Ceketsiz de ifade verilemiyormuş
Abone olTürbanlı sanığın duruşma salonundan çıkarılması ile başlayan polemiğe bir yenisi daha eklendi.
Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi’nin türbanlı sanığı duruşmaya
almamasıyla başlayan “Mahkemelerin kamusal alan olup olmadığı”
tartışmasına, Anayasa Mahkemesi’nin geçmişteki bir uygulaması yeni
bir boyut kazandırdı. Anayasa Mahkemesi, hakkında kapatma davası
olan Emek Partisi’nin (EMEP) yönetici ve avukatlarının “ceketsiz”
oldukları gerekçesiyle sözlü savunma yapmalarına izin vermedi.
Anayasa Mahkemesi’nin kılık kıyafete ilişkin uygulamasını yansıtan
olay, Yekta Güngör Özden’in başkanlığı döneminde 1995 yılında EMEP
hakkındaki kapatma davasının sözlü savunması sırasında gerçekleşti.
Parti adına sözlü savunmayı yapmak için Yüksek Mahkeme’ye gelen
EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ve avukatlar, “Ceket giymedikleri”
için Başkan Özden tarafından uyarıldı. EMEP’liler, hava sıcak
olduğu için ceket giymediklerini belirtince Başkan Özden, “Salonun
havalandırmasının yeterli olduğunu, Anayasa Mahkemesi’nde ceketsiz
savunma yapmalarına izin veremeyeceğini, savunmalarını daha sonra
ceket giyerek gelmeleri halinde yapabileceklerini” söyleyerek,
ceketsiz savunmaya izin vermedi. Özden ANKA’ya yaptığı açıklamada
olayı doğrularken, mahkemelerin “Ulus” adına görev yaptıklarını,
“Mahkemelerin üyeleri olduğu kadar sanık, tanık herkesi kapsayan
kuralları bulunduğunu, ceketsiz savunmaya bu nedenle izin
vermediğini” belirtti. Özden, Anayasa Mahkemesi’ndeki bu
uygulamanın dışında baro başkanlığı yaptığı dönemden de bir örnek
vererek, “1970’li yıllarda avukatlara baro tarafından ruhsat
veriliyordu. Ben o zaman baro başkanlığı yaparken kravatsız gelen
bir avukatı ruhsat için 3 ay bekletmiştim” dedi. Özden, Yargıtay
4’üncü Ceza Dairesi’nin türbanlı sanığı duruşmaya almama kararını
da bu açıdan çok olumlu bulduğunu belirterek şunları söyledi:
“Daire’nin kararı bal gibi doğrudur. Yargı kuruluşları, mahkemeler
ulus adına görev yapar. Anadolu’daki geleneksel başörtüsüyle
gelebilirler ama türbanla mahkemeye girilemez. Başörtü halkın
geleneksel giysisidir ve türbandan farklıdır. Türbanı inat olsun
diye takıyorlar. Yasalarımıza göre türbanla yüksek okullara
girilemiyor. Yüksek okullar kamu kuruluşlarına göre daha serbest
olması gereken alanlar olduğu halde orada yasaksa elbette ki
mahkemede de yasak olacaktır. En küçük ayrıntısına kadar bütün
kuralları da yazmak gerekmez. Biraz da akıl ve izan lazım” Kaynak:
Nethavadis