Çatlı'nın kızından olay açıklamalar
Abone olAbdullah Çatlı'nın ölümünün üzerinden 8 yıl geçti. 8 yıl sonra Çatlı'nın kızı Gökçen Çatlı, müthiş iddialarla ortaya çıktı: "Babamın ölümünde 1 milyon doların rolü var"
Bundan tam 8 yıl önce. 3 Kasım 1996 tarihinde saat 19.15’i
gösterirken, İstanbul yönüne seyir halinde olan 06 AC 600 plakalı
Mercedes marka otomobil, Susurluk’un Uçakyolu Mevkii’nde benzin
istasyonundan çıkan Hasan Gökçe yönetimindeki 20 RC 721 plakalı
kamyona arkadan çarptı. Buraya kadar her şey normal bir trafik
kazası gibi görünürken, aradan geçen saatler içerisinde kazada ölen
kişilerin İstanbul eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ,
üzerinden ‘’Mehmet Özbay’’ adına düzenlenmiş kimlik çıkan Abdullah
Çatlı ve Gonca Us, yaralanan kişinin de DYP Şanlıurfa Milletvekili
Sedat Edip Bucak olduğu anlaşılınca olay Türkiye gündemine adeta
‘’bomba gibi’’ düştü. ‘Türkiye’nin yakın tarihinde ‘’Milat’’ olarak
kabul edilen kazadan sonra ortaya çıkan ilişkiler ve iddialar,
yıllardır kamuoyunda değişik boyutlarıyla tartışılıyor. Çatlı’yı,
ASALA operasyonlarını kızı Gökçen Çatlı ile konuştuk. Gerek Mehmet
Eymür’ün gerekse Yavuz Ataç’ın MİT’in yurtdışı operasyonları ile
ilgili açıklamaları ASALA operasyonlarını yeniden gündeme getirdi.
Babanızın bu operasyonlarda görev alması nasıl başladı? 1982’de
babamın Fransa’da kaçak olduğu zamanlarda, çocukluk hafızamı
yokladığım zaman, bazı dosyalar görürdüm. Bir keresinde bu
dosyaların içinden bir fotoğraf düştüğünü, bu fotoğrafın da ASALA
ile ilişkili olduğunu biliyorum. Babam dosyayı gördüğümü görünce
beni azarladı. Yıllar sonra gerek Oral Çelik ve annemin
anlatımlarından resmin parçalarını birleştirebildim. Burada şöyle
bir ayrıntı var, babama teklif yapılmadan evvel, babamlar zaten
kendi aralarında bu eylemleri başlatma kararı almışlar. Maddi
yetersizliker ve organizasyon eksikliğinden başarılı olamıyorlar.
Yani içten gelen bir refleksle bu işe zaten gönüllüydüler.. Evet bu
refleksle önce bir dernek kuruyorlar.. Dolayısıyla babama devletten
böyle bir teklif gelmeden bu işe koyulmaları Abdullah Çatlı’yı
benim gözümde daha da büyütüyor. Resmi temas nasıl başlıyor? Önce
federasyona gidiyor bu teklif, ancak kimse bu işe girmek istemiyor.
Daha sonra babamlara haber gönderiliyor. Babamın bazı şartları
oluyor. Türkeş, o sırada içerde, bazı arkadaşları idamla
yargılanıyorlar. Bu durumun düzeltilmesini istiyor. Ancak babam bu
teklifin kabul edilse bile yerine getirilmeyeceğini anneme
söylüyor. Babam buna rağmen inançlarına göre bu faaliyeti kabul
ediyor. Bu yetkililer, ‘bu işin devletimizin ve milletimizin
haysiyeti olduğunu söylüyorlar. Operasyonlar için ayrılan 1 milyon
doların nereye gittiği araştırılmalı Ama verilen sözler
tutulmuyor.. Evet. Hatta bu operasyonlar için örtülü ödenekten 1
milyon dolar ayrılıyor. Bu paranın nereye gittiği araştırılmalı.
1984’te cezaevine girdiği iki yıllık süre içerisinde Mete kod adlı
görevliden aldığı bölük pörçük birkaç bin dolar. Biz o dönemde çok
sıkıntı çektik. Babam bu para için deşifre edilip hapse atılıyor.
Annemin hatırlayabildiği maksimum 10 bin frank. O dönemde
oturduğumuz evin kirası 4000 frank. 3 ayı bile karşılamıyor. Bu
operasyonlar için 1 milyon dolar ayrıldığı söylendi ama bu para
hiçbir şekilde bizim elimize geçmedi. Bu ne anlama gelebilir?
Umarım o paranın başına başka bir şey gelmiştir. Bu operasyonları o
dönemde kimlerin yönettiğine bakılmalı. Eymür’ün açıklamalarına
göre operasyonların başında bizzat dönemin Cumhurbaşkanı’nın kızı
var. Doğru mu? Evet biliyorum. Annem bu ismi 1996’da bir
televizyonda açıkladığında kimse umursamadı. Tüm tutanaklarda var
bu. MİT’çilerle yenen yemekten sonra ne oldu? Aynı yıl içerisinde
MİT, Eymür ile ilişkisini kestiğini söyleyerek babamla yeniden
irtibata geçmek istiyor. Hatta babamın yurt dışındaki
operasyonların başına geçmesi öneriliyor. Babam bunu reddediyor.
Babamın, vefatından önce Eymür’le arası hiç iyi değildi. Örtülü
ödenekten ayrılan 1 milyon dolar, ilgili kişilerin hesaplarına
geçirildikten sonra babama çirkin bir teklif getiriliyor,
operasyonda kullanılacak paranın temini için. Uyuşturucu mu? Evet.
