. Eğer bu iddiaların
sahipleri seçimin galibi olsaydı, yani yönetim kuruluna seçilmiş
olsalardı asla bunları söylemeyeceklerdi. Diyeceklerdi ki, 'Sayın
Bakanımız çok güzel bir kongre süreci yaşattı bize kendisine
teşekkür ediyoruz'.''
Daha sonra açılışını yaptığı tesis hakkında bilgi veren Çelik,
Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünün merkezi sınav yapma
konusunda ihtisaslaşmış olan 2. büyük kuruluş olduğunu ifade
etti.
Merkezi sınav konusunda birinci kuruluşun ÖSYM olduğunu
kaydeden
Çelik, ''ÖSYM eskiden öğrenci seçme ve yerleştirme merkeziydi. Ama
artık personel seçme işini de yapıyor. Saygın bir kuruluştur.
Bugüne kadar yaptıkları sınavlara en ufak bir şaibe bulaşmamıştır''
dedi.
Merkezi sınav yapma açısından Türkiye'nin batı ülkeleri arasında en
başarılı ülkelerden birisi konumunda olduğunu vurgulayan Çelik,
bunun Türkiye için çok büyük bir avantaj olduğunu söyledi. Bu
konuda Türkiye'de ikinci kuruluşun Eğitim Teknolojileri Genel
Müdürlüğü olduğunu yineleyen Çelik, müdürlüğün, bir anda 1.5 milyon
insana bir oturumda sınav yapabilecek kapasiteye sahip olduğunu
kaydetti.
Bir gazetecinin ÖSS hakkında TED'in ''Hayat 195 dakika mıdır?''
şeklinde kampanya başlattığını hatırlatması üzerine Çelik,
''ÖSYM'nin saygın bir kuruluş olması farklı bir şeydir, ÖSYM'nin
yaptığı ÖSS'nin adil olup olmadığı farklı bir konudur'' dedi.
Sınava kısa süre kaldığını hatırlatan Çelik, bu konuda bir şey
söylemesinin anlam ifade etmediğini, bu sınavın, başarı ölçme
sınavı değil, eleme yöntemi olduğunu kaydetti.
Sınava girecek öğrencilere de öğütlerde bulunan Çelik, sınava giren
her 100 kişiden 10 kişinin 4 yıllık bir lisans programına
yerleşebildiğini ifade etti. Çelik, ''ÖSS'yi kazanmak ya da
kaybetek dünyanın sonu değildir'' dedi.
Çelik, ailelerin çocuklarına, ''kazanamazsan mahvoluruz'',
''Kazanmak zorundasın'' gibi telkinlerde bulunmamalarını önererek,
aksi halde bu durumun çocukları sınav stresine sokacağını ve
başarılarını etkileyeceğini söyledi.
Oğlunun da bu sene ÖSS'ye gireceğini kaydeden Çelik, oğluna böyle
bir baskı uygulamadığını belirtti.
-ANKARA İLKÖĞRETİM OKULLARI BİLGİ
YARIŞMASI-
Çelik, daha sonra Ankara İlköğretim okulları bilgi yarışması
finalinin açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında öğrencilere,
başarılarından dolayı kutlayarak, gelecek sene eğlenirken öğrenmeye
dayalı olan yarışma programları yapacaklarını bildirdi.
Bakan Çelik, yarışmada finale kalan çocuklara 2 matematik sorusu
yöneltti.
Milli Eğitim Bakanı Çelik, Koza davetiyelerinin sahibi Melek İpek
tarafından yenilenen İncek İlköğretim Okulunu da gezdi. Daha sonra
gazetecilerle birlikte İpek'in İncek'teki evine giden Çelik, burada
yemek yedi, çay içti ve sohbet etti.