Çekilmenin durdurulduğu iddialarını değerlendirdi
Abone olBaşbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, terör örgütünün sınır dışına çıkışların durdurulduğuna yönelik açıklamasına ilişkin, "Terör örgütünü muha...
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, terör örgütünün sınır dışına
çıkışların durdurulduğuna yönelik açıklamasına ilişkin, "Terör
örgütünü muhatap alarak konuşmak doğru değil. Terör örgütü ne
yapacaksa kendi bileceği bir iştir. Ama Türkiye, kendi yapması
gerekenleri yapacaktır. Türkiye, kendi yapması gerekenler
içerisinde her türlü alternatife dönük tedbirlerini her zaman
almıştır, bundan sonra da almaya devam edecektir. Biz, bu konuda
terör bitene kadar çalışmalarımızı, mücadelemizi sürdüreceğiz"
dedi.
Bekir Bozdağ, A Haber’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bozdağ, son zamanlarda gündeme gelen Abdullah Öcalan’ın İmralı
görüşmeleri sırasında çekilen son fotoğrafı ve bunun yayınlanacağı
söylentilerine, "Benim bu konuda şuan bir bilgim yok. O gazetelerin
yazdığı bir haber. Ben doğru haber olduğu kanaatinde değilim"
cevabını verdi.
Suriye’ye yönelik olası operasyon ile ilgili çekinceler olduğunun
belirtilmesi üzerine Bozdağ, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı
konusunda kimsenin tereddütü olmadığını ancak kimin kullandığı
konusunda farklı iddialar olduğunu, bu durumda da BM’nin
hakemliğine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bozdağ, "Eğer kongre onayı
ya da başka durumlar zamana yayarak bu işi unutturmak için
yapılıyorsa bana göre sadece Suriye’de yaşananlar için değil
dünyamızın geleceği için de büyük bir yanlışlık yapılıyor demektir"
ifadesini kullandı.
Operasyon için BM raporunun beklenmesine gerek olmadığını söyleyen
Bozdağ, "Gerçek bu kadar ortadayken, bu gerçeği teyit eden başka
gerçekliklerin peşinde koşmak sadece başka insanların ölmesine
yardımcı olur, bu işi yapanlara cesaret verir" değerlendirmesinde
bulundu.
Uluslararası toplum ortak adım atmadığı takdirde, kimyasal silah
kullanmak isteyen başka yönetimlerin güç ve cesaret bulacağına
işaret eden Bozdağ, insanlığın kırmızı çizgilerinin bir daha
çiğnenmemesi için mutlaka adım atılması gerektiğini belirtti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hükümetin ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrını "ilkesizlik ve tetikçiliğe
hazırlık" olarak değerlendirdiğinin hatırlatılması üzerine ise
Bozdağ, şöyle konuştu:
"Kılıçdaroğlu’nu anlamakta zorlanıyorum. Suriye’de yüz binden fazla
insan öldürüldü. Sayın Kılıçdaroğlu, orada kan dursun, bir insan
ölmesin diye çırpınan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını takdir edip,
bunun karşısında da orada kanın akması için her türlü yola
başvuran, kendi insanını bombalayan Esad’a dönüp, ’Bu zulme son
ver, bu kanı durdur, insanlarını öldürme, insanlarını yaşatmak için
yollar ara’ demesi lazım. Sayın Kılıçdaroğlu, olayı çarpıtıp kendi
siyasetine su getirmek istiyor oradan. Bu, siyasete su taşıma
konusu olamaz".
Operasyonun ertesinde Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir saldırı
olması durumunda Türkiye’nin tepkisine ilişkin soruyu da yanıtlayan
Bozdağ, ülkenin, vatandaşların güvenlik ve huzurunun korunması için
her daim, her türlü olasılığa, senaryoya hazırlıklı olunduğunu
vurguladı. Bozdağ, başka bir soru üzerine, Türkiye’nin menfaati ve
vatandaşın güvenliği gerektirdiği, başka yol kalmadığı zaman asker
de gönderilebileceğini dile getirdi.
"ÇEKİLME DURDURULDU" İDDİALARI
Terör örgütü PKK’nın sınır dışına çıkışının durduğuna dair
çelişkili açıklamalar geldiğinin hatırlatılması ve sınır dışına
çıkışın hangi seviyede olduğunun sorulması üzerine Bozdağ, şöyle
konuştu:
"Türkiye’de olup biten ne varsa herkesin bir bilgisi olduğu gibi
devletin herşeyi gayet iyi bildiğinin bilinmesi lazım. Şu anda,
arzu edilen, terör örgütü mensuplarının Türkiye topraklarını
tamamen terki tamamlanmış değildir. Öte yandan bu süreç içinde
gerek terör örgütü gerek BDP adeta bir rol dağılımı yapmış gibi.
Birisi kötü polisi birisi iyi polisi oynuyor. Birisi bir açıklama
yapıyor, sert ifadeler kullanıyor. Öbürü ’o manada değil de şöyle
demek istedi’ diye yumuşatan, tevil eden yaklaşımlar içine giriyor.
Bunu, terör örgütü ve BDP’nin kendi kamuoylarına dönük bir taktiği,
stratejisi olarak görüyorum. Bunu bilinçli bir şekilde yapıyorlar.
