Tasavvuf üstadı İbn-i Ataullah El-İskenderi’nin
söylediği bir Tasavvuf-i Hikmeti paylaşayım sizlerle.
Şöyle öğüt veriyor büyük bilgin;
“Her sorulana cevap veren, her gördüğünü anlatan ve
her bildiğini söyleyen kişinin cahil olduğunu
anla.”
Ne kadar da özlü bir söz!
Bu hikmette cehaletin emaresi olarak üç hal sayılmıştır.
1)Her sorulana cevap vermek
Sorulan sorulara derhal cevap vermek, sonu olmayan ilim ve
fenlerin hepsini bilmeye bağlıdır. Bu da sınırlı olan insan için
olmayacak bir haldir. Zira Kur’an’da: “Size ilimden çok az bir
şey verildi.” (İsra/85) buyurulmuştur. Her sualin cevabını
bildiğini iddia etmek, ilmin mahiyetinden habersiz olduğunun
neticesidir. Ayrıca soranın durumuna, akıl ve idrakine göre cevap
vermek gerekir. Soranın verileceği cevaba ehil olup olmadığını
bilmeden cevap vermek, ehil olmayana vermek olur.
Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurmuşlardır;
“İlim üçtür: biri farzlar, diğeri sünnetler, biri de
Lâedrî’dir yani her suale cevap vermeye kalkışmayarak bilmiyorum
demektir.” Bu hadis-i şerife göre bazen bir şeyin idrakinden
acziyet göstermek de bir nevi ilimdir.
Hazreti Ali’nin bu konuda meşhur sözünü hatırlamakta fayda
var; “Kim ben bilirim derse, cahildir.”
Ne yazık ki toplumumuzda fazlasıyla görülen bu durum, her geçen
gün insanları hakiki bilgilerden uzaklaştırıyor. Böylelikle
insanlar, gerçeğin ne olduğunu bilmeyecek durumlara düşüyorlar. Bir
yıkım zinciri olan her sorulana cevap verme sorunsalı, topluma
yanlış bilgi vermeye yol açarak çığ gibi büyüyen bir felakete
dönüşüyor. Akıllı kimse evvela cevabını vereceği sorunun hakikati
bilir sonrasında ise sorunun sahibinde nasıl bir etki bırakacağını
ön görerek cevaplar.
2)Her gördüğünü anlatmak
“Maddi ve manevi müşahedelerinden bahsetmek, insanların içindeki
düşünceleri okuyup açmaktır.”
Bu saklanması gerek sırrım ifşa edilmesi olduğu için cehil
alametlerindendir. Neticede hür kişilerin kalpleri sırların
kabirleridir. Bu sırlar Allah’ın kuluna emanetleridir. Onu ifşa
etmek ise hıyanettir. Zira “Allah hainleri sevmez.”
(Enfal/58)
Kulların yaşadıkları olaylar onların sırlarıdır. Her gördüğü
başkasına anlatmaya çalışan kişi, sırlardan uzaktır. İfşacılık
dinimizce de haram kılındığı halde, dönemimizde fazlasıyla
rastlanan bir durumdur. Böylelikle cehaletin günümüzde ne kadar
ileri boyutta anlayabiliriz.
Akıllı kişiler, her gördüğünü anlatmayarak karşısındakinin
aklını bulandırmaz, gördüğü şeylerin mahremiyetini korur. Aksi
takdirde, ne yaşanmışlık kalır, ne de yaşanacaklar.
3)Her bildiğini söylemek
Bilen bir kişi, söylenmesi doğru olanla olmayanı ayırır,
bazısının sonradan inkar edilmesine, zarar ve fesat doğmasına sebep
olacağının farkında olur ve susar. Çünkü istidatlar farklı
olduğundan idrak edilmesinin de farklı olacağı aşikârdır. Birinin
idrak edebildiği şey, başkasının havsalasına sığmayabilir ve
söylenmesi garipsenir inkar edilir.
Binaenaleyh Resulullah şöyle buyurmuştur; “Fevkalade bir
ilim vardır ki, onu ancak ârifler bilir. Eğer bu ilmi açıklamış
olsalar, hüsran ehli onu inkar ederler.”
Ebu Hureyre ise şöyle buyurmuştur; “Ben ilâhi ilim şehri
olan Resulullah Efendimizden ili dağarcık ilim öğrendim, onun
birini açıklayıp yaydım. Eğer diğerini de ilan etmiş olsaydım benim
boğazımı keserdiniz.”
Akıl sahipleri her hakikati her mekanda beyan etmez, akıllıca
davranarak bildikleri her şeyi sunmazlar. Her bildiğini
söyleyenler, telif hakları halka arz edilmiş kimselerdir.
Sonuç olarak, cehalet tarih boyunca her zaman var olan ve var
olacak bir kavramdır. Herkesin bir aklı olduğu gibi aklını
kullanmayacak yapısı da vardır. Akıllarını koruyarak hareket eden
insanlar, tarihin her safhasında başarılı işlere imza atmış,
şerefli, karakterli, toplumuna faydalı bireyler olmuşlardır.
Cahiller ise insanların akıllarını bulandıran, toplumun dengesini
yıkan, gerçeğin öğrenilmesine engel olan kişilerdir. İslam
literatüründe, akıllı olmak cehaletten uzak durmak bir görevdir.
Her Müslüman, aklını ilim ve irfanla besleyerek yaşamalıdır. Aksi
halde kendisini yıkacağı gibi büyük bir kesiminde vebalini sırtlar.
Hayat akıllıların ve cahillerin savaştığı bir meydandır. Kazananlar
ise, aklını hakikat için kullananlardır.
Selametle..