Çaycılıktan NBA'e uzanan yol

Abone ol

Sabah gazetesi tarafından yılın basketbolcusu ödülün kazanan Okur, çok ilginç açıklamalarda bulundu.

"13 yaşıma kadar basketbol yerine futbol oynuyordum. Boyum bu kadar uzun olmasaydı belki futbolcu büyük ihtimalle de çaycı olurdum. Babamın çayocağında onu da yaptım..." Geçen sezon NBA'e giden, ilk senesinde Detroit ile Konferans finali oynayan, bu sezona da çok iyi başlayıp takımın kilit isimlerinden biri haline gelen Mehmet Okur, bu performansıyla SABAH Spor Ödülleri 2003'te "Yılın Basketbolcusu" seçildi. Mehmet ile New York'ta bugüne nasıl geldiğini, NBA'i, ABD günlerini ve hedeflerini konuştuk: * Küçükken bir gün NBA'de basketbol oynayacağını düşünüyor muydun? 13 yaşıma kadar basketbol yerine futbol oynadım. Boyum bu kadar uzun olmasa belki futbolcu olurdum. Ya da çaycı olurdum. Onu da yaptım. Babamın çayocağında askıcılık yaptım. Oyak'ta oynarken Bursa'da lojmanda kalıyordum. Haftasonları Yalova'ya ailemin yanına giderdim. Ayrılırken gözyaşlarım sular seller gibi akıyordu. Bir gün anneme 'Kaçıp geleceğim; dayanamıyorum' dedim sonra alıştım. Kaynak:Sabah * Burada günlerin nasıl geçiyor? Basketbol dışında neler yapıyorsun? Maçlardan başka bir şeye vakit kalmıyor. Playoff dahil bir sezonda 100'e yakın maç oynuyoruz. Normal sezonda 42 deplasmana çıkıyoruz. uzun seyahatler var. Bazen arka arkaya oynuyoruz. Sürekli otel değiştiriyoruz. Oda numaramı karıştırdığım oluyor. Diyorum ki oda numaram 711.. Sonra aklıma geliyor ki, o numara bir gün önce kaldığım oteldeki oda numaramdı. İşte böyle yoğun bir tempoda yaşıyoruz. Maçların dışındaki vakitler de antrenman ve tedavilerle geçiyor, ya da masaj... Bir ağrın veya sakatlığın varsa bunları tedavi ettiriyorsun, zaten olmazsa bir gariplik var demektir. 100 maçta hiçbir yerinin ağrımaması için robot olman gerekir. * Bu ortama alışmak kolay oldu mu? Geçen sene ilk geldiğimde büyük korkularım vardı. Düşünsene, ABD'ye geliyorsun ve yabancı dilin yok. Yeni takım arkadaşları, yeni bir yaşam tarzı, yemeğinden tut, havasından suyuna kadar her şey farklı. Ama sezon başındaki hazırlık kampında korkularımı geride bıraktım. Zaten draft'ten önce yaklaşık 10 takımla deneme antrenmanına çıkmıştım. İlk hazırlık kamplarında da gördüm ki, korkulacak birşey yok. Herkes çok profesyonelce davranıyor. Çalışarak hak edeceğim yere gelebileceğimi gördüm. Herkesten büyük yardım aldım. Takımda Avrupalı oyuncu (Pepe ve Rebraca) olması da bana yaradı. Zaten ilk senemde bütün vaktim Pepe ile geçti. Diğer oyuncuların benden çok artısı olmadığının farkına vardım. * İlk aylarda oynamadığın için sıkıntılar oldu değil mi? Detroit'in ilk zamanlarda bana çok uygun bir takım olduğunu düşünmüyordum. Çünkü oynamıyordum. Rebraca'nın rahatsızlığı sonrası şans geldi, ben de zaten ekstra antrenmanlarla hazırdım. Gelen şansı iyi değerlendirdim. Baştan hedeflerimi koyuyorum ve bunu adım adım gerçekleştiriyorum. Sezon başında ilk 5 oynama konusunda iddialıydım. Fakat koç, bench'ten oyuna girmemin daha uygun olduğunu, çünkü takıma enerji getirebildiğimi söyledi. 