Çelik Gülersoy Kütüphanesi kafe mi olacak?

Çelik Gülersoy tarafından kurulan ve İstanbul ’un binlerce yıllık hafızası olarak nitelendirilen İstanbul Kitaplığı’nın bulunduğu bina, bir internet sitesinden 49 yıllığına kiraya çıkarıldı.

Radikal’deki habere göre Ayasofya’nın arkasındaki Soğukçeşme Sokağı’nda bulunan Çelik Gülersoy Vakfı’na ait 3 katlı tarihi konak için vakıf yönetimi aylık 20 bin lira kira bedeli istedi. Turistik otel, restoran ya da kafe yapımına uygun olduğu belirtilen ilanda peşin ödeme yapıldığı takdirde kira bedelinin 12 bin liraya kadar düşeceği ilan edildi.

YAZMALAR, GRAVÜRLER, HARİTALAR, KİTAPLAR... 10 BİN YAYIN VAR

İstanbul ile ilgili son 400 yılda yabancılar ve Türkler tarafından yazılmış eserlerin hemen hepsi bu kitaplıktaydı. Gravürler, haritalar, fotoğraflarla birlikte kütüphanede 10 bine yakın yayın yer alıyor. 

1988'de Çelik Gülersoy bütün koleksiyonunu kurduğu vakfın İstanbul Kitaplığı'na hediye etti.

SEYAHATNAMELER, İSTANBUL KİTAPLARI, ŞEHİRCİLİK VE REHBERLER

Kitaplıkta, Roma ve Bizans, Osmanlı tarihi, seyahatnameler, sefaretnameler, hatıralar, güzel sanatlar, biyografi, İstanbul'la ilgili şahsiyetler ve onların diğer eserleri, edebiyat eserleri, şehircilik ve belediye sorunları, kuruluşlar, İstanbul rehberleri ve dergiler yer alıyor.

Bodrum, giriş ve birinci kat olarak toplam üç katlı binanın giriş ve birinci katı kütüphane olarak kullanılıyor. Bodrum katı ise depo görevi görüyor.

1990 YILINDA KÜTÜPHANE OLARAK AÇILDI

Soğukçeşme Sokağı 1986′da restore edilerek turizme kazandırıldı. En büyük konak ise baştan sona yenilenerek 1990 yılında kütüphane olarak açıldı. Soğukçeşme sokaktaki binaların maliki Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’na aitti. Kitaplık bedelsiz olarak, kültürel hizmet amaçlı Çelik Gülersoy Vakfı’na verilmişti. Tapu kayıtlarına göre ilk yapımı 18. Yüzyıla kadar uzanan konağın bodrum ve zemin katı taş olup, üst kat ise ahşap olarak inşa edildi.

PARADAN ÖNEMLİ ŞEYLER VAR

Çelik Gülersoy kütüphane açılışında katkıda bulunanlara yaptığı konuşmada, “Bu ulusal kuruluşumuzu oluşturan değerli kişiler, en büyük bina yerini, para getirecek bir otele değil, bir kültür yuvasına ayırmakta tereddüt etmediler. Hayatta paradan çok daha önemli şeyler olduğunu bilen bu kadroya, teşekkür borçluyum. eğer bu kütüphane ilelebet yaşarsa bir Osmanlı evinde açılmış olan bu kütüphanenin İstanbul’un kendi kimliğinin bilinmesine imkan sağlayacak...” demişti.