Aynen öyle. Babam ne bu işlerden ne de ticaretten anlayan bir
insandı. O teşkilatlanmada çok iyiydi. Annemin anlattığına göre
babamın yakalanmadan birkaç gün önce irtibat görevlisi Mete ile de
arası bozuluyor. Mete bu durumda merkezin desteğinin azalacağını
ifade ediyor. Birkaç gün sonra, Müfit adındaki bir arkadaşıyla
birlikte -ki onun da istihbarat görevlisi olduğu sonraları ortaya
çıktı- polislerce yakalanıyorlar. Fakat tanımadıkları bir eve
sokularak… Orada kelepçeleniyorlar. Evde de uyuşturucu bulunuyor.
Babam Fransa’da rekor bir cezaya çarptırılıyor ve böylelikle
susturuluyor. -Bunun nedeni 1 milyon dolar mı? Evet kesinlikle!
Derin devletlerin istihbarat örgütleri arasında da bir dayanışma
vardır mutlaka. Az bir para da sayılmaz kimileri için. Bana göre
vatanperver bir insanın hayatını yakacak kadar da değerli bir para
bazıları için. . Babamın öldürülmesiyle Yeşil’in bağlantısı var
Size göre babanız öldürüldü mü? Evet. Ölümünden önce Yeşilin
babamla ilgili sağda solda ileri geri konuştuğunu duymuştuk. Babam
Yeşil’i çözmeye çalışıyordu, o da babamı. Aralarında bir husumet
başlamıştı ve babam bundan çok rahatsız olmaya başlamıştı. ‘Babamın
ölümünde bir rolü var mıdır?’ diye sorarsanız, ‘neden olmasın?’
Yeşil o zaman kimin kontrolündeydi? Eymür’ün! Eymür ve Yeşil
babamın hoşlanmadığı insanlardı. Babanız ve Yeşil bir araya
gelmişler mi? Evet babam bir keresinde Yeşil’i çözebilmek için
içirerek konuşturmaya çalışmış. Babam içki içmezdi normalde.
Yeşil’i çözebilmek için böyle bir yola başvurmuş. Yeşil bir saniye
bile babamdan gözlerini ayırmamış ve onca içmesine rağmen
kendisiyle ilgili tek bir ipucu vermemiş. Sanki ezberlemişcesine
belli konuların dışına hiç çıkamamış, sanki hiç bir şey bilmiyormuş
gibi. Tarık Ümit olayına ne diyorsunuz? Tarık Ümit olayı da babam
ve arkadaşlarının üzerine yıkılan olaylardan biridir. Babamın Tarık
Ümitle hiçbir alıp veremediği yoktu. Ümit’in ölümü ya da ortadan
kaybolması kimin işine yaramışsa ona bakmak lazım. Babamın ölümünde
de aynı mantık geçerli. Yavuz Ataç’ı tanıyor musunuz? Hayır. İsmini
duydum; ama tanımıyorum. Hiram Abas’ın ölümünü ASALA
operasyonlarına mı bağlıyorsunuz? Öyle düşünmek mantıklı; ama
aslında kendi aralarında bir çekişme gibi. Babam Hiram Abas’ı çok
severdi. Ölümüne çok üzüldüğünü çok net hatırlıyorum. Öldüğünde
‘çok değerli bir arkadaşımızdı’ dediğini hatırlıyorum. Babam çok
şey biliyordu Gökçen Çatlı, babası Abdullah Çatlı’nın ‘çok şey
bildiği’ için öldürüldüğüne inanıyor. 3 Kasım 1996’da meydana gelen
kazanın ASALA Operasyonları için örtülü ödenekten ayrılan 1 milyon
dolarla bağlantılı olduğunu iddia eden Çatlı, kamuoyunda Yeşil
olarak bilinen Mahmut Demir’in de babasının ölümüyle ilişkili
olduğuna inandığını söyledi. Barış yemeğinde kavga Babam 1990’da
Türkiye’ye geldiğinde MİT’çilerin barış yemeği davetine rica minnet
katılıyor. Masada Mehmet Eymür, Hiram Abas ve aralarındaki irtibat
görevlisi Mete kod adlı kişi var. Babam Mehmet Eymür’e hakarete
varan sözler ediyor. Eski defterleri bir bir açmaya başlanıyor,
yemek birden bire hesaplaşmaya dönüşüyor. Babamın bu yüzden Eymür
ile arası hiç iyi olmadı. Babamla Haluk Kırcı’nın misyonları çok
farklıydı Haluk Kırcı babanızın sağ kolu muydu? Hayır değildi.
Misyonları çok farklıydı. Aralarında en az 5-6 yaş var. Babam Haluk
Kırcı ağabeyi çok severdi; ama kesinlikle sağ kolu değildi. 7
TİP’li olayını nasıl değerlendiriyorsunuz. Babam bu olayı hiçbir
zaman kabul etmedi. Abdullah Çatlı hatasıyla sevabıyla bizim
babamızdır. Biz onun nerede hata yaptığını biliyoruz. Ama bu olayla
hiçbir alakası yok. Haluk Kırcı o sırada 15-16 yaşında. Bu olayı
babama karşı hep tehdit unsuru olarak kullandılar. Babamın
yükselişini kendilerine tehdit unsuru olarak görenler, onun için
iniş planları hazırlıyorlardı. Bunlar kendilerini garantiye almak
zorundaydılar. Çünkü babam gerçekten çok şey biliyordu. Özellikle
de ASALA operasyonları için ayrılan şu 1 milyon dolar konusunda.
Haber: Aydoğan Vatandaş Kaynak: Zaman Gazetesi