Çay kültürü çok farklı
Abone olÇay, nice efsanelere konu olmuş geçmişiyle, diyar diyar gezerek günümüze kadar ulaşan büyülü bir içecek. çay üzerine, Uzak Doğu’dan Avrupa’ya bir gezinti...
JAPON ÇAY SERAMONİSİ Dünyada “çayın babası” olarak bilinen
Dharma’dan yola çıkarak yüzyıllar içinde çeşitli evrimler geçirip
günümüze kadar ulaşan çay geleneği, Japonya’da çay seramonisi adı
altında işlenmeyi sürdürüyor. Günlük çay ritüellerini
felsefeleriyle harmanlayarak kültürlerine yansıtan Japonlar, çay
içme ve ikram etme eylemine, kattıkları estetikle başlı başına bir
sanat, düşünsel zenginlikle başlı başına bir ayin boyutu
kazandırmışlar. Tipik bir Japon evinin özel dizaynlı bahçesinin en
sade bölümünde sadece çay törenlerinde kullanılmak üzere özel
tasarlanmış Hoshoan adı verilen küçük bir ev bulunur. Alçakgönüllü
olma esasını hatırlatmak amacıyla ancak eğilerek girilebilecek
kadar küçük tutulmuş kapısından bu eve girerken erkeklerin silah,
bayanların da zinet eşyaları ile girmeleri yasaklanmıştır. Bu
yasak, dünya zenginliği ve gücünden arınarak tevazuya bürünmeyi
simgelerken, eşya ve detaya boğulmadan döşenmiş ev de bunu
destekler nitelikte son derece sade çizgilere sahiptir. Japon çay
seramonilerinde her mevsim için farklı kaseler ve araçlar
kullanılmaktadır. Törenlerde kama (çaydanlık), chasen (çayı
karıştırmak için kullanılan bambu fırça), chawan (çayın sunulduğu
kase), chakin (peçete) gibi araçlar kullanılırken sunulan çay en
taze çay yapraklarının öğütülmesiyle elde edilen meşhur yeşil
çaydır. Ev sahibi ile misafir arasındaki ilişkinin, birbirlerini
son görüşleri, birbirlerine son hizmetleriymişçesine özen ve
hürmete dayandırıldığı Japon çay seramonisi, Japon inceliğinin
hayata gelmiş en güzel örneklerinden biridir. Kaseyi tutuştan çayı
karıştırmaya, çay koymadan peçetenin kullanımına kadar her
hareketin belli adap ve zerafet kuralları dahilinde vücuda geldiği
ve derin bir felsefenin yansıması olan bu seramonileri
tekdüzelikten çıkaran en önemli unsur ruhtur. Japon inanışına göre
töreni yapacak kişinin tören öncesi ruhen arınması ve konsantre
olması gerekmektedir. Törene katılan diğer kişilerin de minimalize
edilmiş bir dansta bile olduğu gibi bütün varlıklarını katmaları,
birlikte törene katıldıkları insanlarla temas kurabilmeleri
beklenmektedir. Kollektivist yaşam anlayışını benimsemiş bir toplum
olan Japonlar, bu uygulamalarla simgesel olarak toplumsal uyumu
kutsarken, çayı uygunluğun sanatı olarak yorumlamışlardır. İNGİLİZ
BEŞ ÇAYI Fransa ve Hollanda’dan sonra İngiltere’ye sıçrayan çay
çılgınlığı, 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş süreci içinde 10 yıl
gibi kısa bir dönemde 6’ya katlayan ithalatı ve tüketimiyle İngiliz
toplumumun her seviyesinden insan tarafından rağbet gördüğünü
gözler önüne sermektedir. İngiltere henüz çay ile tanışmadan önce,
İngilizler sabah kahvaltısı ve uzun süren, ağır akşam yemeği olmak
üzere günde iki öğün yemekteydiler. Ancak Bedford Düşesi Anna’nın
Akşamüstleri bitkin düşmesi ile ortaya çıkan, sonraları Kral
Edward’ın sohbet ortamı için hoş bir ortam yaratma amacıyla küçük
çay ziyafetleri düzenlemesi sonucu gelenek haline gelen Beş Çayı,
İngiltere’den tüm dünyaya yayılmıştır. Bir İngiliz çay davetinde,
sohbetin akışının yiyecek ve içeceklerle kesilmesi hoş
karşılanmazken bu durum her ne kadar çayın sohbet için bir bahane
teşkil ettiğini düşündürse de İnglizlerin çaya yaklaşımı, çayı
keyif kültürlerinin temel parçalarından biri olarak gördüklerini
