Çekirge istilası nerede kıyamet alameti mi Araf Suresi açık açık belirtiyor
Abone olAfrika'da başlayan çekirge istilasının ülkemizin sınır komşuları İran ve Irak'ta da ortaya çıktığı iddia edildi. Twitter'da da TT olan çekirge istilası nedir, Türkiye'de çekirge istilası olur mu? Çekirge istilası sonrası Kuran'da geçen Araf Suresi ise araştırılamaya başlandı.
Çekirge istilası bugün günün konusu oldu. Sosyal medyada #çekirgeistilası' hastagı ile binlerce yorum yapıldı. Korkutan iddiaya göre Şubat ayında Afrika ve Asya'da çok sayıda ülkenin mücadele ettiği çekirge istilası sınır komşularımıza kadar ulaştı. Türkiye ise panikte. Ülkemizde de çekirge istilası olur mu? Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Örgütü, küçük bir çekirge sürüsünün günde 35 bin kişinin yiyebileceği gıda miktarını tüketebileceği söyledi. Çekirge istilası sonrasında akıllara Araf Suresi geldi. Peki kıyamet alameti olarak gösterilen çekirge istilası nedir? Kuran'da nasıl geçiyor?
Afrika’da başlayan çekirge istilasının Türkiye’nin sınır komşuları olan İran ve Irak’ta da ortaya çıktığı iddia ediliyor. Sosyal medya üzerinden yayılan iddia kısa sürede gündem oldu. Öte yandan çekirge istilasının Kuran'da yer alan Araf Suresi'nde geçmesi, akıllara yeniden kıyamet alametlerini getirdi.
Çekirge istilası sosyal medyada kısa sürede gündem oldu. Twitter'da gündem olan '#çekirgeistilası' hastag'i ile dünyada birçok bölgede çekirge istilası görüntüleri geliyor. Çekirge istilasının yaşandığı bölgeler de Afrika'nın doğusu; Somali ve Kenya, Arap yarımadasının doğusu ve İran'ın güneyi yani Körfez olarak bilinen yerler olarak gösteriliyor.
Yayınlanan görüntülerin İran ve Irak’tan geldiği iddia edilse de bu konuda yapılan bir açıklama yok.
Çekirge istilası Kuran’da da geçiyor mu?
132. ayet
Ve dediler ki: "Bizi büyülemek için ne işaret getirirsen getir, biz sana inanacak değiliz."
133. ayet
Biz de açık seçik mûcizeler olmak üzere onların üzerine tûfan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim olmakta direndiler.
Daha önce (130. âyette), kuraklık sıkıntısından söz edilmişti. Anlaşıldığına göre bu bir ilk uyarıydı. Ne var ki Firavun ve çevresi, bundan ders alacakları yerde, inkâr ve inatlarını daha da pekiştirdiler; bu uğurda bütün sıkıntılara katlanmaya hazır olduklarını açıklayarak âdeta Allah’a karşı meydan okudular. Yüce Allah da onları 133. âyette özetle bildirilen felâketlere mâruz bıraktı.
Kur’ân-ı Kerîm’de Firavun ve Mısırlılar’ın inkârları, İsrâiloğulları’na karşı haksız tutumları ve onları serbest bırakmamaktaki ısrarları yüzünden başlarına türlü felâketler geldiği özetle anlatılmış; ibret alınması için bu kadarı yeterli görülmüştür. Tevrat’ta ise, Firavun’u İsrâiloğulları’nı serbest bırakmaya mecbur etmek için, daha çok Hârûn’un değneği vasıtasıyla gerçekleştirilen ve İsrâiloğulları’na isabet etmeyen çeşitli felâket mûcizelerinin gerçekleştirildiği bildirilmiştir. Mısırlılar’ın hayat damarları olan Nil sularının kana dönüştürülmesi, bütün ülkenin ve evlerin kurbağalarla dolup taşması, önce tatarcık, ardından at sineği (kımıl) istilası, hayvanların kırılması, insanların ve hayvanların vücutlarını çıban kaplaması, dolu felâketiyle dağdaki insanların ve önceki felâketlerden artakalan hayvanların kırılması, büyük bir çekirge sürüsünün yeri göğü kaplaması şeklinde sıralanan mûcizelerden hiçbiri Firavun’u yola getirmeye yetmemiş; o, her felâket vuku bulduğunda, Mûsâ’ya kendilerini bu felâketten kurtarması halinde İsrâiloğulları’nı serbest bırakacağına dair söz vermiş; fakat felâket geçince sözünden dönmüştür. Nihayet “Rab,... Mısır diyarında bütün ilk doğanları vurdu... Ve Mısır’da büyük feryat vardı; çünkü içinde ölü olmayan bir ev yoktu.” Artık bu son felâket üzerine Firavun, erkeklerinin sayısı 600.000’i bulan İsrâiloğulları’nın 400 yıldır kalmakta oldukları Mısır’dan çıkmalarına izin verdi (Çıkış, 5-12).