Çayyolu Höyüğü tarihe ışık tutuyor!
Abone olAnkara'da sürdürülen kazı çalışmaları bölge tarihine ışık tutacak.
Ankara'da bir döneme ışık tutacak kazılar tüm hızıyla
sürüyor! Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özarslan,
Çayyolu Höyüğü'nde süren arkeolojik kazı alanlarının bölge için çok
önemli olduğunu söyleyerek, kazılarda daha eski dönemlere
ulaşabilme umudu taşıdıklarını ifade etti.
Çayyolu mevkisinde geçen yıl yapılan kazılar sonucunda bulunarak arkeolojik kazı alanı haline getirilen Çayyolu Höyüğü'nü gezen Özarslan, çalışmaları yakından inceledi.
Çayyolu mevkisinde geçen yıl yapılan kazılar sonucunda bulunarak arkeolojik kazı alanı haline getirilen Çayyolu Höyüğü'nü gezen Özarslan, çalışmaları yakından inceledi.
9 katmandan oluşan ve henüz kazılmamış 6 metrelik dolgunun
bulunması nedeniyle burada daha eski dönemlere ulaşabilme umudunu
taşıdığını bildiren Özarslan, şöyle konuştu:
''Çayyolu Höyüğü'nde yapılan kazılar son derece önemli çünkü
bu bölge daha önce Ahlatlıbel'de yapılan çalışmaları da göz önüne
alırsak, İlk Tunç Çağı'nın örneklerinin bulunduğu bir kazı alanı
olması bakımından önemli. Ama daha önemlisi, kalkolotik (bakır
çağı) döneme ait ilk buluntuların göze çarpması. Bu çalışmalar
sadece Ankara'nın değil, bölgenin de tarihi, kronolojisi açısından
önemli bir arkeolojik çalışma vasfını taşıyor'' diye konuştu.
ANKARA'DA ARKEOPARK
Özarslan, 2 plankarede çalışılan sahanın bir yerleşim alanı
olduğuna değinerek, mimari yapı, ağırşaklar, seramik parçaları, kap
kacak parçaları, saç iğneleri, damgalar, hayvan figürleri, boncuk,
çıngırak gibi o dönem insanlarının yaşam tarzlarını yansıtacak
buluntuların elde edildiğini açıkladı.
''Şehir merkezinde, yaşam alanında arkeolojik kazı
yapılmasının dünyada pek rastlanır'' olmadığına dikkati çeken
Özarslan, Çayyolu Höyüğü'nün bu yönüyle de farklı olduğuna işaret
etti.
Özarslan, höyüğün yerel halkın da katkısıyla arkeolojik bir
alan haline getirildiğini vurgulayarak, ''Artık bilinç oluştu. Bu
kazı yapılırken bakanlığımın, müzenin, iş yerlerinin, halkın,
idarecilerin katkılarıyla bu çalışma ortaya çıktı. O açıdan, bu
bilincin Türkiye'de oluşması ve daha da artarak yaygınlaşması bence
çıkarılabilecek en önemli derslerden biri olmalıdır'' görüşünde
bulundu.
Çalışmanın amacını bilimsel çalışmalarla tarihi gerçekleri
ortaya çıkarmanın yanı sıra, ''insanları tarihle iç içe getirmek''
olarak ifade eden Özarslan, şunları söyledi:
''Burasını bir eğitim alanı, arkeopark olarak düşünüyoruz.
Bütün dünyada müzeler, ören yerleri, arkeolojik alanlar okulların
eğitim yerleri olarak düşünülüyor. O yüzden burada bir arkeopark
düzenlenmesi planlamaktayız. Önümüzdeki yıllarda da bu çalışmalar
devam edecek. Ankara tarihi için de önümüzdeki yıllarda geçmişi
yansıtacak önemli objelerin bulunacağına inanıyorum.''
"KAMULAŞTIRMA OLACAĞINI TAHMİN
ETMİYORUM"
Özarslan, inşaat sırasında veya başka bir çalışma esnasında bu
tür kalıntılar bulunduğunda bakanlığa haber vermenin bir
vatandaşlık görevi olduğunu hatırlatarak, Çayyolu'ndaki kazı alanın
çevredeki yerleşim yerlerine etkisinin sorulması üzerine şöyle
dedi:
''Yerleşim yerleriyle ilgili boyutun daha sonraki çalışmalarda
ortaya çıkacağını düşünüyorum. O aşamaya gelirse, devletin de bazı
hukuki imkanları var, kamulaştırma gibi. Ama o boyuta ulaşacağını
şu an itibarıyla tahmin etmiyorum.
Bu gibi yerleri önceden tespit edip şehirleşme planını ona
göre kurmak lazım. O açıdan ilk yapılan yüzey, envanter çalışmaları
son derece önemli.''
SON 50 YILIN KAZISI
Kazı alanının danışmanı Ahi Evran Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Gülçin İlgezdi Bertram, buranın ''Ankara'nın
en eski yerleşim yeri'' olduğunu vurguladı.
Bertram, İlk Tunç Çağı'na ait kazı çalışmalarının 1930'lu
yıllarda Atatürk'ün isteğiyle Ahlatlıbel ve Karaoğlan'da, sonra da
1960'da Koçumbeli'de yapıldığını hatırlattı.
Daha sonraki 50 yıllık dönemde bu çağa ilişkin bir çalışma
yapılmadığını anlatan Bertram, geçen yıl başlayan Çayyolu Höyüğü
kazısının bu bakımdan önemli olduğunu ifade etti.
Şu ana kadar çıkarılan buluntuların M.Ö. 3000-2000 yılları
arasında İlk Tunç Çağı'na ait olduğunu belirten Bertram, 15 Kasım'a
kadar çalışacaklarını kaydetti.
Bertram 150'ye 150 metrelik höyükte kerpiç mimarinin öne
çıktığına işaret ederek, ''Şu an daha derine inme çalışmaları
yürütüyoruz. Burada bir ihtimal kalkolitik döneme inme şansı var.
Geçen yıl en son evrede kalkolitik el tunç çağa geçiş olabilecek
çanak çömleğe rastladık. O yüzden bu sene kalkolitik dönem
bekliyoruz'' diye konuştu.
Anadolu Medeniyetler Müze Müdürü Melih Arslan, müzede
Ankara'ya has eserleri bir arada sergileyecekleri ayrı bir bölüm
hazırlığında olduklarını bildirdi.
Arslan, ekim ayında ''Ankara ve Klasik Seksiyonlar Bölümü''nün
açılışını yapacaklarını belirterek, bölümde Ankara'nın ilk
uygarlığından Bizans dönemine kadar olan tüm eserlerin yer
alacağını da kaydetti.