kanıtlar niteliktedir. Davetlerde Çin çayı Hint çayına tercih
edilirken, limonlu, sütlü ya da kremalı sunulur. Çayın yanında ise
küçük sandviçler ve el yapımı çay pastaları tercih edilir. İngiliz
evlerinde çay içmek için ideal iki mekan vardır: Hemen her evde
bulunan şöminenin önü veya pencere cumbası. Evin hizmetçisi yoksa,
evin sahibesi misafirlerini selamlayıp çay servisi için mutfağa
gider. Çay saati için iki ayrı masa hazırlanır. Biri çay gereçleri
ve fincanlarından, diğeri ise tabaklar ve leziz ikramlardan oluşan
masalarda çay makinesi ya da en basitinden çayın sürekli sıcak
kalmasını sağlayacak semaver de bulunur. Sunuma öncelikle çay
servisiyle başlanırken, çay ziyaretleri ortalama bir saat kadar
sürer. Günümüzde İngilizlerin çoğunun gündüz saatlerinde çalışıyor
olması bu geleneğin ölmeye yüz tutması tehlikesini beraberinde
getirse de çoğu İngiliz ailesi açısından en azından ailenin bir
araya gelmesi için günün tek fırsatı olan Beş Çayı alışkanlığını
sürdürmeye gayret ettiği bilinmektedir. Hollanda’da yaygın olan
bahçede çay keyfinden esinlenerek Çay Bahçeleri fikrini İngilizler
geliştirmişlerdir. Öncelikle sadece asillerin buluştukları ve
orkestra, konserler, tiyatro oyunları, bahçe yürüyüşleri gibi
aktivitelerle renklendirilen çay bahçeleri, giriş serbest hale
geldiğinde İngiliz toplumunun sınıf farklarını yıkarak
kaynaşmasında çok önemli bir misyon üstlenmiştir. Bahşiş de İngiliz
çay bahçelerinde güzel servisi takdir etme amaçlı ortaya çıkmış bir
uygulama olup, zamanla dünya literatüründeki yerini almıştır. RUS
ÇAY GELENEĞİ 1618’de Çin büyükelçiliğinde Çar Alexis’e çeşitli
şekillerde sunumuyla başlayan Rusya’da çay geleneğinin gelişimi,
Çin ve Rusya arasında imzalanarak ticaret serbestisi getiren
anlaşmayla hız kazanmıştır. 1600lü yıllarda 11.000 mil
uzunluğundaki 16 ay süren yolculuk sonunda Rusya’ya ulaşan ancak
yüksek maliyeti nedeniyle sadece zenginlere hitap eden çay, 1796’da
Çariçe Catherine’in ölümünden sonra hızla düşen fiyatıyla Rus
toplumunda hızla kabul görmüştür. Sıcaklığı ve dinç tutma
özelliğine sahip uyarıcılığı sayesinde çay, Rus yaşam stili için
ideal bir içecek olmayı başarmıştır. Ruslar Tibet usulü demlikten
esinlenerek sıcak su ve demlenecek çay için ayrı ayrı iki parçadan
oluşan semaveri benimsemişlerdir. Semaverler, klasik bir Rus evinin
genellikle ortasında durup gün boyu kaynayan ve bir seferde 40
fincan kadar çay servis edebilen niteliktedir. Semaver geleneğinin
yanısıra Türk kahvesi kültürüne benzerliğiyle dikkat çeken gümüş
tutacaklı cam bardaklarla çay servisi alışkanlığı da Rusya ile Asya
arasındaki kültür etkileşimini gözler önüne seren diğer bir ayrıntı
özelliği taşımaktadır. Rus çay geleneği dahilinde şeker, bal ya da
reçelle tatlandırılmış, şerbeti bol ve çok demli çay tercih
edilirken, Rusya’daki göreceli kısa tarihine rağmen, kültür içinde
hızla özümsenerek Rusların dünyaca ünlü votkası ile birlikte ulusal
içeceği olarak anılmayı başarmıştır. TÜRKİYE’DE ÇAY Diğer
medeniyetlerden ülkemize gelinceye kadar edindiği birikimin
ışığında, kültürümüzle yeniden yoğurduğumuz çay, öncelikle sabah
kahvaltısı soframızın, sonrasında da ikindi ve akşam
sohbetlerimizin müdavimlerinden olmuş çıkmış. Genellikle ince belli
cam bardakta sunulan çayın tavşan kanı adı verilen dem ölçüsü
esastır. Hala yöreden yöreye yaygın bir şekilde kullanımını
sürdüren semaverler ise otantik çay bahçelerinde meraklılarıyla
buluşmayı sürdürmektedir. KAYNAK: www.insankaynaklari.com