'Campbell yaşlı olduğu için onu benchten oyuna almam akıllıca olmaz' dedi. Bu sistemle sezon başında başarılı olduk. Fakat koç baktı ki değişiklik gerekiyor, 25-26 maçtır beni ilk 5 oynatmaya başladı. * NBA'in resmi internet sitesinde 6-8 milyon dolar ücretle 6 yıllık sözleşme yapabileceğin yazılıp çiziliyor. Senin hedefin ne? Öncelikle, basketbolcu için oynamak önemli. Maddiyat sonra gelir. Oynamadan para kazanılmaz. Detroit'te kalıp oynayacaksam, bir de beni tatmin edecek bir kontrat imzalarsam burada oynamak isterim. Niye benim de formam salona asılmasın? Niye ben de bu takımın efsane oyuncularından biri olmayayım? Tabii ki bunlar benim hayallerim. Geçen yıl konferans finali oynadık; büyük bir başarıydı. Artık hedef şampiyonluk olmalı. Her sene takıma bir şeyler eklersek gelecekte şampiyon da olabiliriz. Sonuçta çekirdek kadro, ben, Tayshaun, Ben Wallace, Miliçiç kapasiteli bir kadro. * Finali Hidayet'in takımı ile oynamanız Türkiye'de müthiş olur değil mi? San Antonio ile final oynamak rüya gibi.. Düşünsenize; NBA finalinde iki Türk basketbolcusu karşı karşıya. Hidayet ile en az 2-3 günde bir konuşuyoruz. Dedikodu yapıyoruz. Hido ile aynı takımda forma giymek isterim. NBA'de ne olacağı hiç belli olmaz. SABAH GURUR VERDİ Sabah Spor Ödülleri 2003'te 'Yılın Basketbolcusu' seçilen Mehmet bu konuda "Bizim burada Türkiye'ye yaptığımız katkı hiçbir şeyle ölçülemez. Bunun karşılığını da aldığımızı düşünmüyorum. SABAH'ın ödülü bence bu eksikliği gideriyor. Türkiye'de bence Hido ile benim içinde olduğumuz bir organizasyon yapılabilir. Bir NBA takımı çağırılabilir. 'Bu gençler, Türkiye'nin tanıtımına katkıda bulunuyor' denilebilir. Sonuçta bu tür ödüller bizi gururlandırıyor, motive ediyor" yorumunu yaptı. ADIM ADIM ZİRVEYE * 1979 Yalova doğumlu olan Mehmet, 1994 yılında Oyak Renault Spor Kulübü'nde basketbola başladı. Sırasıyla Oyak, Tofaş ve Efes Pilsen'de forma giydi. * Tofaş'la iki lig şampiyonluğu, iki Türkiye Kupası, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası kazandı. Efes'te de şampiyonluk tattı. 2001'de Detroit tarafından 38.sıradan seçildi. 2002-2003 sezonunda bu takımla NBA Doğu Konferansı finali oynadı. * 135 kez milli oldu. 1999 Avrupa Şampiyonası'nda 4.5 sayı, 4.1 ribaund, 2001 Avrupa Şampiyonası'nda 9 sayı, 3.8 ribaund, 2002 Dünya Şampiyonası'nda 17 sayı, 6.6 ribaund, 2003 Avrupa Şampiyonası'nda ise 18.8 sayı, 6.7 ribaund ortalamaları tutturdu. * NBA'deki ilk yılındaki 6.9 sayı, 4.7 ribaund ortalamalarını bu sezon 10.2 sayı, 6.7 ribaunda çıkardı.

Günün Önemli Haberleri