İNTERNETHABER-Galatasaraylı Ayhan Akman'ın hayatı film olur. En azından genç futbolcular ona iyi bakmalı. Bundan 9 yıl önce neredeydi şimdi nerede... O yıllarda "Ayhan yıllar sonra milli takımın ve büyük bir takımın vazgeçilmez oyuncusu olacak" denilseydi herkes bunu söyleyenin deli olduğunu düşünürdü. Kendisindeki inanılmaz değişim takım oyununun takım olmanın ne denli önemli olduğunun ispatıdır. Beşiktaş'ta 81 maçta 19 gol atarken, Galatasaray'da 21 maçta 13 gol attı. (26 Kasım 2008 itibariyle) Başarının golle ölçüldüğü ülkemizde Ayhan'daki bu gol kısırlığı aynı zamanda kendisindeki değişimi göstermesi açısından çarpıcı... 2001 yılı futbola yeniden başladığı yıl oldu. Adım adım yükseldi her geçen gün bir şeyler öğrendi, olgunlaştı. Lucescu ve Terim'den çok şey öğrendi. Oysa Beşiktaş'taki yılları kabus gibi geçmişti. 21 yaşında 8.750.000 dolar gibi rekor bir ücretle, gelmişti. Gençti, bulutların üstünde uçuyordu. 10 mumara pozisyonunda geldiği siyah beyazlı takımda işler istediği gibi gitmedi. Gole dönük oynuyordu, mücadele yönü zayıftı. Kısacası büyük beklentilerin altında ezilmişti. Sakatlıklar yakasını bırakmıyordu, Daum ile de yıldızı barışmadı. Bir de bir yenilgi sonrası gülmesi bardağı taşırmış ve taraftarın saldırısına uğramıştı. Daum gereksiz bulduğu futbolcunun satılmasını istedi. Ayhan'ın dönüm noktası da burada başladı. Birçoğu onun için "bitti" diyordu ama o futbola yeniden "merhaba" diyordu. Ayhan unutulmuş ve silinmişti. Köreldiği yeteneklerini Lucescu ile kazanacaktı. 2001 yılından itabaren hep üstüne bir şeyler kattı. Futbolda koşmayana yer olmadığını ilk Lucescu ile öğrendi. Daha defansif görevler üstlendi. Başarılı da oldu, artık eli belinde değildi ve takım oyuncusu olduğunu keşfetti. Oyunun çift yönlü oynanması gerektiğini önce Lucescu, sonra da Fatih Terim'le öğrendi. Ayhan yıllar sonra kendisindeki bu değişimi bu ikiliye borçlu olduğunu söyleyecekti. Beşiktaş'taki Ayhan ile Galatasaray'daki Ayhan arasındaki fark dağlar kadardı. Hem mevii olarak hem de düşünce olarak. Şimdi olgun, sorumluluk alan savaşçı bir kimliğe büründü. Şimdi defansın önünde 10 numaranın arkasında kilit bir noktada oynuyor. 2001 yılında çöküşün eşiğine gelen genç yetenek Lucescu ile küllerinden yeniden doğdu. Burnunun dikine giden değil, takımın savaşçı futbolcusuydu artık. Genç futbolculara verdiği bir nasihat özeleştiri de içeriyordu: "Yaşadıklarım ve şimdiki durumum genç arkadaşlar için iyi bir örnek." Yakın zamandaki bir röportajında şunları söylüyordu: "Ama hâlâ futbol hakkında öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyor ve herkesten bir şeyler almaya çalışıyorum." Sürekli yeni şeyler öğrenmeye açık bir kişilik var karşımızda. Değişimiyle sadece futbolcular için değil diğer meslek grupları için de örnek aslında.