Seçim olduğu zaman, barış ortamının olduğu, baskının olmadığı,
herkesin huzur ve güvenlik içinde sandığa gittiği bir ortamda, BDP
böylesi bir iklimde seçime girerse aleyhine olacağını düşünüyor. O
yüzden terör kozunu elinde tutması gerektiği kanaatleri
olabilir."
Terör örgütünden "Çekilme durduldu" açıklaması geldiğinin
hatırlatılması üzerine Bozdağ, "Terör örgütünü muhatap alarak
konuşmak doğru değil. Terör örgütü ne yapacaksa kendi bileceği bir
iştir. Ama Türkiye, kendi yapması gerekenleri yapacaktır. Türkiye,
kendi yapması gerekenler içerisinde her türlü alternatife dönük
tedbirlerini her zaman almıştır, bundan sonra da almaya devam
edecektir. Biz, bu konuda terör bitene kadar çalışmalarımızı,
mücadelemizi sürdüreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"KÜÇÜK BİR GRUBUN, ÜNİVERSİTELERİ KENDİLERİNE MAL ETME GAYRETİ"
ODTÜ’de başörtülü öğrencilere yönelik sözlü saldırıyla ilgili
soruşturmadan bir sonuç çıkıp çıkmadığının sorulması üzerine
Bozdağ, üniversitelerin bilim yuvaları olduğunu, radikal örgütlerin
arka bahçesi olmadığını ancak ODTÜ’nün bazı örgütlerin ve radikal
grupların arka bahçesi haline dönüştürülmek istendiğini söyledi.
"Yönetimin de burada ihmali olduğunu düşünüyorum. Yönetim gerekli
tedbirleri almış olsa böylesi hadiseler sık sık tekrar etmez" diyen
Bozdağ, görüntülerde "ODTÜ’deki diğer yurtlara dönük bir karalama"
olduğunun anlaşılmadığını kaydetti.
Olayla ilgisi olanların münferit bir grup olduğuna ve Türkiye
genelinde sadece bir kaç üniversitede bulunduğuna dikkati çeken
Bozdağ, "Buralarda kümelenmiş azıcık bir grubun, çok büyük
gürültüyle o üniversiteleri kendilerine mal etme gayretidir"
dedi.
"PROJE BİR DEVLET PROJESİ DEĞİLDİR"
Mamak’ta cami ve cemevi inşaatının atılmasının ardından yaşanan
tartışmaların hatırlatılması üzerine Alevi vatandaşların bir grup
olmadığını, çok farklı gruplar bulunduğunu söyledi. Bozdağ, iflas
etmiş bir takım sol ideolojilerini ’Alevilik’ olarak ikame etmek
isteyen gruplar ile Aleviliği ayrı bir din olarak görenler
bulunduğuna işaret ederek, "Mamak’ta yapılan, cemevi ve camiye aynı
konseptin içinde yer veren proje bir devlet projesi değildir. Bunun
altını özellikle çizmek isterim. Devlet projesi olmuş olsa
denilebilir ki, ’Devlet bunu dayatıyor, zorluyor. Tek tip bir
projeye bizi zorluyor. Asimilasyon, falan’. O zaman haklı da
olabilir. Ama böyle bir şey söz konusu değil" diye konuştu.
TBMM’DE TÜRBANLI VEKİL
Bozdağ, "Bu dönem seçilmişler arasında sizce türbanlı bir
milletvekili olabilir mi?" sorusuna ve CHP Grup Başkanvekili Engin
Altay’ın "Meclis’te türban olamaz" sözlerinin sorulması üzerine,
"Meclis İçtüzük’ünde veya milletvekillerinin türbanla Meclis’e
girmesini yasaklayan bir düzenleme yoktur. Yasak kafalarda vardır.
Türkiye’de geçmişte tesis edilmiş korku imparatorluğu, kafalarda bu
yasağı koymuş ve kafalarda bu yasağı kaldırma, bu yasağı yoketme
konusunda bir irade ortaya çıkmamıştır. Önümüzdeki seçimde siyasi
partilerin bu noktada farklı yerlerden adaylar gösterebileceklerini
tahmin ediyorum" yanıtını verdi.
"TÜRKİYE YARI BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇER"
Bozdağ, Türkiye’de başkanlık sistemine geçilip geçilmeyeceğine
ilişkin olarak, "Şu anda Türkiye parlamenter sistem var.
Parlamenter sistemde başkanlık olmaz. Başkanlık ayrı bir şey ama.
Anayasada bizim cumhurbaşkanının kullandığı yetkiler ve görevler
var. Baktığınızda bu görev ve yetkiler parlamenter sistemde
cumhurbaşkanına biçilen rol ile uyumlu değil. Adeta bir yarı
başkanlık sisteminde olduğu gibi bir görev ve yetki kataloğu var.
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek ve 60 gün propaganda dönemi
olacak. Cumhurbaşkanı adayları mitingler düzenleyecekler. Halkın
huzuruna çıktığı zaman ne diyecek, cumhurbaşkanı adayı ne diyecek?
’Bana oy verin, ben büyükelçileri kabul edeceğim. Hükümetin
kurulmasında hemen yetkiyi kime vereceksem vereceğim. Kanunları 15
gün bekletmeden onaylayıp göndereceğim. Hükümete hiçbir zorluk
çıkarmayacağım’ Anayasa’da yazan görevlerini mi sayacak başka
şeyleri mi?" diye konuştu.
(İHA)